Çok ÅŸapkalı küçük ÅŸeyler uzmanı

Güncelleme Tarihi:

Çok şapkalı küçük şeyler uzmanı
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 08, 2005 00:00

Pazar günleri TV izliyorsanız TRT 1’de Prof. Dr. Ãœstün Dökmen’in programına mutlaka rastlamışsınızdır. Öyle güzel örnekler verir, sizi öyle can alıcı yerden yakalar ki, ekrana çakılıverirsiniz. Prof. Dr. Dökmen, dört yılda 53 program yaptı, ‘KomÅŸu Köyün Delisi’ eseri Ankara Devlet Tiyatrosu ve Antalya Åžehir Tiyatrosu’nda 350 kez sahnelendi.Üç ÅŸiir kitabı, üç popüler kitabı, bilimsel yayınları var, Türkiye ve Avrupa’da ÅŸehir ÅŸehir gezip empatik iletiÅŸim ve varolma sanatı konferansları veriyor. Konferans salonları tıklım tıklım doluyor, katılanlar yüzlerinde bir gülümsemeyle, içlerinde yeni bir ÅŸeyler keÅŸfetmiÅŸ olarak ayrılıyorlar toplantıdan. TRT INT sayesinde yayınlar deniz aşırı ülkelerdeki Türk izleyiciye de ulaşıyor. ‘Program izlenir ama kitap kalıcıdır’ diyen Prof. Dr. Dökmen’in yeni kitabı Küçük Åžeyler, 60 bin adet basıldı. Biz de onunla hayatımızdaki ‘küçük ÅŸeyler’i konuÅŸtuk.TV programınız yıllardır sürüyor, izleyicilerden ne tür tepkiler alıyorsunuz? - Avrupa ve Amerika’daki Türklerin çoÄŸu izliyor. Oralardaki konferanslarıma katılım çok yüksek. Birçok kiÅŸi elektronik posta gönderiyor, telefonla arıyor. Bir konuÅŸmamda, ‘Ayakkabılarını baÄŸlamadan gezen çocuÄŸunuzu belki de son kez böyle görüyorsunuz. Zaten 15-16’sında artık fiyonk atacak’ demiÅŸtim. Bir baba aradı, geçmiÅŸte bu sorunu yaÅŸadıklarını, konuÅŸmamı dinledikten sonra çocuÄŸuyla iliÅŸkisinin deÄŸiÅŸtiÄŸini anlattı.KonuÅŸmalarınızda ‘psikolojik meddahlık’ yapıyor, akılda kalacak örnekler veriyorsunuz. Nerelerden besleniyorsunuz? - Psikolojiyle ilgili temel eserleri tercüme etmek yetmiyor. Ayrıca gözlem yapmak gerekiyor. Ben köyü, büyükÅŸehiri ve ülkenin içindeki farklı yaÅŸantıları biliyorum, sanırım iyi gözlem yapmışım. Teorik bilgilerle gözlemleri, yaÅŸadığım olayları birleÅŸtirince iyi ÅŸeyler ortaya çıkıyor. Mesela ebeveynlerin çocukları zorlamasından bahsederken, çocukluÄŸumda zorla yemek yedirildiÄŸi günlerden bahsediyorum.Ä°nandırıcılığınızın sırrı burada demek ki... - Konferansta kendinden uzaklaÅŸtıkça inandırıcı olmazsın. Diyelim ki sadece araÅŸtırma sonuçlarını veriyorum, dinleyici kesinlikle uyur. KonuÅŸmacı doÄŸal olmalı, numara yaparsan seyirci anlar. Gerçekten yaÅŸanmış olayları anlatıyorum. Bunu yararlı olsun diye de yapmıyorum, hoÅŸuma gidiyor. İçten anlatılan anı ve gözlem aslında herkesin ruhunu yansıtır. Ortak kültür ve evrensel bilgiden beslenmek gerekiyor. Peter ile Anjelika iliÅŸkisini Ahmet’le Hatice’ye çevirmek inandırıcı olmaz. Fizik öğrenimini bırakıp neden psikolojiye yöneldiniz? - Ailenin tek çocuÄŸuydum. 5 yaÅŸlarındayken sanatçı olmak istedim. Kütüphanenin bir gözünü boÅŸaltır, perde kurup tiyatro oynatırdım. Annem edebiyat öğretmeniydi. Bilime yönel sonra sanatla uÄŸraşırsın, dedi. Fuzuli’nin ‘İlimsiz ÅŸiir temelsiz duvara benzer, gayet itibarsız olur’ sözünü hatırlattı. Annemi çok önemserdim. Sınavda puanım yüksek geldi, Hacettepe Ãœniversitesi Fizik Bölümü’ne girdim. Üç yıl sonra puanım ziyan olmasın diye girdiÄŸim bu bölüme devam edersem hayatımın ziyan olacağını fark ettim. Programın ve kitabın adı neden ‘küçük ÅŸeyler’? - Kitabın ana fikri ÅŸu: Küçük ÅŸeylerden büyük mutluluklar üretebilirsiniz. Küçük ÅŸeyleri dert etmeyebilirsiniz. Diyelim ki bir çocuk size gülümsedi, bu çok büyük bir ÅŸey ve sizi gün boyu mutlu etmeli. Bir yaprağın üzerindeki çiÄŸ damlası küçük ama gözardı edilmemesi gereken bir güzellik, yaÅŸamdır. Öbür taraftan trafikte biri size kötü davrandı, klakson çaldı, bu da küçük bir ÅŸeydir. Aldıralım mı aldırmayalım mı? Kriter ÅŸu: Neyin büyük neyin küçük olduÄŸuna siz karar vermelisiniz. EÄŸer bir ÅŸey hayatta kalmanıza katkıda bulunuyor, size ve insanlara yarar saÄŸlıyorsa bu ÅŸey büyük bir ÅŸeydir. Trafikte yumruklaÅŸmak ise hayatınızı tehlikeye sokar, kimseye yarar saÄŸlamaz. Kimileri de, adama dersini verdim, diye düşünüp rahatlıyor...