Çok gülenler daha az kalp krizi geçiriyor

Güncelleme Tarihi:

Çok gülenler daha az kalp krizi geçiriyor
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 13, 2005 00:00

Gülmenin kalbinize iyi geldiÄŸini söyleseler ne düşünürsünüz? Tıp araÅŸtırmacıları bu sözleri doÄŸrulayacak ciddi kanıtlar bulduklarını açıkladı. Yeni bir araÅŸtırmaya göre, bir-iki espriye gülmek, komedi filmi seyretmek, kahkaha atmak, kan damarlarının daha iyi çalışmasını saÄŸlıyor.Bu yeni araÅŸtırmadan istifade, biz de size bu hafta gülmenin yararlarına iliÅŸkin son tıbbi araÅŸtırmaları sunmaya karar verdik, yaÅŸadığınız onca sıkıntı olsa bile saÄŸlığınızı düşünüp, fırsatını bulunca bol bol gülmeyi alışkanlık haline getiresiniz diye...AraÅŸtırmaya göre, güldüğümüzde kan damarlarımız geniÅŸliyor ve bu da kalbimize çok iyi geliyor. Zor bir durumla karşı karşıya kaldığımız zaman bedenimiz, kan basıncını yükselten adrenalin ve noradrenalin hormonlarını salgılıyor. Bu hormonlar kan damarlarının geniÅŸlemesine yardımcı oluyorlar. (‘Kalp krizi hissettiÄŸinizde, sürekli ve mümkün olduÄŸunca ÅŸiddetli öksürerek, kalbe fazla kan gitmesini ve damarların açılmasını saÄŸlayın’ tavsiyesini de anımsayın burada).Bugüne kadar psikolojik davranışların, kalp üzerindeki yararlı etkileri hakkında fazla bir araÅŸtırma yapılmamıştı. ABD’de Baltimore’da Maryland Ãœniversitesi Önleyici Kardiyoloji Merkezi’nin BaÅŸkanı Michael Miller ve arkadaÅŸları, 2000 yılında çeÅŸitli kalp rahatsızlıkları geçiren hastalar ile yaptıkları görüşmeler sonucunda, kalp krizi geçiren hastaların geçirmeyenlere kıyasla daha az güldüklerini belirlediler.ÇocukluÄŸundan beri fıkralar ve mizah dergileri toplayan Dr. Miller, gülme konusu ile çok yakından ilgilenen bir doktor. Bu durum, onu konu üzerinde ayrıntılı çalışmaya itti.KOMEDÄ° FÄ°LMÄ° TESTÄ°ArkadaÅŸlarıyla birlikte, ultrasonografi sayesinde dirsekle omuz arasındaki bir damarın çapını ölçtüler. AraÅŸtırmacılar, 10 kadın ve 10 erkeÄŸe, sinirleri geren bir dram filmi ile komedi tarzı 15 dakikalık 2 film sahnesi seyrettirdiler. Sinirleri geren film ‘Er Ryan’ı Kurtarmak’, komedi filmi ise ‘Ah Mary Vah Mary’ idi.Filmleri izlettirmeden önce ve izlettirdikten sonra deneklerin damarlarına basınç uygulandı ve eski hallerine ne kadar çabuk döndükleri gözlendi. 20 deneÄŸin 19’unda, izledikleri komedinin yararlı etkisi oldu ve kan damarları güldükten sonra yüzde 22 oranında daha çabuk geniÅŸledi. Gergin sahnelerden sonra ise deneklerin damarları normal duruma kıyasla yüzde 35 daha yavaÅŸ geniÅŸledi.Miller ÅŸimdi hastalarına gülüp eÄŸlenmelerini, neÅŸeli filmler izlemelerini tavsiye ediyor. Gülmenin kan damarları üzerindeki olumlu etkisinin nereden kaynaklandığı ise henüz tam kesinlik kazanmış deÄŸil.Gülmenin sadece damar geniÅŸletici etkisi yok, bedenimiz ve beynimizde çok yönlü bir etkisi var. ÖrneÄŸin güldürerek ders verme, öğrencilerin dersi daha iyi kavramasını saÄŸlıyor. Ãœnlü Johns Hopkins Ãœniversitesi’nde Amerikalı profesör Ronald Berk, öğrencilerine sıkıcı dersleri ilginç ÅŸakalarla sevdiriyor. Bazen projektörle perdeye güldürücü sahneler yansıtıyor. Yazdığı kitaplar da kendisine ödüller kazandırdı ve çok sattı. Profesör gülmeyi, öğrencilerinin dikkatsizliÄŸine, korkularına ve strese karşı mucize bir silah olarak kullanıyor.Diyor ki: ‘Güldüğümüz zaman testlerle ilgili korkumuzu yeniyor ve önümüzdeki kravatlı insanın profesör olduÄŸunu unutuyoruz.’ Berk, eÄŸlenceli bir atmosfer yaratmak için bazen kovboy kıyafetiyle kimi zaman da lazerli kılıçla bile ders veriyor. Temple Ãœniversitesi’ndeki bir Ä°ngilizce profesörünün de, bir kuÅŸ kuklasıyla karından konuÅŸarak ders verdiÄŸi biliniyor.Kanada’da Western Ontario Ãœniversitesi’nden psikolog Rod Martin gibi gülme uzmanları da, çok gülen insanların stresle daha kolay baÅŸa çıktıklarını, daha ender olarak korktuklarını ve daha az depresyona girdiklerini kanıtladı. Çok gülen kiÅŸi, sadece stresi kontrol altına almakla kalmayıp kendisini de kontrol edebiliyor. Hatta bazı bilim adamlarına göre gülmek, bağışıklık sistemini bile güçlendirmekte.HASTANELERÄ°N GÃœLME ODALARIDüsseldorf Ãœniversitesi’nden (Almanya) Olaf Knesebeck, iÅŸyerlerinde yüksek stresin, patronun baskısının yarattığı zaman kıtlığı ve yetersiz ücretin kalp üzerinde olumsuz baskısını artırdığını ve hele kronik hoÅŸnutsuzluÄŸun kalp enfarktüs riskini ikiye katladığını belirtiyor. Oysa tam tersi bir davranış yani gülmek, eÄŸlenmek vb Maryland Ãœniversitesi kardiyologlarından Michael Miller’e göre kalbi koruyor. Ona göre ÅŸakacı insanlar, karamsarlara oranla yarı yarıya daha az kalp rahatsızlıklarına yakalanıyor.Gülmenin tıpkı, egzersiz yapmak, uyarıcı kokular koklamak, akapunktur, soÄŸuk duÅŸ gibi stresi azaltıcı ve enerji verici özellikleri olduÄŸu sık sık vurgulanıyor.Bugün birçok hastanede ‘’gülme odaları’’ var. Hastalara videoda komik filmler gösteriliyor, kasetten komik öyküler dinletiliyor ve fıkra kitapları okutuluyor. Robert Holden adlı uzman da Ä°ngiltere’de NHS Gülme KliniÄŸi’ni yönetiyor. Gülümseme ve gülmenin yalnız ruhu deÄŸil, bedeni de iyileÅŸtirdiÄŸine inanan Holden’ın bir de kitabı var: ‘Gülme, En Ä°yi Ä°laç.’Gülmenin iyileÅŸtirici etkisini keÅŸfeden Julie Hette ismindeki Fransız kadın ise belli bir ücret karşılığında evlere giderek insanları 90 dakika güldürüyor. EkmeÄŸini böyle kazanıyor!HASTANEDEN ÇIKIP GÃœLMEYE BAÅžLADI VE Ä°YÄ°LEÅžTÄ°1964 yılında gazeteci Norman Cousins’in sırtında ani aÄŸrılar oluÅŸur. Yerinden kıpırdayamamaktadır. ‘Ankylosing spondylitis’ denilen tedavi olmayan bir hastalık tanısı konur. Cousins hastaneye kaldırılır ve kuvvetli aÄŸrı kesiciler almaya baÅŸlar. Fakat istediÄŸi iyileÅŸtirici sonucu alamaz. Ne mi yapar? Tüm ilaçları bırakır ve bir otel odasına yerleÅŸir. Burası hastane odasından hem daha iç açıcı, hem daha ucuzdur. Odada bütün gün kiraladığı komedi filmlerini seyretmeye baÅŸlar. Görür ki her kahkaha anestetik bir etki yapıyor ve aÄŸrıları gittikçe azalıyor. On dakikalık gülme, iki saatlik gevÅŸeme saÄŸlıyor. Uzun süre devam ettirdiÄŸi komedi filmi seanslarının ardından bir süre sonra Cousins tamamen iyileÅŸir.GÃœLMENÄ°N BULAÅžICI YÖNÜİngiliz biyologlara göre, olayların gülünç yönünü algılama yeteneÄŸinin genlerle deÄŸil, yetiÅŸtirilmeyle ilgisi var. Ä°ngiliz bilim adamları, ÅŸakadan