Çok gezmişler örgütü

Güncelleme Tarihi:

Çok gezmişler örgütü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 1997 00:00

Haberin Devamı

Büyüleyen renkler

Başarılı bir dağcı olarak tanıdığımız Nasuh Mahruki, İran, Pakistan, Hindistan, Sıkkım, Nepal ve Tibet arasında en çok Hindistan'a bağlı Budist bir krallık olan Sıkkım'dan etkilenmiş. Bu bölgenin zengin kültür ve renklerinden büyülenen Mahruki, renklerden aynı ülkede varolan çok sayıda farklı dini kastediyor. İstanbul-Katmandu arasındaki dokuz bin kilometrelik mesafeyi kız arkadaşıyla birlikte kateden genç dağcı, dünyanın altıncı yüksek dağı olan 8201 metrelik Cho Oyu'ya da tek başına tırmanmasıyla ünlü.

Seyahat ve macera tutkusunu doğuşlarından itibaren içlerinde taşıyan ve neredeyse tüm kazançlarını bu uğurda harcayan ‘‘gezginler’’ İstanbul'da dernekleşti. Ama bu dernek bildiğiniz derneklerden değil; öyle isteyen herkes üye olamıyor. Üyelik için birinci şart, en az 20 ayrı ülkeyi gezmiş olmak. Kulüp ayrıca, alışveriş yapmaya değil, kültür ve medeniyet tanımaya meraklı insanları kabul ediyor üyeliğe.

Birçok ünlü kişinin üye olduğu kulübün amacı, yurtdışındaki benzer kulüplerle ilişki halinde olmak, Türkiye'ye gelen yabancı gezginleri ağırlamak, gezginlerin tanışıp karşılıklı fikir alışverişinde bulunmasını sağlamak, gezi öncesi gidilecek yerler hakkında bilgi sağlamak, belirli dönemlerde söyleşi, dia ve video gösterileri düzenlemek ve üyelerin gezi notlarını yayınlatmak... Derneğin tüm kuruluş çalışmalarını yürüten kişi, son zamanlarda çevreyi kirletiyorlar diye uyardığı magandalardan dayak yemesiyle gündeme gelen İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Orhan Kural.

Profesör Kural ve kurucu üyeler, Cankurtaran'da dernek için üç katlı bir bina satın alınmasına önayak olmuşlar. Şu günlerde restorasyon çalışmaları yapılan binanın şubat ayında hizmete girmesi düşünülüyor. Binada gezginlerin misafir edilmesi için iki oda, tüm gezi kitaplarını içeren zengin bir kitaplık bulunacak. Bir de kahve...

Kimler var kimler

İşte derneğin üyeleri: Esin Afşar, Faruk Akbaş, Müjde Ar, Coşkun Aral, Arif Aşçı, Osman Atasoy, Mustafa Balbay, Rüstem Batum, Süha Fazlı Beziray, Aydın Boysan, Süleyman Bulak, Yusuf Çapraz, Mehmet Çetinel, Gültekin Çizgen, Timur Daniş, Gülten Dayıoğlu, Rengin Doğu, Gülsen Güleşçi, Mete Gür, Ara Güler, Hülya Koç, Göksel Kortay, Orhan Kural, Nasuh Mahruki, Barış Manço, Ayşe Emel Mestçi, Tarık Minkari, Özlem Oktay, Füsun Önal, Nadir Paksoy, Antonio Pavellini, Faruk Pekin, Ahmet Şimşek, Yasemin Kumral Şimşek, Leyla Tekül, Buket Uzuner, Özcan Yüksek, Kasım Zoto.

Profesör Orhan Kural, kulübün bir parçası olabilmek için tam bir gezgin olunması gerektiğini söylüyor ve ‘‘İyi bir gezgin her koşulda görmek için gidendir’’ diyor. ‘‘136 Ülkeyi değişik amaçla gezdim ancak ilgimi çeken ne lüks oteller, restoranlar, ne de şık mağazalar oldu. Bence seyahat, Roma'da, Paris'te şık mağazalardan alışveriş etmek değildir. Hawaii veya Kanarya adalarındaki bir otelin havuzbaşı da değildir.’’

Ona göre gezgin olmak şöyle birşey: Yemen'de bir kahvede sohbet etmek; Kalküta'nın ara sokaklarında dolaşmak ve bundan zevk almak; hiçbir tadı, hiçbir kokuyu kaçırmamak... Bir sokağın alışıldık eğimi, bir evin penceresinden sarkan renk renk çamaşırlar, bir çocuğun gülüşü, çeşmeden su dolduran genç kızın ciddiyeti gibi ayrıntıların gezgin için önemli olduğunu anlatıyor. Aslında her kentin, her kasabanın, her köyün, her tarlanın, her hayvanın kendine özgü özellikleri olduğunu hatırlatıyor. Bu özellikleri anlamanın insanı mutlu ettiğine inanıyor. İyi bir gezginin aynı zamanda iyi de bir serüvenci olduğunu, yeni ve program dışı olaylara olumlu baktığını, günlerini dolu dolu yaşamak istediğini belirtiyor. ‘‘Bu güne kadar gezdiğim birçok ülkede değişik yapılar, bitki örtüsü ve iklimler gördüm fakat değişmeyen tek şey, insanların yüzlerindeki ifadelerdi. Bu yüzden insanları gözlemlemeye özel bir önem verdim’’ diye ekliyor.

