Güncelleme Tarihi:
Seneler geçti; Turhan KA. Türk sinemasının kamera arkası emekçilerine ithafen açtığı bir sergiye taşıdı çocukluk anılarında saklı ismi. Sanatçı ile gerçekleştirdiğimiz ve 8 Mayıs tarihinde yine Keyif ilavemizde yayımlanan ‘Yeşilçam’ın isimsiz kahramanları’ başlıklı röportajdan bir gün sonra, Atina’dan sürpriz bir haber geldi... Marko Buduris’in ailesi bulundu. Marko’nun eşi Hrosulan ve kızı Yota Bici geçen pazartesi günü dostlarla buluşmak üzere TÜRVAK Sinema – Tiyatro Müzesi’ndeydiler. Bakın neler yaşandı...
4 Mayıs günü açılan Turhan KA.’nın ‘Sesleri Alan: Marko Buduris’ adlı sergisinin davetiyesi elime geçtiğinde ‘Kim ola ki bu Marko Buduris’ demiştim. Birkaç gün sonra Türvak Sinema - Tiyatro Müzesi’nde buluştuk Turhan KA. ile. İlk işim Marko Buduris’in kim olduğunu sormak oldu. Akrabası mı, yoksa akranı mıydı? Hayır, ne tanıyordu onu ne de hakkında herhangi bir bilgisi vardı. Sergi vesilesiyle birkaç dostuna tesadüf edene dek kim olduğunu bile bilmiyordu.
Niğde’de geçen çocukluk yıllarında karşısına çıkmıştı Marko Buduris. KA’nın uğrak yeri olan mahallenin yazlık sinemasında. Küçük bir çocukken dikkatli gözleri jenerik yazılarında seçmişti ‘Sesleri Alan: Marko Buduris’i ve iç dünyasında bambaşka mânâlar yüklemişti ona. O küçük çocuk büyüyecekti, eline geçen her malzemeyle resimler yaparak. Ve seneler sonra Türk sinemasının kamera arkası emekçilerine ithafen açılacak sergisinin adını ‘Sesleri Alan: Marko Buduris’ koyacaktı.
MARKO’NUN AİLESİ BULUNDU
Röportaj sırasında Turhan KA.’ya sordum: Hiçkimse aramadı mı, ailesi veya dostlarından biri? “Hayır” dedi “kimse aramadı”. “Ailesi nerede, ne yaparlar bilmiyorum. Birçok kaynağa baktım; hakkında hiçbir bilgi bulamıyorum”.
Haber pazar günü yayımlandı. Pazartesi sabahı aradı Turhan Bey, “İnanamayacaksın neler olduğuna!” diye... “Sabah saatlerinde ofisine gitmiş. Bilgisayarını açıp Facebook’a girince Yota Bici adlı kullanıcıdan bir arkadaşlık isteği aldığını görmüş. Marko’yu tanıyan biri olabileceğini düşünüp hemen kabul etmiş. Beş dakika sonra bir mesaj gelmiş: “Turhan Bey günaydın. Ben Yota Bici. Marko Buduris’in kızıyım. Yunanistan’ın Atina şehrinde yaşıyorum. Hürriyet gazetesinde babamla ilgili yazıyı okudum. Bizi çok mutlu ettiniz. Lütfen tanışalım. Telefon numaram...”
Yazdığı cevabın üzerinden 10 dakika geçmeden Turhan KA.’nın telefonu çalmış. Dakikalarca konuşmuşlar. Yota Bici, annesinin de yanında olduğunu ve kendisiyle konuşmayı çok istediğini söylemiş. Hrosulan Hanım’ın heyecanının geçmesini beklemişler telefonu ona uzatmak için. Nihayet almış telefonu Hrosulan Hanım, “Yavrimu, sana çok teşekkür ediyorum. Şu an her yanım zangır zangır titriyor, konuşamıyorum” diyormuş.
Marko Buduris’in eşi ve kızı, geçen pazartesi günü Atina’dan kalkıp İstanbul’a geldiler. Marko’nun anısını yaşatan ressam Turhan KA. ile tanışmak ve senelerdir görmedikleri Arnavutköylü dostlarıyla buluşmak için.
TÜRVAK Sinema - Tiyatro Müzesi’ndeki buluşmada Marko Buduris’in çalışma arkadaşı ve Türk sinemasının bir başka kamera arkası emekçisi Yılmaz
Atadeniz, Yabancı Damat’ın mama’sı Ayla Karaca, Arnavutköylü dostlar, senelerdir birbirini görmeyen çocukluk arkadaşları ve tabii ki hikâyenin başkahramanları bir araya geldi. Marko Buduris’i anıp, Arnavutköy’de geçen eski zamanlardan dem vurdular.