- O adam da size ders verebilir. Ayrıca siz dünyanın öğretmeni misiniz, trafik eÄŸitimcisi olarak mı dünyaya geldiniz? Amacınız evden iÅŸe gitmek, yolda maganda eÄŸitimi deÄŸil. Toplantıda gündem dışı konuÅŸanı sustururlar. Biz yaÅŸamda ha bire bunu yapıyoruz. Ä°ÅžE YARAMAYAN DAVRANIÅžI BIRAKINBöyle düşünüp, trafikteki kural ihlallerine, tacizlere gerçekten tepkisiz kalabiliyor musunuz? - Herkesin güçlüklerle baÅŸ etme stilli var. Trafik sıkışıklığına öfkelendiÄŸimizde, trafik polisi koÅŸarak gelip ‘Aman bu adamcağız çok sinirli ÅŸuna bir yol açın’ demiyor ki. Bir davranış iÅŸe yarıyorsa yapın, yaramıyorsa bırakın. ÇocuÄŸunuza sürekli çalış demek sonucu deÄŸiÅŸtirmiyorsa, baÅŸka formül bulun. Köprüde trafik tıkanmasını engelleyemiyorsanız, manzaranın tadını çıkarın. Söylenmeye gücümüz yetiyor ama yapmaya gelince hayır....Tercih ve önerilerimiz yerel ya da ulusal politikalara yansımadığı için mi toplum olarak çok öfkeliyiz?- Bu depresif bir tavır. Ä°nsanlar gibi kurumlar da depresyona girer. Depresyonlu örgüte yeni giren ‘Şunu yapalım’ der. Eskiler ‘Evet, ilginç bir öneri’ diyeceÄŸine, ‘Bizde olmaz’ diye cevap verir. Küçükken anne babamıza ‘Beni kucağına al’ deriz. Büyüyünce de belediyeye, devlete ‘Bana bak, yolumu temizle, bana ne, ben yapmam’ deriz. 3 yaşında babasının kucağına çıkan 43 yaşında belediyenin, devletin kucağına çıkıyor. Türkiye depresyonda mı, ne dersiniz? - Dünyanın her yerindeki gibi bizde de depresyonlu bireyler ve kurumlar var ama tüm ülke çok şükür ki depresyonda deÄŸil. Büyük ailenin bir bireyi depresyondaysa bütün aile depresyonda deÄŸildir.AB süreci sosyal tansiyonu düşürebilir mi? - Avrupa’da hayatı kolaylaÅŸtıran örgütlerin çalışmasını saÄŸlayan kim? VatandaÅŸ! Bir örgüt görevini aksatsa, e-mail, telefon telgraf bombardımanına tutuyorlar. Milletvekilinin hangi kanuna oy verdiÄŸini takip ediyorlar. Bizde milletvekiline ‘ÇocuÄŸuma niye iÅŸ bulmadın, dedemi niye hastaneye yatırmadın’ deniyor. Türkler iyi yaÅŸamak istiyor. AB isteÄŸi bunun ifadesi. Evinize Ara Güler hiç gelmeyecek, yaÅŸamınızdaki enstantaneleri siz yakalamalısınız, diyorsunuz. Nasıl?- Arada bir durup yaÅŸantımıza bakabiliriz. Hiçbir ÅŸeyin tekrarı yok. Hasta yatağımda babam gazete getirirdi, sayfaları çok güzel kokardı. Babam artık gazete getiremez, çünkü hayatta deÄŸil. Bir evde beÅŸ yıl oturup ayrılırken tüm eÅŸyaları kaldırırsınız ve giderken şöyle bir salona dönüp bakıp ‘Yahu beÅŸ yılımız burada geçti’ dersiniz, onu kaybederken fark ederiz. Küçük güzellikleri yakalamak sizin iÅŸiniz. DUYGUSAL ZORBALIK YAYILIYOR Mobbing (duygusal taciz ya da yıldırma) okulda ve iÅŸlerlerinde yayılıyor. Mesela 30 kiÅŸilik sınıfta, öğrenciler içlerinden birinin ezik olduÄŸuna karar veriyor. Günah keçisi ya da öteki arayışındaki çoÄŸunluk, gerçekte ezik olmasa da birini seçiyor. Çalışkan, sakin bir çocuk ‘öteki’ ilan ediliyor. Bazen sınıf deÄŸil, bütün okul tarafından dışlanıyor. Benzerini iÅŸyerlerinde de görüyoruz. Ä°nternette kurduÄŸumuz www.isyerifobisi.com isimli sitede anketlerle bu konuyu inceliyoruz.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!