Güncelleme Tarihi:
Oyuncuları için onlarca fan sitesi kuruldu. Başarıyı reklam filmleri ve tiyatro turneleri izledi. Bu sefer karşımıza kendi yazdıkları, yönetmenliğini Ozan Açıktan’ın yaptığı “Çok Film Hareketler Bunlar”la çıkıyorlar.
BKM Mutfak ekibiyle kulislerinde buluşuyoruz. Fotoğraf çekimi için hummalı bir çalışma içindeler. Özellikle kızlar... Üç kuaför birden saçlarını yapıyor. Makyözler makyajlarını tamamlıyor. Kıyafetler giyilip çıkarılıyor. Ayna karşısında prova yapılıyor.
Erkeklerin kaderi yine aynı; kızların hazırlanmasını beklemek. Ne de olsa onlar sadece ceketlerini giyip objektif karşısına geçecekler. Bu yüzden konuşmaya erkeklerden başlıyoruz. Altı yıl önce biraraya gelen ekibe, hocaları Yılmaz Erdoğan şu hedefi koymuş: Bir gün gelecek ve 24 kişilik ekip, kendi yazdığınız sinema filminde oynayacaksınız. İşte bu hedefi, vizyona giren “Çok Film Hareketler” ile 12’den vuruyorlar.
Hikayenin en başına dönüp neden bir drama çekmediklerini soruyoruz. “Aslında dramatik hikayeye sahip bir filmle yola çıkmak için kolları sıvamıştık” diyor Eser Yenenler. Ama 24 kişilik grupta kim başrol oynayacak? Kimler filmde rol alacak? Bu yüzden farklı skeçlerden oluşan bir film yazmakta karar kılıyorlar. Ve ortaya dokuz skeçlik bir iş çıkıyor.
FARKI TEKNOLOJİDE SAKLI
“Çok Film Hareketler Bunlar”, aslında BKM Mutfak ekibinin yazın neler yaptığının perdeye yansıması. Her şey okulların tatile girmesiyle başlıyor. Yaz aşkıyla karşılaşıp umduğunu bulamayanların, tatile çıkanların, çıkmayı başaramayıp sivrisineklerin saldırılarına maruz kalanların hikayeleri anlatılıyor.
Akla gelen ilk soruyu soruyoruz: “Haftasonu televizyonda izlediğimiz skeçlerden filmdekilerin farkı ne?” Cevap yine, ekibin kaptanı Eser’den geliyor: “Sahnede elimizde yeterli imkan bulunmamasından komedi yaratıyoruz. Örneğin bir sivrisineği canlandırmak istediğimizde arkadaşlarımızdan biri kafasına anten takıyor. Bu da izleyiciyi güldürüyor. Ama sinemada durum farklı. Artık gerçek mekanların içindeyiz. Oyuncumuzu teknolojiyle sivrisinek gibi gösterebiliyoruz. Bu yüzden sinema ve televizyon arasında çok fark var.”
Tabii kimi izleyiciler programdaki samimiyeti ve tiyatro havasını seviyor. Ama bunun üstesinden de gelmişler. Murat Eken, televizyondaki ‘sakillik’in bir samimiyet getirdiğini kabul ederek ekliyor: “Gerçek mekanları yine kendi tarzımızda kullandık. Tıpkı tiyatro sahnesindeki gibi bazı mekanlara yabancılaşarak hareket ettik.”
ARGO VE KÜFÜR YOK
Çocuklar için işin en ilginç kısmı, bu kez onları tiyatro sahnesinde izleyen ve hemen tepki gösteren seyircinin olmaması. Eser, “Sadece bu durum için bile filmi izlemeye değer. Çünkü, biz seyircinin gazıyla mı böyle oynuyoruz, yoksa bir metnimiz var ve ona mı bağlıyız görülecek” diyor.
