Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2005 00:00
70 milyonluk ülkemizde bu kadar az kişi sinemaya gidiyorsa, yurtdışında gişe canavarı olan filmlerin Türkiye’deki izlenme rakamları ‘Dağ fare doğurdu’ yorumunun yapılmasına neden oluyorsa, en azından geleceği kurtarmak adına çocuklara yönelmek gerekiyor.Bu nedenle çocukları sinemayla buluşturan her proje, iki ayrı amaca hizmet ediyor; onlar sayesinde hem çocuklarımızı daha iyi tanıyor, hem de ülkemize yeni sinemaseverler kazandırmış oluyoruz.Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali ve festival kapsamında ilk kez düzenlenen ‘Uluslararası 6-15 Yaş Amatör Kısa
Film Yarışması’ da bu bağlamda büyük önem taşıyor. TERCİHLERİ ŞİDDET Etkinlikle ilgili olarak Arzu Balkan Karadağlı ile konuştum. Çocuk programları sunuculuğu, Nickelodeon’ın Türkiye kanal direktörlüğünü yapmış olan Arzu, 6-15 yaş film yarışmasında jüri üyesi ve proje sözcüsü olarak görev yapıyor. Yarışmaya katılan filmlerin, 6-8, 9-12 ve 13-15 olmak üzere üç ayrı yaş grubuna ayrılarak değerlendirildiğini söyledi. Geleceğin sinema izleyicilerine sinemayı sevdiren bu tip festivallerin ve yarışmaların faydasını da konuşalım derken, söz yarışma filmlerine, oradan da ders alınması gereken bir saptamaya geldi. Filmleri izledikçe dehşete kapıldığını söyleyen Arzu’nun sözlerini aynen aktarıyorum: ‘Özellikle 13-15 yaş grubundan gelen filmlerin büyük bir kısmı şiddet içeriyordu. Bu yaş grubuna ait filmlerde boğazlar kesiliyor, insanlar kan revan içinde yerlere yığılıyordu. Çocukların yaşadıkları dünyayı bu kadar kanlı görmeleri üzücü. Burada en büyük görev, şiddeti ön plana çıkaran televizyon programlarına, en çok anne ve babalara düşüyor.’Aynı aşk, romantizm, komedi ya da dram gibi, şiddeti de beyazperdede sık sık izliyoruz. Yani şiddet, sinemanın vazgeçilmez unsurlarından biri. Ama çocukların büyük bir kısmının, her şeyi bir kenara bırakıp, sadece şiddet içeren filmlere imza atmış olmaları düşündürücü.Çocukların çektikleri filmler önemli bir veri tabanı oluşturabilir. Sonuçlar, sosyolog ve psikologlar tarafından değerlendirilebilir. Bu önerinin ardından döneyim festivale. Yarışmacılara ödülleri bugün veriliyor. Yarın ve perşembe günleri ise atölye çalışmalarına ayrılmış. Ihlamur Kasrı’nda yapılacak olan etkinlikler tüm çocukların katılımına açık. Ucuz biletin tarihiGeçen hafta bir IKSV (İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı) organizasyonu olan Filmekimi’nden söz ederken, 2,5 YTL’lik bilet fiyatının daha önce uygulanmadığını yazmıştım. Yazıyı yazarken aklımda hep İKSV’nin düzenlediği festivaller olduğu için, diğer vakıfların alınacağını düşünmemiştim doğrusu. Ama alınmışlar. Hemen düzelteyim; 2,5 YTL ve hatta daha da ucuza sinema bileti, tabii ki hem yurtdışı hem de yurtiçinde (TÜRSAK’ın 1 milyonluk biletlerini okuyuculara bizzat duyurmuştum zaten) daha önce uygulandı. Yaz sonunda soğuk duşHollywood, 2005 yaz sezonu rakamlarını açıkladı. Sonuç felaket. Sinemalardan elde edilen gelir, geçen yıla oranla yüzde 9 oranında gerilemiş. Bu yıl bilet fiyatlarında artış yapılmamış olsa bu rakamlar çok daha aşağıda olacaktı üstelik. Yaşanan bu düşüşün çeşitli nedenleri var. Vizyona giren filmlerin DVD’lerinin eskiye göre çok daha kısa bir sürede piyasaya sürülüyor olması, bunlardan biri. Bilet fiyatlarının artması, ev sinema sistemlerinin gelişmesi ve sinemaya gitmenin cazibesini yitirmesi de önemli etkenler arasında.Bunları göz ardı edemeyiz, ama bence bu yılki düşüşün asıl nedeni 2005 filmlerinin çok da iddialı olmaması. İlk üç sırayı paylaşan filmlere bakın ve kararınızı kendiniz verin: ‘Yıldız Savaşları. Episode III-Sith’in İntikamı’, ‘Dünyalar Savaşı’ ve ‘Batman Başlıyor.’Bunu biliyor muydunuz?Kazakistan’ın Almati kentinde yapılacak 2’nci Avrasya Uluslararası Film Festivali’nin Uluslararası Yarışması’da Türkiye’yi, ‘Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’ temsil edecek.
button