Gerçek gezgin kim

Yazar Buket Uzuner de gittiği her ülkenin ve şehrin kendine göre bir romantizmi ve egzotizmi olduğunu söylerken, ‘‘Hiçbiri için çok daha fazla sevdim diyemeyeceğim’’ diyor. Çoğunlukla Akdeniz'den etkilenmiş çünkü burada bulunan ülkelerin her zaman yaşadığını düşünüyor: ‘‘Akdeniz yaşamaya zaman bulan ülkelerden oluşan bir kıta gibi...’’ Kuzey ülkelerinde ise bizim alıştığımızın tersi daha egzotik ve soğuk yaşamın olduğunu söylüyor. Ona göre bu ülkelerde en güzel mevsim sonbahar ve bu mevsimde renkler çıldırıyor. Özellikle de sarı ve kırmızı...

Samuel Johnson, ‘‘Seyahat etmek, hayal gücümüzü gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine, onları oldukları gibi görmemizi sağlar’’ diyor. Peki İstanbul'daki Gezginler Kulübü'ne göre, ‘‘gerçek bir gezgin’’ kimdir? İşte cevabı:

Herşeyden önce, bir dünya vatandaşıdır. Tüm dünya insanlarına uygarlıklarına ve kültürlerine, hiçbir ayrım yapmadan, önyargısız yaklaşır. İnsanlara ırk, din, dil, cinsiyet ve milliyet kalıplarının dışında, ‘‘insan’’ olarak bakmayı bilir. Kendi kültüründen olmayan insanların geleneklerini, kültürlerini, dünyalarını anlamaya çalışır. Dünyanın, ancak insanla, temiz bir çevreyle ve sağlıkla değerli olduğunu; bu çeşitliliğin de büyük bir hazine olduğunu bilir. Gezmenin kişinin hoşgörüsünü, yaratıcı yanını arttıran bir okul olduğunu, bu okulun yaşı olmadığını, paylaşmanın da gezmek gibi bir tutku olduğunu aklından çıkarmaz.

Seyahatin en önemli aşamalarından birinin ‘‘hazırlık’’ aşaması olduğunun farkındadır. Gideceği ülke hakkında bilgi toplar. İyi bir yürüyüşçüdür. Çünkü bir kenti anlamanın ve yaşamanın en iyi yolunun yürümekten geçtiğinin bilincindedir. Ayakları sızlayana kadar dolaşır; yorgunluktan bazen bir otobüsün köşesinde, bazen bir motorun kuytusunda uyuklar. Pahalı giysiler yerine, yöreye özgün hatıra eşyalarını satın almayı tercih eder. Lüks bir otelin havuzbaşında oturmak yerine, kentin her mahallesini dolaşmaya çalışır. Çünkü bir kentin ya da bir ülkenin sosyo-ekonomik yapısının gezerek ve görerek öğrenebileceğini bilir.

Ne diyelim, iyi gezmeler!

Sadece iki benzer

İstanbul'da kurulan Gezginler Kulübü'nün dünyada sadece iki benzeri var: New York ve Londra'da. Bu derneğe girmek o kadar kolay değil. En az 20 ülkeyi gezmiş olmanız gerekiyor. Pek çok ünlü üyesi bulunan derneğin kurulmasında Profesör Orhan Kural'ın çabası büyük. Son zamanlarda magandalardan yediği dayakla daha da tanınan, çevre dostu profesör ve derneğin ‘‘Atılımcı üyesi’’ Kural, üyelik şartlarına fazlasıyla uygun: Tam 136 ülkeyi gezmiş. Yukarıdaki fotoğraf Fas'ta çekilmiş.

Onlar dünya vatandaşı

Gezginler Kulübü, geçtiğimiz günlerde Taksim'de bir tanışma gecesi düzenledi. İşte bu geceye katılan üyelerden bazıları: (Alttaki resim soldan sağa) Gülten Dayıoğlu, Profesör Nadir Paksoy, Buket Uzuner, Coşkun Aral, Profesör Orhan Kural, Müjde Ar ve Füsun Önal... Onlara göre, bir gezgin herşeyden önce ‘‘Bir dünya vatandaşı.’’ Tüm dünya insanlarına, uygarlıklarına, kültürlerine, hiçbir ayrım yapmadan yaklaşan; ırk, din, dil, cinsiyet ve milliyet kalıplarının dışında, ‘‘insan’’ olarak bakmayı bilen; kendi kültüründen olmayanların geleneklerini, kültürlerini, dünyalarını anlamaya çalışan kişi.

Her akşam yangın!

Avustralya, Malezya, Tayland, Hindistan, Mısır, Fas, Tunus ve Portekiz gibi değişik ülkeleri gezen Füsun Önal, en çok Marakeş'den etkilendiğini söylüyor. Fas güneşini ‘‘Her akşam tekrarlanan bir yangın’’ diye tanımlıyor. Güneş batarken evlerin üzerine kırmızı, pembe ve turuncu renklerin vurduğunu ve bunun inanılmaz güzel göründüğünü ekliyor. Ayrıca, Portekiz'de Sinha bölgesinin bülbül ormanlarını ve kuşların ötüşünü de unutamıyor.

Ver elini Hawaii

50 yıl cerrahlık yaptıktan sonra emekli olan Profesör Tarık Minkari, beş yıldır geziyor. Gezdiği yerleri anlatan on kitap yazan Profesör, Norveç'te Nordkap'a giden yolun kenarındaki Yapum'da görülüyor. 2 Nisan'da Panama Kanalı'na doğru yola çıkacak. ‘‘Dünyanın yedi harikası var derler ama onlar eskide kaldı. Yeni dönemin yeni harikaları var ve bunlardan biri de Panama Kanalı’’ diyor. Sonraki rotası ise sırasıyla; Akapulko, Meksico City, Los Angeles ve Hawaii.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!