Yavaş yavaş makyajlarını tamamlayan kızlar ve takımlarını giyen diğer ekip üyeleri de masanın etrafını doldurmaya başlıyor. Hep bir ağızdan filmi özetliyorlar: “Zekice planlanmış, bizim tarzımız, akışkan bir film oldu. Bu filmde argo ve küfürden mümkün olduğunca uzak durduk. Ailece herkesin gidebileceği bir iş ortaya çıkardık. Tabii aile olmayanlara da tavsiye ederiz!”
ÇEKİM ARALARINDA BİLE METİNLERİ DEĞİŞTİRDİK
Ekibi çekimlerde en çok yoran, sahnelerin tekrarlanması oldu. Emre Canpolat, tiyatro sahnesinde skeçlerin kesilmediğini söylüyor: “Ama sinemada durum farklıydı. Bir skeç kesiliyor ve sizin aynı duyguyla devam etmeniz gerekiyor. Bu da çok yorucu. Bazen esprileri altı kez tekrarladığımız bile oluyordu. Tabii bu kadar tekrar sonunda laflarımız acaba komik değil mi, düşüncesine kapılıyorduk. Bu yüzden çekim aralarında bile metinlerini değiştirdiğimiz oldu.”
SKEÇLERİ YAZARKEN ADAM BOYU PİZZA YİYORUZ
Peki bu 24 kişi gerçekte de komün hayatı mı yaşıyor? Artık birbirlerine bağımlı hale geldiklerini itiraf ediyorlar: “Zaten skeçleri yazmak için sürekli biraraya geliyoruz. Daha çok Murat’ın evinde buluşuyoruz. Bir günün sonunda, Murat’ın boyu kadar pizza kutusu birikiyor.”
BİZİM ARAMIZA KATILMAK ÇOK ZOR
Sohbet boyunca şakalaşmaya devam ediyorlar. Söylenen bir cümleye 10 farklı yorum geliyor. Kimi zaman esprili atışmalar yaşanıyor. Ama altı yılın sonunda hepsi birbirinin ciğerini öğrenmiş. En ufak bir kaş göz hareketiyle birbirlerini susturabiliyorlar. Bu samimiyetten dolayı onların bir parçası olmak çok zor.
ERSİN FİLMİ ANLAYAMADI
Arkadaşları, Ersin Korkut’un filmi hala anlamadığı konusunda hem fikir. Ersin’e film hakkında ne düşündüğünü soruyoruz: “Filmi hiç bilmediğim için bir şey diyemeyeceğim. Sadece fragmanları izleyenlerin tepkilerinden çok eğlenceli olduğunu hissediyorum” diyor.
EN SİNİRLİ ERSİN EN ÇAPKIN ESER
En büyük sorunları, ekipteki yazarların çoğunun erkek olması. Bu yüzden kadın sorunlarına değinen pek az hikaye üretebiliyorlar. Hepsi, içlerinde en çapkının Eser olduğu konusunda hem fikir. İddiaya göre Oğuzhan’ın o kadar çok kadın hayranı varmış ki, cebinden bile çıkabiliyorlarmış. Hiç tahmin etmezsiniz ama aralarında en sinirli olanı da Ersin.
ACUN VE BEYAZ’A HODRİ MEYDAN
Boş vakitlerinde Playstation oynamayı seviyorlar. PES’de rakipleri yok. Acun, Beyaz, Yalın ve Kenan Doğulu’ya da buradan seslenmek istiyorlar: “Hodri meydan. Bekliyoruz.” Kızların biraraya geldiklerinde en büyük zevki, kağıt oynayıp kaynatmak.
KARAKTERLER REKLAMLARA TAŞINDI
“Çok Filim Hareketler Bunlar”ın sponsorluğunu Teknosa yapıyor. Marka kendini filme taşımak yerine, filmi yeni çekilen televizyon reklamlarına taşıyor. Oyuncular, filmdeki karakterleriyle teknoloji mağazasına geliyor ve burada birbirinden komik diyaloglar yaşanıyor.