Güncelleme Tarihi:
Kanal D'de yayınlanan “Çok Güzel Hareketler Bunlar” tatile girince, programı hazırlayan BKM-Mutfak ekibi de soluğu İzmir'de aldı. Bir süredir Çeşme CeCe Bar’da izleyici karşısına çıkan ekip, yakında bir sinema filmi için kolları sıvayacak. Mutfak ekibinin hocası Yılmaz Erdoğan, "Bu çocukların hepsi kendi filmlerini yapmak istiyor. Hepsi bunun üzerine çalışıyor. Yani 'Çok Güzel Hareketler Bunlar' bir sinema filmi olarak da seyircinin karşısına çıkacak. Birinci planımız bu" diyor.
"Çok Güzel Hareketler Bunlar"daki gençlerin hepsi, BKM-Mutfak öğrencisi. Mutfak, oyunculuk eğitimi veren bir okul mu, yoksa bir komedi kulübü mü? Mutfak’ı nasıl tanımlamamız gerek Yılmaz Bey?
- Mutfak, bir komedi kulübü, bir atölye. Yarın kurmayı düşündüğümüz okulun çekirdeği. Biz, alaylı sisteme farklı bir bakış açısı getirdik. Atölye, okul ile sektör arasında bir yerde duruyor. Okullarla yarışan ya da onlarla
"Çok Güzel Hareketler Bunlar" başladığından beri "Mutfak’a nasıl girebiliriz?" diye bir sürü mail alıyoruz. Mutfak’a giriş kriterleri nelerdir?
- Buraya gelen, bizimle çalışmak isteyenle oturup konuşuruz. Ama bir kefil olması gerek. O kefile inanıp alıyoruz. Bunun adı torpil falan değil, sakın öyle anlaşılmasın. Ama şu sıralar yeni bir alım düşünmüyoruz. Önümüzdeki sene belki bir 15 kişi alabiliriz. Yine bu yöntemle.
Neden kefil önemli sizin için?
- Bizim bir seçme yaptığımızı düşünsenize, kaç kişi gelir? Binlerce... Bir de burası oyunculuk eğitimi veren bir yer değil ki. Komedyen yapmak, hatta mümkünse star yapmak isteyen bir kurum. Herkese şans verme gibi bir şansımız yok. Bize gelenlerin çoğu profesyoneldir. Yani burası amatörlere çok da açık bir yer değildir. Dolayısıyla sınav değil de kefil sistemiyle çalışmak daha mantıklı. Tabii biz yine de gelmek isteyenlere CV’nizi gönderin diyoruz. Bir gün çağrılabilirsiniz de hiçbir zaman çağrılmayabilirsiniz de; iki durumda da darılmaca, gücenmece yok.
Şimdi Mutfak, ekrana taşındı... "Çok Güzel Hareketler Bunlar"ın oluşumundan söz eder misiniz?
- Çocuklar üç yıldır Mutfak’ta zaten sahneye çıkıyordu. Yani yazdıkları skeçleri orada çok özel bir seyircinin karşısında oynuyorlardı, sonra da seyirciye "Nasıl, güzel mi?" diye soruyorlardı. Bu format orada oluştu. Zaten kafamda televizyona bir şey yapmak vardı. Üç yıl bu çocuklara ön hazırlık yaptık. Her gün çalıştık, her gün sahneye skeç koyduk ve seyircinin de cesaretiyle bu projeyi gerçekleştirdik.
"Çok Güzel Hareketler Bunlar"ın isim babası kim?
- Deniz Erdoğan... Şarkıyı da yapan odur.
Program tatile girdi ama "Çok Güzel Hareketler Bunlar" Çeşme’de bir kulüpte sahneleniyor. Burası bir kamp galiba...
- Aynen öyle. Biz üç yılda biriktirdiğimiz skeçlerle televizyona ancak altı bölüm çekebildik. 70 dakika bir program hazırlamak çok kolay değil. Şimdi yeni yayın dönemine hazırlanmamız gerek. O yüzden de Çeşme’ye geldik. Çocuklar bütün kış boyunca hazırladıkları skeçleri nasıl Mutfak’ta seyirciyle paylaştılarsa, burada da aynı sistem olacak. Çalışacaklar, provalarını yapacaklar, hazırladıklarını yaz boyunca her cuma-pazar CeCe Bar’da seyirciyle paylaşacaklar. Tepkiye bakacaklar, ona göre yollarına devam edecekler. Bütün bir yaz dursalardı, o üreten enerjileri de dururdu.
Güzel bir kampmış burası. Vallahi bu gençler çok şanslılar.
