Çocuklarım servetimdir

Güncelleme Tarihi:

Çocuklarım servetimdir
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2006 00:00

Hilal Özdemir Körmükçü, 45 gün önce ikinci kez anne oldu. Ünlü türkücü, 2.5 yaşındaki oğlu Ada ve 45 günlük kızı Akya için, "Çocuklarım benim en büyük servetim" diyor. Oyuncu Hazım Körmükçü ile evli olan Özdemir, çocuk sevgilerini de "Hazım'la 16-17 yaşlarında tanışsaydık, şimdiye kadar 6-7 çocuğumuz olurdu" sözleriyle ifade ediyor

Haberin Devamı

Çocuklarım en büyük servetim

Hilal Özdemir Körmükçü, 2.5 yaşındaki oğlu Ada ve 45 günlük kızı Akya’yı "Çocuklarım en büyük servetim" sözleriyle anlatıyor. Tiyatro oyuncusu Hazım Körmükçü’yle evli olan ünlü türkücü, "Hazım’la 16-17 yaşlarında tanışsaydık, 6-7 çocuğumuz olurdu" diyor.

ilal ikinci bebeğiniz de doğdu, hayırlı olsun...

Çok teşekkürler. Akya, 45 günlük oldu bile. 40’ıncı gününü ailece gezmeye giderek kutladık.

- Ada kaç yaşında oldu şimdi?

Ada, 2,5 yaşında. Zorlandığım tek nokta, ikisini de aynı anda kucağa sığdırmak!

- Akya ne anlama geliyor?

Akya’nın ismini babası koydu. Derin sularda çok güzel bir balık cinsi. Ada’nın ismini de ben koydum, Bozcaada’dan geliyor; kızımızın adını da babası çok istedi. Baştan cadılık yaptım; ben taşıyorum, ben doğuracağım, adını da ben koyacağım dedim ama sonra çok bencilce geldi isteğim. Hazım’a sen ne istersen onu koy dedim; çok da güzel bir isim oldu Akya.

- İlk hamileliğinin ardından ikincisinde farklılıklar yaşadın mı, zorlandığın dönemler oldu mu?

Vallahi Ada’da, ilk hamilelik olduğu için rahat bir hamilelik yaşadım. Kocamın bunda çok önemli bir rolü vardı sağ olsun. Prensesler gibi yaşattı diyebilirim. Gerçi ben çok nazlı bir insan değilim, çok hareketliyim. Ada’yı da, Akya’yı da normal doğurdum. İki hamileliğim de her normal kadınınki gibi geçti. Aslında hamilelik bir hastalık değil, niye o kadar abartıyorlar anlamıyorum. Aş erme durumu da olmadı pek. O da bana şımarıklık gibi geliyor, zaten öyle de bir şey yokmuş.

- İnsanın canı hamileyken olmayacak bir şeyler istemiyormuymuş yani...

Hayır, hayır istemiyormuş. Doktorum da bunu söyledi. Mide bulantılarım olmadı. Kışın ortasında gecenin bir yarısı karpuz istemek bence şımarıklık.

- Normal doğum yaptın, sezaryeni hiç düşünmedin mi?

Hayır, adı üstünde normal doğum. Bir günde ayağa kalkıyorsun işte. Bizim ailede hep normal doğumlar olmuştur. Hiç sezaryen yok. Ben normal doğurdum dediğim zaman, insanlar dehşetle sanki olimpiyat rekoru kırmışım gibi bakıyorlar. Köylerde de kadınlar normal doğum yapıyorlar, sezaryen şu anda bence moda gibi bir şey oldu. Yurtdışında kolay değil mesela sezaryen doğum yapmak. Eğer bir rahatsızlığınız varsa sezaryen doğum yaptırıyorlar. Ben normal doğumu her kadına tavsiye ediyorum, oram buram bozulacak diye endişe etmesinler. Allah o acının gücünü veriyor gerçekten. Ama belki de benim acı eşiğim yüksek, belki daha cengaverim ondan. Ayrıca doktorum Herman İşçi de mükemmel bir doktor. Doktorların yönlendirmesi çok önemli. Bazı doktorların işine geliyor; saati, zamanı, yeri belli diye sezaryen tercih ediyorlar. Sezaryenin fiyatı da normal doğumdan daha yüksek. Benim doktorum benim kararlılığıma karşılık, yaptığı tetkiklerle beni normal doğuma hazırladı. Ben çocuklarımın burcunu kendim belirlemek istemedim. Ada oğlak, Akya da ben ve annem gibi koç oldu.

- Ada ve Akya arasında koşuşturmakla kiloyu bir anda vermişsin.

Evet, hayat işte böyle geçiyor. Ne kadar çabuk verdin diyenler, halimi görünce anlıyorlar. Ama bunlar anneliğin güzellikleri... İlk doğumumda 17 kilo almıştım ve kilolarımı doğum sonrası vermiştim. Akya’da ise 10 kilo aldım ve gördüğünüz gibi yine bu kilolardan kurtuldum.

- Peki hamilelik boyunca beslenme alışkanlıklarında bir değişiklik oldu mu?

