Çok şeyi değiştirebiliriz

Güncelleme Tarihi:

Çok şeyi değiştirebiliriz
Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2012 02:16

Tam ismi Sevinç Yıldız. Ama o, tuvallere ‘Sevincy’ adıyla imza atıyor. İşlerinde daha çok köpüksü bir görünüm sağlayan poliüretan malzemesini kullanan ressam, henüz 29 yaşında. ‘What the Fuck’ ise onun yedinci kişisel sergisi. Sevincy’i en son Piramid Sanat’ın ‘Dişi Sanat’ adlı karma sergisinde görmüştük. Üzerinden bir ay geçmedi ki, geçtiğimiz perşembe günü Galeri Eksen’de ‘What the Fuck’ adlı kişisel sergisini açtı. 2 Nisan’a kadar ziyarete açık olacak sergi, galeriyle eş zamanlı olarak Nişantaşı’ndaki Biber Bar’da da gösterilecek. Bakın, Sevincy işleri ve sanatçı kimliğine dair bize neler anlattı...

Haberin Devamı

- Tam isminiz Sevinç Yıldız. Niçin Sevincy’i kullanıyorsunuz?
- Dünyada Facebook’tan önce MSN Messenger vardı. E-mail adresimi Sevincy nickiyle almıştım. Sonra arkadaşlarım bana böyle seslenmeye başladı; çok gülüyorduk. Ardından, tuvallere de ‘Sevincy’ diye imza atmaya başladım. Tabii avantajları da var. Yabancıların anlaması ve okuması daha kolay, mesela. Hem İngilizce bir sıfat; funky, sunny, happy, sexy gibi… İnsanlara markalaşma çabası olarak gelebiliyor ama tam tersi; tarzımı yansıtıyor ve komik.

- ‘What the Fuck’ dikkat çekici bir isim. İşlerle nasıl bir ilişkisi var?
- ‘What the Fuck’ en çok kullanılan küfür. Her dilde birbirine yakın anlamlarla insanların ağzında. Bu seride bir soru soruyorum ve seksi yorumluyorum… Dünyada her şey bana çok küçük görünür. Çünkü yükseklerden bakmayı severim. O zaman her şeyi bir bütünlük içinde görebilirsiniz. Bu yüzden kendime ‘uçan kuş’ diyorum. ‘Globe’ serim de bununla alakalı. Bu seride genellikle yeryüzü şekilleri yaratırken, bir nevi doğaya güzelleme yapıyorum.

Haberin Devamı

- Barbie bebekler kullanma fikri nereden çıktı?
- Bende güzelliği yansıtma çabası ve bununla dalga geçer gibi bir tarz var. Seviyorsam kullanırım, bu kadar basit. Yani, ben sadece sevgiyi yakalıyor ve kullanıyorum. İnsanlar sevip sevmediklerini bile anlayamıyorlar. Ben bunu çok net bir şekilde becerebiliyorum. Barbie bebekler mükemmel insan olarak tasarlanıyorlar, onlar oyuncaktan öte bir şey…

‘TEK MALZEME İLE ÇOK ŞEY ANLATIYORUM’

- Poliüretan kullanarak ürettiğiniz detaylar işleriniz içinde giderek bir imza rolü mü üstleniyor sanki...
- Poliüretan, formu itibarıyla harika bir görünüşe sahip. Önceden yağlı boya veya akrilik resimlerin üzerinde ve çerçeve dizaynlarında korkakça kullanırdım onu. Şimdi bu korkaklık gitti ve tek bir malzeme içimdeki birçok şeyi çok iyi biçimde ifade eder oldu. Şu an sadece poliüretanla çalışıyorum. Çünkü uygulamak çok zor; zor olan şey bana her zaman basit gelmiştir. Ayrıca, poliüretanla çalışırken yapacağın uygulamaya göre bekleme süren var. Yani, benim işlerim tam zamanında gösterilen reaksiyonların neticesi. Aynı hayat gibi…

Haberin Devamı

- Daha evvelki işlerinizde de etik sorunları ele aldığınıza rastlamıştık. Kendinize böyle bir misyon yüklüyor musunuz?
- Evet, çünkü hayat paylaşım demek. Ne kadar iyi olursan ol, iyiliğini kötülerle paylaşamadıkça ne kadar iyi olduğunun farkına varamıyorsun. Ben kötü insanlar gördüm ve çok kırıldım, özellikle sanatımı icra etmeye çalışırken... Ben ülkeleri de insanlara benzetirim. Biz üçüncü dünya ülkesi olarak dezavantajlı gözüküyor olabiliriz ama birçok yenilik yapmaya elverişliyiz. Tabii, bir sürü kontrolsüz gücü de olan bir ülkeyiz aynı zamanda. Hatta birçok gücünün farkında olmayan ve kendini sevmeden önce başkalarını seven bir ülke. Ama söyledim ya, çok şeyi değiştirebiliriz.

