Güncelleme Tarihi:
Gizem: Gülay 6 Şubat depremlerinin yıldönümünde deprem bölgesindeydim biliyorsun. Orada ailesini, kardeşlerini, arkadaşlarını ve akrabalarını kaybeden ve yas sürecinde olan birçok çocuk var. Adıyaman’da Mor Yerleşke’de bir pedagogla tanıştım. Hem kadınlarla hem de çocuklarla ilgileniyordu. Aslında uzun uzun çocukların şu anki durumu hakkında konuştuk ama bana hediye ettiği bir kitaptan bahsetmek istiyorum sana...
Gülay: Evet canım, sen deprem zamanı ve sonrasında oradaydın. Ayrıca yıldönümünü de bölgede geçirdin. En çok da çocuklar denince içimiz titriyor. Nasıl bir kitap bu?
Gizem: İnsan gerçekten çocuklara hiç dayanamıyor. Bu kitap da aslında onların acısını ve yasını biraz daha hafifletmek adına iki çocuk psikoloğu tarafından yazılmış. Adı ‘Çünkü Seni Çok Özledim’.
Gülay: Yetişkinler için bile yasın içinde çözülmesi en zor konu özlem. Neler öneriyor kitap?
Gizem: Bu kitap kayıplar yaşayan çocukların travma ve yas sürecinden kaynaklanan yoğun duygularına eşlik ederek bu duygularla başa çıkmalarına yardımcı oluyor. Kitabın içine yazma, çizme, boyama gibi birçok aktivite eklenmiş. Mesela ilk sayfada bir fotoğraf alanı var, çocuk oraya kaybettiği kişinin fotoğrafını yapıştırıyor. Altındaki boşluğa ona dair duygusunu ifade edecek çizimler yapıyor. Bu aktivite alanları sayesinde de çocuklar sanatın iyileştirici gücünü deneyimlemiş oluyor bir bakıma. Ve duygularıyla da yüzleşiyorlar bu esnada. Uzmanlar da içine atmaktansa dışavurumun kıymetli olduğunu söylüyorlar. Biliyorsun uzmanlar genelde çocuğun yaşına göre kaybettikleri yakınının cenazesine dahi katılmasını önerirler. Bu çocuklar sevdikleriyle vedalaşamadılar, ölümlerini kabul edebilmeleri için sağlıklı bir ortamda da değiller. Dolayısıyla yas sürecini başlatmaları çok uzun sürebiliyor.
Gülay: Hangi yaş aralığı için bu kitap? Aileler de benzeri bir uygulamayı kitap olmasa da yapabilirler belki. Biz Bilge ile dedesini kaybettiğinde böyle bir yüzleşmeyi başaramadık. Çünkü ben ilk defa dikkatimi toplayamadım ve ona odaklanamadım.
Gizem: Normal çünkü sen de o sırada kendi yasını yaşamaya çalışıyordun. Kitap 0-6 yaş arası, erken çocukluk dönemi için yazılmış. Elbette aileler de buna benzer bir kitap hazırlayabilirler, esas olan çocuğun yasını sağlayabilecek bir ortam yaratmak. Bu bir kitapla, bir dosya kâğıdıyla, çocukla karşılıklı konuşmayla ya da oyun dünyasını gözlemleyerek orada yasa alan açmayla olabilir.
Gülay: Genel olarak “Konuyu açmayalım, onu üzmeyelim” yolu seçiliyor ve bunun pratikte pek faydası olmuyor. Kendi yöntemim sıklıkla konuşmak, tatlı-komik anıları anlatmak, bu sırada hem gülmek hem ağlamak ve bunun çok normal olduğunu söylemek. Yazmak kısmına henüz kendim geçemedim, vakti gelince belki Bilge’yle hazırlarız kitabımızı.
Gizem: Evet, çok güzel olur ikiniz adına. Birbirinizden aldığınız destekle duygularınızı yazıya dökmek rahatlatıcı olacaktır. Ben de okurlarımız için psikolog Betül Arslan’a danıştım. Yas sürecindeki çocukları anlamak adına güzel bilgiler verdi.
‘Sosyal destek önemlidir’
◊ Çocukların hüznü yaşamalarına izin verilmeli. Hüzün bir hastalık değil, bir duygudur. İncindiğimizde ağlamak, acıktığımızda yemek yemek, yorulduğumuzda uyumak gibi doğaldır. Duyguların bastırılması, yas sürecinin sağlıklı bir şekilde yaşanmasını engeller ve duygusal sorunlara neden olabilir.
◊ Çocuklara gerçekdışı şeyler söylenmemeli. Örneğin “Baban uzun bir yolculuğa çıktı” gibi cümleler çocukta babasının bir gün geri döneceği beklentisi yaratır. Uygun olmayan her bilgi korkuya, şüpheye, suçluluk duygusuna yol açar. Çocuğun tek ihtiyaç duyduğu şey doğru bilgidir.
◊ Yas sürecinde sosyal destek önemli. Çocuğun arkadaşlarıyla vakit geçirmesi ve keyif aldığı etkinliklere yönelmesi yas sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesine yardımcı olur.
◊ Çocuk, kaybedilen kişiyle ilgili konuşmak isterse bundan çekinilmemeli. O kişi hayattayken paylaşılan mutlu anlardan bahsedilebilir. Ebeveynin çocuğu dinlemesi, ona duygularını ifade edebilme fırsatı vermesi rahatlatıcı olacaktır.
◊ Ebeveynler de kendi hüzünlerini ifade etmeliler. Duygularını bastırdıklarında, büyük olasılıkla çocuklar da duygularını saklamayı öğreneceklerdir. Kayıp karşısında inkâr, hüzün, gözyaşı, çaresizlik tepkileri normaldir ve herkes için ortaktır.
◊ Çocuklar cenaze törenine katılmak veya mezarlığı ziyaret etmek için teşvik edilebilir.
Bu katılım çocuğun bir anlamda ailenin hüznüne ortak olması demektir. Ancak çocuk katılmak istemiyorsa zorlanmamalı. Böyle durumlarda güvendiği bir yetişkinle evde kalabilir.