anlama yeteneÄŸinin çocuklukta yetiÅŸtirilme ile yakın ilgisi olduÄŸunu ortaya çıkardılar. ABD’deki Maryland Ãœniversitesi’nden psikolog Robert Provine, ‘Laughter’adlı kitabı için 1200 gülme efekti kaydederek ilginç bir sonuca varmış: Ä°nsanlar komiklik karşısında deÄŸil de daha çok günlük konuÅŸmalar sırasında gülüyorlarmış. ‘Gülmenin komiklikle bir ilgisi yok. Fıkrayı anlatan kiÅŸi bile dinleyenlerden daha çok gülüyor’ diyen psikolog, gülmenin sosyal baÄŸları güçlendirdiÄŸine inanmakta. Provine, aynı araÅŸtırmasında ‘gülme’nin, bulaşıcı olduÄŸunu da kanıtladı. Bir kiÅŸinin gülüşü ile bir topluluÄŸun kolayca gülmeye baÅŸladığını bilimsel açıdan da ortaya koydu. KonuÅŸma yapan kiÅŸilerin daha çok ve uzun güldükleri, özellikle kadın konuÅŸmacıların dinleyenlerden daha uzun süreli güldükleri, Provine’ın araÅŸtırmasında ortaya koyduÄŸu diÄŸer tespitler.FiziÄŸin devi BETHE öldüAltın çaÄŸ olarak tanımlanan 20. yüzyıl fiziÄŸinin ve modern atom teorisinin devi, Nobel ödüllü ünlü bilim adamı Hans Bethe, 98 yaşında öldü. Anne tarafından Yahudi olduÄŸu için Nazi Almanya’sından kaçtıktan sonra 1935 yılında ABD’de Cornell Ãœniversitesi’nde çalışmaya baÅŸlayan Bethe, atom bombasının ilk geliÅŸtirilme çalışmalarında önemli rol oynadı. 16 Temmuz 1945’de New Mexico çölünde yapılan ilk nükleer denemede hazır bulunup izlediÄŸi zaman, bunun atom bombası olarak kullanılabilecek olmasından duyduÄŸu kaygıyı dile getirdi.Nükleer enerjinin barışçıl amaçlı kullanımından yanaydı ve bunu her platformda savundu. 2. Dünya Savaşı sonrasında nükleer silahların kontrolünde, 1963 yılında atmosferde nükleer denemelerin yasaklaması konusunda, 1972’de antibalistik füze denemelerinin yapılmaması konusunda Beyaz Saray’ı sürekli olarak uyardı. Eski ABD BaÅŸkanı Ronald Reagan’ın ‘Yıldız SavaÅŸları ’ olarak tanınan savunma stratejisine de muhalefet etti.Savaşı takip eden 20 yıl boyunca ‘siyasi fizik’ olarak tanımladığı alana eÄŸildi ve kendini kamuoyu ile siyasetçileri nükleer silah kullanımının tehlikelerini öğretmeye adadı. Bethe, yaÅŸamını fiziÄŸe adamış bir insandı ve asla yorulmazdı. 90 yaşında sol kolu ve omzu bir kas hastalığından dolayı hareket edemez hale geldiÄŸinde bile Cornell Ãœniversitesi’nin kampusündeki Newman laboratuvarındaki ofisine gelmeyi sürdürdü. Güne 45 dakikalık sıcak bir banyo yaparak baÅŸlama alışkanlığını ise hiç bırakmadı.1930’lu yılların sonunda kaleme almaya baÅŸladığı o ünlü nükleer fizik araÅŸtırmaları kapsamında yıldızlarda enerji üretimi teorisini anlattığı çalışması kendisine 1967 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazandırdı. Emekli olup üniversitede ders vermeyi bıraktıktan sonra da zamanının büyük bölümünü astrofizik çalışmalarına ayırdı. ‘Yaşım ne olursa olsun yeni ÅŸeyler öğrenmeyi çok seviyorum’ diye açıklardı bu bitmek tükenmek bilmeyen enerjisini.Hans Bethe, aynı zamanda bir daÄŸ sevdalısıydı. Her yaz mutlaka 2- 3 haftasını ya ABD daÄŸlarında ya Ä°sviçre Alplerinde dolaÅŸmaya ayırırdı. 10 yaşında baÅŸladığı, 40 yaşında yeniden ele aldığı pul toplama tutkusunu ise ölene kadar sürdürdü.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!