Güncelleme Tarihi:
Sergiyi oluşturan süreç Hürriyet Fotoğraf Editörü Sebati Karakurt ve ekibinin yolu Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı ile kesişince başladı. Önce Bolluca Çocuk Köyü’nde bir fotoğrafçılık kulübü kuruldu. Kulübe dâhil olmak isteyen 20 çocuğa ekipman ayarlandı ve eğitim verildi.
Sebati Karakurt, çocukların ilgilerini daim kılmak için teorikten çok pratik fotoğrafçılık derslerine ağırlık verdi. Ekip bir yıl boyunca haftada bir gün, İstanbul’u köşe bucak gezip çocuklarla beraber fotoğraf çekti. Bolluca Çocuk Köyü’nün sakinlerinden Mustafa(13) “İlk gün dersler sıkıcı olur diye gitmedim. Baktım başka yerlere de gidip fotoğraf çekiyorlar, hemen katıldım” diyor. Fotoğrafçılığa olan ilgisinin sebebini sorduğumuzdaysa cevabı şu: “20 yıl sonra da bunlar saklı kalacak. Dönüp ‘O zamanlar böyle gözüküyordu’ diyebileceğim. Ne güzel değil mi?” Ama bir küçük sıkıntısı var: “Yalnız bir şey eksik, fotoğraf makinesiyle telefon da edebilseydik işte o zaman süper olacaktı. O yüzden herkes telefonla çekiyor.”
Sebati Karakurt ve ekibi bir yıl boyunca eğitimlerde Ara Güler usulü belgesel fotoğrafçılık çizgisinde yürüdü ve İstanbul sokaklarından insanları fotoğrafladı. Son ders içinse “Bize yakışır bir jübile yapmalıydık” diyor Karakurt. Finalde çocuklar Ara Güler ile biraraya geldi. ‘Sempatik üstat’ olarak tanımladığı Ara Güler’in elini öpmek Emre ’ye(16) göre en güzel diploma. “Sizlere verdiği tavsiye neydi” diye sorduğumuzda Emirhan(14), “Bizi portreler çekmeye yönlendirdi ve ‘Daima insan’ dedi” diyor. İstanbul gezilerinden sonra ekip Hürriyet’in yolunu tuttu ve 14 yazarı hobileriyle beraber çekti. Çocuklar, Cansu Çamlıbel’i ok ve yayıyla, Ayşe Arman’ı boks eldivenleriyle, Mehmet Yılmaz’ı langırt başında, Yonca Tokbaş’ı koşarken fotoğrafladı.
Çocukların arasında ileride profesyonel olmak hatta savaş fotoğrafçısı olmak isteyen bile var. Fotoğrafçılığı hobi olarak gören Recep(15) ise “Yolda ilgimi çeken biri görünce hemen deklanşöre basasım geliyor” diyor. Peki bundan sonra neleri çekmek istiyorlar? Çoğu sokaklardaki insanlar ve manzara diyor ama heyacanla fırlayan Seren’in (14) bambaşka bir hedefi var: “Murat Boz.” “Kendini çekmeye karşıyım, selfie’yi de nerden çıkardılar” diyen Efe(12) ise büyüyünce veteriner olup tedavi ettiği hayvanların fotoğrafını çekmek istiyor. Ortak nokta hiç birinin fotoğrafın peşini bırakmaya niyetinin olmaması.
“Yaşları 10-17 boyları 1.30-1.80 arasında seyreden bu çocuklar aynı noktaya bakarak bambaşka işler çıkarabiliyorlardı” diyor öğretmenleri Karakurt. ”Ortaya boy boy harika kompozisyonlar çıktı.” İşin başarısından etkilenen fotoğraf ekibi, bir sergi düzenlemeye karar verdi. Fotoğrafların satış geliriyse Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’na bağışlanacak. Geriye, Bolluca Çocuk Köyü’ndeki çocukların objektifinden dünyayı seyretmek kaldı.
BOLLUCA ÇOCUK KÖYÜ
Bolluca Çocuk Köyü kimsesiz çocukların bakımı için Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı (TKMÇV) tarafından 1992 yılında İstanbul-Arnavutköy’de hizmete açıldı. 10 aile evi ve gençlik merkezinden oluşan köy, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile işbirliği içerisinde işletilmektedir. Aile evi 0-13 yaş arası 7-8 kız ve erkek çocuğunun anne ve kardeş sevgisiyle büyümesi için bir evde yaşamasını amaçlar. Çocuk bakımı için periyodik eğitime tabi tutulan anne ve teyzeler maaşlı ve sözleşmeli çalışarak çocuklara rehberlik eder. 13 yaşından sonra çocuklar köydeki gençlik evinde eğitimleri bitene ve kendi ayakları üzerinde durana kadar kalır. Bolluca Çocuk Köyü okuldaki eğitimlerinin dışında, yelkenden, fotoğrafa ve müzik aleti çalmaya varana kadar çocuklara hobiler kazandırmayı amaçlıyor. Toplamda 400 çocuğu hayata hazırlayan köyde bugün 113 çocuk yaşıyor.