Haberin Devamı

İKİ BOYUTLU DÜŞÜNCEYİ AŞMA VAKTİ GELDİ

- Resmin iki boyutluluğunu kırmaya çalıştığınızı söylesek, doğru olur mu? Bu sergide özellikle, üçboyutlular ve yüzey çalışmalarına yoğunlaşıyorsun.
- Üç boyutlular her açıdan farklı gözüküyor. Bakılacak noktayı seçmek, mümkün olduğunca iyi görmek kişiye bağlı. Yine hayattaki bakış açısı gibi... Düşüncenin de boyutları var ve artık iki boyutlu düşünceyi aşmalıyız.

- Cinselliğin toplumsal ve bireysel bilinç arasında uçurum yarattığını söylüyorsunuz. Ne demek  bu?
- Evet, cinsellik bireyler için özel bir konu. Ancak toplumsal bir şey nasıl özel olabilir ki? Tam bir zıtlık var burada. Ama gelin bu konuyu açmayalım. Bu serideki işlerimle söyleyeceklerimi iyi ifade ettiğimi düşünüyorum.

Haberin Devamı

- Tanıtım metninde sergi için “iddialı” deniyor. Sizi de işleriniz ve söylemleriniz dolayısıyla aynı şekilde tanımlayabilir miyiz, ne dersiniz bu işe?
- Teşekkürler! Ben de kendimi iddialı buluyorum. Ama benim kendimi iddialı bulmamın sebebi, işlerimde evrensel mesajlar veriyor olmam. Evrensel sanat dilini iyi konuşuyorum. Sıcak çikolatalarım da, yeryüzü şekillerim de dünyanın her yerinde insanlara aynı şeyleri hissettiriyor.

- Keneler ve makaronlar ile bize ne anlatmak istiyorsunuz?
- İşte, benim hassas noktamı buldunuz. Makaronlar haz serisinden lüks hazzını ifade ediyor. Kenelerle kelebekleri bir arada kullandım. Keneler şeytan, kelebekler melek... Dünya ikilikler üzerine kurulu. Bu da hayatımızda simetrinin varlığını kanıtlıyor. Birbirinin aynı olmayan ikişer şeyler bir arada hep. Kelebek kanadı gibi, kadın erkek veya gece gündüz gibi. Ne kadar zıtlık varsa, o kadar hareket var.

Haberin Devamı

ÇOCUKKEN DE KREMA VE ÇİKOLATA YAPARDIM

Çocukken kek, krema, çikolata yapmak beni mutlu ederdi. Benim için gerçek haz ve arzuların vücut bulmuş şekliydi. Büyüdüğümde tesadüfen poliüretan ile tanıştım; krema ve çikolata yaptım. Sonra poliüretan köpük ile tanıştım. Onunla da kek, makaron ve kurabiye yaptım. En enteresan şey de bunların gerçekte hiç birbirine benzemezken, aynı malzemeden çıkmış olması. Çünkü poliüretan ve köpük birbirinden hem tat hem de fiziksel görüntü olarak tamamen alakasız.

MUTLULUK BİR KÖPÜK BALONCUĞU

Sevincy denen mahlukât, hayatla oyun oynama ve dalga geçme arasında gidip geliyor. Hayat bir oyun deyip, rollere bürünerek insanlarla oynamıyor ama. Kendi karakteri belli; içten, net ve tutkulu. Çünkü mutluluk köpük baloncuğu gibi bir şey, çok kısa sürüyor varlığı ve hemen patlıyor. Bu baloncuklardan ne kadar çok yaparsan o kadar iyi. Benimkisi de bu tarz  bir oyun işte.

Sevincy’nin ‘What the Fuck’ sergisini Galeri Eksen: Maçka Caddesi No.29, Nişantaşı. (212) 219 08 50. Biber Bar: Abdi İpekçi Caddesi No.36, Nişantaşı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!