Çok MANA’lı bir test

Güncelleme Tarihi:

Çok MANA’lı bir test
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2008 00:00

Yıllardan beri pek çok motosikleti kullanma şansım oldu. Şanslıyım çünkü farklı motosikletleri kullana kullana artık ne istediğimi çok daha iyi biliyorum. Yeni nesil motosikletlerin tümü aslında neredeyse mükemmel. Ancak kullanan kişinin isteklerine ne kadar uygun o çok değişen bir şey. Rüzgarın Kızı bir dönem endurocu, bir dönem Fazer’ci bir dönem scooter’ci hatta bir aralar "reysinkçi" diye anılsa da benim istediğim şey aslında bunların güzel harmanlanmış haliydi.

Tamam sahip olduğum motosikletlerden çok memnunum ama hani şöyle rahat kullanılan, az çok gücü kuvveti yerinde ama görüntüsü de ilgi çekici olan bir motosiklet olsa ne şahane olurdu diye içimden sık sık geçti.

Geçtiğimiz günlerde bizim hınzır 2Teker ekibi bana sürpriz yaptılar, kullanmam için bana çok acaip bir motosiklet getirdiler. Kan kırmızısı bir Aprilia Mana 850. Elma şekeri rengi boyasının gözümü almasını geçtim, bu motosikletin duruşu bile gönlümü çalıverdi. Aprilia Mana’nın asıl numarası elbette görüntüsü değil. Mana yeni nesil motosikletlerin en sıra dışı örneklerinden biri. Çünkü bakınca motosiklet gibi duran bu makine aslında bir scooter. Ya şimdi scooter deyince de olmadı aslında tam bir scooter de değil. Motosiklet scooter kırması bir şey. Otomatik vitesi tıpkı bir scooter gibi ama yapısı tam bir motosiklet. Mototer falan diyeceğiz galiba buna.

Mana’nın sol elciğinin orada bir manet yok. Yani ne scooterlerdeki gibi arka fren ne de motosikletlerdeki gibi debriyaj maneti yok. Onun yerine, kornanın üstünde vites artıran, selektör düğmesinin altına gelen yere de vites küçülten bir tuş koymuşlar. Alışana kadar sürekli elim, olmayan manete gitti. Sonra da vites büyüteceğim diye yanlışlıkla defalarca kornaya bastım. Ama Bir kere alışınca da bu kez diğer 2 tekerler garip gelmeye başladı. Mana’nın vites kutusu çok enteresan. Scooter mantığında olmasına rağmen Mana motosiklet gibi vitesli kullanılabiliyor. Yolda giderken bir düğmeye basıp otomatik ya da normal vites moduna geçilebiliyor. Sol ayaktan normal motosiklet gibi vites atmak ya da sol eldeki düğmeleri kullanmak mümkün. Yolda giderken trafik mi sıkıştı, hemen otomatik vites. Virajlı, güzel bir yola mı çıktım, hemen düz vites. Daha ne isterim, ballı badem vallaha.

Vites kutusu ile Mana’nın marifetleri bitmiyor. Bir de motor haritasını değiştiren fonksiyonu var. Başka bir düğme ile Mana’nın üç farklı sürüş seçeneğinden biri seçilebiliyor. Tur seçeneğinde Mana akıllı, uslu tepkiler verirken, spor’u seçince devirleri yüksek tutarak sert tepkiler vermeye başlıyor. Islak zeminler için yağmur tercihini tıklayınca Mana sanki 500 kiloymuş gibi gaz açmalara yavaş cevap veriyor. Mana’nın cebindeki tüm oyuncaklar bunlar da değil. Benzin deposunun yerinde kocaman bir bagaj var. Tam kapalı bir kask sığabiliyor. Ancak KGS, OGS, telefon ıvır zıvır koymak için şahane bir yer aslında burası. Yolda giderken bile açıp içinden bir şey almak mümkün. Benzin deposu ise yolcu selesinin altında.

Mana’nın görünüşü motosiklete yakın olsa da sürüşü biraz scootere daha yakın. Büyük lastikleri ile çok iyi viraj alabiliyor. Ancak vites kutusunun ve motorun ağırlığı scooter gibi biraz arka tarafta yoğunlaşmış. Arka fren bu yüzden çok etkili. Ön frenlerde spor motosikletlerdeki gibi radyal konumli, dört kaliperli çift diskli, çok güçlü bir sistem var. Daha elimi manete koyar koymaz hemen diskleri ısırmaları güven veriyor. Ama bu frenleme motosikletlerdeki gibi değil. Arka freni de kullanınca Mana gerçekten yavaşlıyor.

Mana’nın V2 839 cc’lik motoru 76 beygir güç üretiyor. 215 kg’lık boş ağırlığı ile bu motor rahat rahat baş ediyor. Üstelik ne titreşim ne de sinirli sinirli sesler çıkaran bir egzoz sesi var. Bu 76 beygir güç çok dostça kullanılabilen bir güç. Yani gazı çevirince kızgın bir kaplan gibi ileriye atılan bir karakteri yok. Daha çok tatlı tatlı, ama istikrarla çekip götüren bir lokomotif gibi hissettiriyor. Uzun süre şehir içinde kullandığım halde dik ve rahat oturuş pozisyonu, geniş gidonları sayesinde hiç yorulmadım (sıcaktan eridim sadece, niye kliması yok ki bunun?). 800 milimetrelik sele yüksekliği çok fazla değil. 180 mm genişliğindeki arka lastiği ise zaten şık olan arka görüntüsüne dolgunluk katmış.

Mana’yı alıcı gözüyle inceleyince kullanılan malzemeler, boya, işçilik mükemmel. Hani 23 bin 160 YTL’lik fiyatını duyunca yüreğimde ince bir sızı hissetmedim değil. Kullanmadan önce fiyatını söyleseler belki arkama bakmadan kaçardım, ama kullandıktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Benim istediğim her şey bu motorda var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!