Açıkçası ben 5 kivi, 3 nar, bilmem kaç tane muz yemedim. Bir anda bu tarz bir beslenme alışkanlığı edinmek bana saçma geliyor. Canım ne isterse onu yedim. Ama illa ki şunu yiyeyim gibi bir derdim olmadı. Ama her iki hamileliğimde de son ayda iştahım inanılmaz açıldı. Ada’ya 8 aylık hamileyken bir tavuk yediğimi hatırlıyorum. O restorana artık utancımızdan gidemiyoruz, önünden dahi geçemiyoruz! Şaka bir yana, doymak bilmiyorsun. Akya’da da durum aynıydı. Her şeyi yedim, hiçbir şeyi de kısmadım. Yalnız Ada’da çok fazla ballı muzlu süt içmiştim, bir de çok balık yemiştim. Çocuklarımızın isimlerinden anlaşılacağı üzere balığı ve denizi çok seviyoruz. Bu arada hamileyken zararlı hiçbir şeyi de almadım tabii ki. Her çocuk farklıdır diyorlar, ama benim her iki hamilelik dönemim aynı geçti.

- Ada, kardeşine gösterilen ilgiyi kıskanıyor mu?

Ada, hep ilgiye meraklı bir çocuk oldu zaten. Akya doğduğundan beri de, Akya’yı kucağıma aldığımda "Beni de al anne" diyor. Bir şeyler hissediyor ama ne hissettiğini bilmiyor; biz de onun yanında Akya’yı pek sevmiyoruz. Akya çok küçük zaten, bütün ilgi Ada’da. Her şeyi daha çok anlıyor, algılıyor. Bir de benim ilk gözağrım. İkisinin yeri apayrı. En büyük servetim çocuklarım.

- Peki çocukların beslenmeleri nasıl?

Ada her şeyi yiyor, ama yemek yedirmek şu sıralar biraz problem oldu. Bu dönem öyle oluyormuş maalesef. Zaman zaman görüştüğümüz bir pedagog var, ne oluyor diye ona götürdüm. Bebekten önce sinirli, yemek yemez bir hale dönüşmüştü. 2 yaşındaki çocuklar kişilik bulma, kendini kabul ettirme dönemine girermiş. Ama çok şükür o hali geçmek üzere. İlgisini başka şeylere yönlendiriyoruz. Babası gezdiriyor, teyzesinde çocuklar onlarla oynuyor. Pedagoglar "Yarım gün yuvaya gitsin" dediler, ama ben henüz düşünmüyorum çünkü daha çok küçük. Yeni yeni kendini ifade ediyor. Bir de herkese güvenemiyorum açıkçası, orada nasıl davranırlar emin olamıyorum. Gördüğümüz kötü örnekler var, o yüzden korkuyorum. Çok korumacı bir anneyim, ama yeri geldiğinde kişiliği gelişsin diye farklı şeyler de uyguluyoruz. Yerine göre bazı şeyleri kendi başına yapması ya da yapmaması gerekiyor. Akya’ya gelince... Şu anda anne sütüne ek olarak biberon mama da veriyorum, çünkü doymuyor. Kızlar öyle olurmuş. Bana göre yeterli, ama ona yeterli gelmiyor.

- Peki çocuklarının geleceğiyle ilgili ne gibi beklentilerin var?

Onların kişiliklerinin gelişmesini, iyi bir birey olarak yetişmelerini hedefliyorum. Sağlıklı, umutlu ve mutlu olmalarını istiyorum. Her anne bunları ister diye düşünüyorum.

- Bir sanatçı olarak çok kısa dönemde hayatın değişti; evlendin ve iki çocuk sahibi oldun.

Evet, gerçekten de 3 yılda bütün hayatım değişti. Evlendim, çocuğum oldu, bir daha çocuğum oldu. Allah’a çok şükrediyorum; herkese böyle bir eş, böyle yavrular nasip etsin.

- Kaç yaşındasın şu anda?

38 yaşındayım. Biraz geç anne oldum. Gerçi neye göre geç ya da erken tartışılır, ama Hazım’la 16-17 yaşlarında tanışsaydık 6-7 çocuğumuz olurdu. Birbirimizi geç bulduğumuz için yaşımız ancak 2 çocuğa müsaade etti. Allah sağlıklı koşullar versin, iki çocuğumuzu büyütelim.

Yeni şarkım anneleri duygulandıracak

- Sanat hayatını özledin mi? Albüm çıkarmayı düşünüyor musun?

Sanat hayatında özlenecek bir şey yok. Ama halk konseri anlamında halkla bütünleşmeyi özledim, o kadar. Zaten içkili yerlerde ya da türkü barlarda hiç çıkmadım, çıkmayacağım da. Şu anda 4-5 şarkılık maxi single yapmayı planlıyorum. Kısmet olursa 4-5 ay içinde yapacağız, parçalarımız hazır. Bir tanesi çocuklarımıza yaptığımız, annelerin duygulanarak dinleyeceği bir parça olacak. Hazım’la çalıştık, hepsi çok güzel olacak bence.

- Eskiden modern ve seksi türkücü diye anılıyordun. Şimdi nasıl lanse edileceksin acaba?

Evet, öyle deniyordu. Gördüğün gibi modernim işte. Ben bir tişörtle, bir atletle, bir bakışla bile seksi olabiliyormuşum; öyle söylüyorlar. Televizyon seyrettiğiniz zaman, aşırı dekolte giyen insanlar var. Ben hiçbir zaman dekolte giyerek seksi olmadım. Bir bakış da insanı seksi yapabilir. Bu tanım Türk halk müziği söylememden kaynaklandı. Şimdi baktığımda herkes peşimden geliyor, yolu açtım ne mutlu bana! Onlara yakışır ya da yakışmaz, o da tartışılır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!