- Gerçekten şanslılar. Hem tatil yapacaklar, hem skeç yazacaklar, hem de bu skeçleri seyirciyle buluşturarak başarılı olup olmadıklarını görecekler. Ben 20 yaşlarındayken böyle bir sistem olsaydı daha çok yol alabilirdim. Alaylı
Hepsi çok yetenekli ama kuzeniniz Ersin başka... O çok acayip bir şey Yılmaz Bey...
- Ersin, Mutfak’ta öğrendikleri ile kendisinin taşıdığı özellikleri çok iyi birleştirdi. Acayip avantajları olan biri. Mesela efekt ile şaka yapmayı kimse kimseye öğretemez. Ersin hem adamlığı ile hem de yeteneği ile ciddi bir şekilde ön plana çıktı.
Ersin bir pizzacıda bulaşık yıkıyormuş, sonra sizi arayıp yanınıza gelmiş. BKM’ye nasıl geldiğini anlatır mısınız?
- Bir gün beni teyzem aradı, yani annesi, "Ersin İstanbul’da oğlum, ona sahip çık" dedi. Benim haberim yok. Çok iyi tanıdığım, hatta elime doğmuş bir adamdır ama onun buraya geldiğinden haberim yoktu. Neyse bir gün onu Merter’de bir pizzacıda bulaşıkçılık yaparken buldum. Tabii evden kaçtığı için benden fırça yedi.
Evden mi kaçmış?
- Evet, Hakkari’den kaçıp İstanbul’a gelmiş. Orada kalsa evlenecekti falan, istememiş... Neyse BKM’ye geldi, teknisyen olarak göreve başladı. Bir haftada herkesin maskotu oldu. Sonra bir gün kendisi bana, "Abi bir gün bana şans verirsen denemek istiyorum" dedi. Ben de ona o şansı "Bana Bir Şeyhler Oluyor" oyununda küçük bir rolde oynatarak verdim. Ne dediyse seyirci güldü. Cem Yılmaz orada görüp reklam filminde oynattı. O sırada atölye kuruldu ve atölyeyi tuttu götürüyor şimdi.
Bence yürüyüp gidecek...
- Öyle... Ersin akıllı çocuk, neyin ne olduğunu iyi biliyor. Bir de çok bizden. Sokaktaki insan bayılıyor onun samimiyetine...
- Ersin üzerine değil de, bu çocukların hepsi kendi filmlerini yapmak istiyor. Hepsi bunun üzerine çalışıyor. Emin olun ki o filmde, Ersin’e hak ettiği bir rol yazacaklardır. Yani "Çok Güzel Hareketler Bunlar" bir sinema filmi olarak da seyircinin karşısına çıkacak. İlk planımız bu. Üzerine çalışıyoruz...
Siz "Vizontele Canavarı"nı çekecektiniz ama ayağınız kırılınca projeyi ertelemek zorunda kalmıştınız. Şimdi de onun yerine "Çok Güzel Hareketler Bunlar"ın sinema filmine mi yoğunlaştınız?
- Evet, "Vizontele Canavarı"nı erteledik çünkü mevsimi geçti. "Çok Güzel Hareketler Bunlar" daha oluşum aşamasında, hemen olacak bir film değil. Benim ertelediğim bir başka hikayem var, eğer onu bitirebilirsem eylül gibi çekmek istiyorum.
Nasıl bir hikaye?
- Romantik komedi diyebiliriz. Nurgül Yeşilçay ile yapacağım bir film bu. Hikaye eylülde geçiyor. Yetiştirebilirsem, bakalım. Yoksa bu sezonu filmsiz geçirme tehlikemiz var.
Ayağınız nasıl, futbol hayatınız bitti mi?
- İyiyim, futbol hayatım bitmedi ama azaldı.
Benden izinsiz başka projede yer almaları ihraç sebebidir
Bu çocukların hepsi genç... Yarın bir gün para kazanıp şöhret olduklarında gitmek isteyebilirler. Bu anlamda bir sözleşme yapıyor musunuz?
- Ona tedbir olacak bir sözleşmemiz var. Ama diyelim ki dışarıdan bir yapımcı geldi, teklif yaptı, o çocuğun da gönlü gitmek istiyorsa gidecektir. Buna engel olamayız. Zaten bu 18 yıllık bir sözleşmeyle de olacak bir durum değildir. Hepsiyle içimizde özel, duygusal bir anlaşmamız var. Herhangi bir sebepten dolayı giden olacaktır ama bizim her zaman gönül bağımız devam eder.
- Evet, öyle. Ama benden habersiz gidip bir projeye imza atmak ihraç sebebidir. Böyle ihraçlar da olmuştur. Biz buna ihraç demiyoruz da mezuniyet diyoruz. Yani bizde bu anlamda asla asabiyet yoktur.
Röportaj: Sema DENKER