Şehriban OĞHAN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 02, 2011 00:00
Okullar kapandı. Tatile hemen çıkamadınız. Yaz okuluna da gönderemediğiniz çocuğunuz sürekli başınızda ‘canım sıkılıyor’ diye dolaşıyor. Bir formül arıyorsunuz. Yogaya ne dersiniz? Iyengar Yoga’nın Türkiye’deki ilk eğitmenlerinden Sine Özsoy ile çocuk yogasını konuştuk
Yogada yaş ne kadar önemli, başlama yaşı var mı?
- Başlama yaşı yok. Zaten yürüme yaşındaki çocuklara bakarsak, onlar yoganın belirli hareketlerini çok rahat yapabiliyor. Mesela iki ayak yerde, dizler açık oturma Virasana. Bunu yapmak için yetişkinler bir şeylerin üzerine oturmak zorunda kalıyorlar. Zira modern yaşam biçimleri bedenlerini tembelleştirmiş. Mesela dik oturma... Hiçbir çocuk okula başlayana kadar kambur oturmaz, ne zamanki sandalye ve masayla tanışır, omurga masaya eğilmeye başlar, kötü oturma alışkanlıkları da başlar. Çocuklar bence masa ve sandalyeyle tanıştıklarında yogaya başlamalı.
Erken yaşta yogaya başlamanın avantajları var mı?
- Sırt ve karın kasları güçlendiğinden duruş bozuklukları önleniyor. Çocukların var olan esnekliğini koruduğu gibi, beden farkındalığı yaratıyor. Konsantrasyonu artırıyor, doğru nefes almayı öğretiyor. Sindirim sisteminin doğru çalışmasına yardımcı oluyor. Yoga yapan biri neye ihtiyacı varsa onu yer. İştahını değil, karnını doyurur. Dolayısıyla şimdilerde çocuklarda da artmaya başlayan obeziteyi önleyebilir. Dediğim gibi yogaya başlama yaşı yok. Sürekli takip ettiğim Yoga Journal dergisinde 60 yaşında yogaya başlayıp 75 yaşında arkaya düşerek köprü yapan birisine yer verilmişti.
Çocukla yetişkin yogasının ne farkı var?
- Çocuklar için yoga biraz daha özen istiyor. Zira çabuk ve çok hareket edip az düşünmek istiyorlar. Onun için daha hızlı hareket etmek gerekiyor. Yoga öykülerle, koşarak, atlayarak, şarkılarla yapılırsa çocuklar için daha yararlı olabilir. Çocukların korkuları olmadığından amuda kalkma ve takla atma gibi birçok hareketi çok daha rahat yapıyorlar ve bedenleri yoga sayesinde o korkuyu tanımıyor. Birçok yetişkin bedenlerinin bu hareketleri yapabileceğini bilmesine rağmen beyinlerine ve korkularına yenik düşüyor. Kaygılı çocuklar da yogayla kendileriyle daha barışık oluyo.
MAT ÜZERİNDE OYUN
Öykülerle, şarkılarla yoga nasıl oluyor?
- Küçük çocuklarla genellikle hayvan taklitleri yapıyoruz,
balık ve kuş oluyoruz ya da ağaç oluyoruz, dallarımızı sallıyoruz. 7-12 yaş arası çocuklarlaysa hareketleri gösterip, hayvan veya doğaya özdeş taklitlerle öyküler oluşturuyoruz. Öyküleri de kendileri yazdıklarından bu da gelişimlerine katkı sağlıyor. Her grubun dinamiği farklı.
Çocukların ilgisi nasıl, ne gibi geri dönüşler alıyorsunuz?
- Her hareketi, karmaşık olanları bile hiç korkusuzca güle oynaya yapıyorlar. Amuda kalkma gibi yardımla yapılan hareketlerde sıra bekliyorlar. Bazıları daha küçüklere sırasını veriyor. Çok konsantre oluyorlar zaten. Koordinasyon veya esneklik sorunu olanlar hemen ortaya çıkıyor. O zaman ebeveynleriyle bu tespitimi paylaşıyorum. Ona göre yol izliyoruz.
Disiplini nasıl sağlıyorsunuz?- Disiplin en sevmediğim şeylerden biri. Biz oyun oynuyoruz, her şeyi birlikte yapıyoruz. Çocuklar matlarının üzerinde ellerinden geleni yapıyorlar. Birbirlerine saygıları, gayretleri ve taklitleri görülmeye değer!
Ne kadar sürüyor, sıkıldım diyen, ağlayan sızlayan var mı?
- Büyük çocuklarda yarım saat, küçüklerde 15-25 dakika arası. Sıkıldım diyen, ağlayan olmadı ama çokça “yorulduk” diyorlar. O yorulma da, hareketlerden değil konsantrasyondan oluyor. Dinlenmeye geçtiklerinde nasıl kıpır kıpır olduklarını gördüğünüzde bunu fark ediyorsunuz.
HEM YOGA ÖĞRENİYORLAR HEM YEMEK YAPMAYIYogaya 17 yıl önce Londra’da başlayan ve 10 yılın sonunda Iyengar yoga eğitmeni olan Sine Özsoy ile 2008’den bu yana okullarda
yemek atölyeleri yapan Pelin Demirel her perşembe Kuzguncuk’ta buluşuyor. İki saat süren etkinlikte, yoganın ardından çocuklar Demireli’nin önderliğinde yemek yapmayı öğreniyorlar. Demireli anlatıyor: “Her masada yerel ve mevsiminde yetişmiş gıdalar bulunduruyoruz, temel bir tarif seçiyoruz ve öncelikle tadarak, koklayarak, dokunarak ve hatta tartışarak malzemeleri tanımaya çalışıyoruz. Çocuklar gıdalar soframıza gelene kadar ne gibi işlemlerden geçiyor anlamaya çalışıyor. Ve mutlaka kendi istedikleri malzemeleri kullanarak yiyeceklerini hazırlıyorlar. Böylece yaratıcılıkları ortaya çıkıyor. Yaş gruplarına ve çocukların tecrübelerine göre beceriler ve seçenekler de değişiyor, buna uygun tarifler seçmeye özen gösteriyorum. Pizza, simit, kurabiye, kısır ve salatalar gibi. Bir gün buğday salatası yapalım dedim. Önce yeşillikleri doğramaya başladılar. Marul, maydanoz ve naneleri daha doğrarken, sanki kuruyemiş yermişcesine çıtır çıtır silip süpürdüler. Sonra üstüne haşlanmış buğdayı kaşık kaşık yediler. Sofrayı toplarken buğday ve yeşillikleri neden birleştirmeden yediklerini sordum merakla. Biri yanıtladı: “Salatayı ayrı yedik, yemeği (buğdayı kastediyorlar) ayrı”. Bir ara biri buğdayı makarnaya benzetmişti, meğer tüm grup ona hak vermiş. www.istanbul-yoga.com