Marko’dan haber alan karşı kıyıda neler yaşandığını Hrosulan’dan dinledik: “Rahmetli Ali Taygun’un gelini Leyla aradı. Dedi ki, gazetede Marko için röportaj var. Ellerim titriyordu”. Kızı Yota girdi araya: “Leyla söyledi, mamam da Turhan Bey’in adını yazdı. Mama, dedim, KA. diye bir soyadı olamaz. Mamam da google’a koy dedi. İyi ki öğrendin google’ı, diyordum. Sonra bir baktım ki sahiden Turhan KA. diye biri varmış. Ben buyum siz oysanız benimle iletişim kurun, dedim... Cevap verdi. Mamama hiçbir şey demedim. Çünkü korktum, heyecandan bir şey olur diye. O gün bugündür komalarda.” Hrosulan aldı tekrar sözü: “Böyle okşuyordum Turhan’ın resmini. Yavrimu, neler yaptın sen dedim Marko için. Allah’tan ki Yota yanımdaydı. Bir ara gittim geldim.”
DİLLERE DESTANDI AŞKLARI
Marko evine giderken bizim evin önünden geçerdi, diyor Hrosulan: “Aşık olduk. Ufaktık, ben 18 yaşındaydım. Marko 10 yaş büyüktü benden. Annem istemiyordu Marko’yu. Derdi, filmcilik nasıl bir meslek. O zaman bir iyi aile kızı kunduracı, balıkçı ya da terzi ile evlenecekti. Sonra annem razı oldu ister istemez. Eylül 1955’te evlendik. Bir sene sonra da Yota’m doğdu. Ben terziydim. Marko filmciydi. Hiç şikayet yoktu aramızda. Çok güzel bir hayatımız oldu. Onunla birlikte ben de tanıdım birçok sinemacı dostu. İşten sabaha karşı geliyordu. Yüzüme bakıyordu ki bir sıkıntım var mı anlasın. Üzüntüsünü de anlatmıyordu hiç. Şimdi herkese beyefendi diyorlar... Acaba?”
Marko pek kıskanırmış eşi Hrosulan’ı. Kırmızı oje sürmesini, konuşurken gülmesini istemezmiş. Hrosulan da pek cilveliymiş ama. Akşamları öyle rakı sofraları kurarmış ki Marko’ya, bir kuş sütü eksik olurmuş. Pencere önüne oturur “Yavrimu, ne kadar güzelsin” diye severmiş eşini. Marko da “Ah bre, gençlere bırakalım bunları” dermiş. Büyük aşkmış onlarınki...
ADAM GİBİ ADAM
80’de emekli olmuş Marko. Kamera arkasında ülkemizin gayrimüslim vatandaşlarının yoğunlukta olduğu 50’li 60’lı yıllardan sonra herkes başka yöne dağılmış. Marko için de gitti demişler. Halbuki Marko bir pastane açmış eşiyle birlikte. İşleri iyi gitse de hep sinemada kalmış aklı. 23 sene işletmişler pastaneyi. Sonra Marko ‘kötü hastalık’a yakalanmış. 10 ay sonra yummuş gözlerini hayata. Hrosulan Buduris şimdi 75 yaşında, hâlâ güzel mi güzel. İki sene önce temelli olarak Atina’ya gitmiş ama yılın dört ayını Kınalıada’da geçiriyor. “Yarım yaşıyorum. Bir parçam Türkiye’de kaldı” diyor. Yota Bici ise, 1980 yılında evlenip gitmiş Atina’ya, darbeden bir ay sonra. Her ikisi de Marko’dan söz ederken nemli gözlerle ‘adam gibi adam’dı diyorlar.
MARKO BUDURİS SOKAĞI NEDEN YOK?
Turhan KA., Beyoğlu’nun İstiklal Caddesi’ne açılan sokaklarından, özellikle Yeşilçam Sokak’a yakın olanlardan birine Marko Buduris isminin verilmesini öneriyor. Böylece Yeşilçam’ın bini aşkın filminin ses kayıtlarını alan efsane ismin unutulmayacağını, genç kuşaklar tarafından merak edileceğini söylüyor.
SERGİ İÇİN BUGÜN SON
Sergiyi ziyaret etmek istiyorsanız henüz geç kalmış sayılmazsınız.
Ancak bir an önce yola koyulmalısınız, zira bugün serginin son günü. TÜRVAK Sinema - Tiyatro Müzesi Tel: 0212 245 80 91.