Güncelleme Tarihi:
Gizem: Gülay, ne oldu biliyor musun? Tam “Bitten kurtulduk” derken bir sabah Lorin’in okulundan mesaj geldi “Bu sabah çocukları okula getirmeyin” diye.
Gülay: Hayırdır inşallah!
Gizem: Okulu pire basmış. Öğretmeni “Sabah içeri girince gördüm, zaten görülmeyecek gibi de değildi” dedi. Malum bahar ayı ve Bodrum... Doğanın coştuğu dönem.
Gülay: Ay ay, seni hayal bile edemiyorum, duyunca çıldırmışsındır.
Gizem: Tabii ki çıldırdım, dizlerime vura vura ağlamak istedim ama dert başa gelince de çekiliyor sanırım. Ara tatilde nasıl olmuşsa sarmış okulu, halbuki sık sık ilaçlanıyor da.
Gülay: Mart ayında kediler buldukları kuytulara yavruluyor, bahçede bolca ot da varsa... Bitten bu kadar çekince pirenin lafı bile kaşındırmıştır seni. İnsanlara çok gelmez diyorlardı ama sanırım artık dengeler değişti, hiç belli olmuyor.
Gizem: Neyse ki bir şey olmadı, ama hiç pire tehlikesiyle bu kadar karşı karşıya kalmamıştım. Şimdi bir korku sardı beni kene de çıkar mı diye. Ya da gittiğimiz başka yerlerde de pire var mıdır diye. Doğayla iç içe hayat güzel görünse de hiç kolay değilmiş.
Gizem: “Temizlik suyuna sirke ya da limon katmak faydalıymış çünkü pireler kokusunu sevmiyormuş.”
Gülay: Kene biraz canını sıkacak bir konu, oldukça da ciddi bir mesele. Doğanın ve bu tür hayvanların doğal yok edicilerinin dengesi bozuldukça maalesef bu sorunlar yaşanıyor. Biliyorsun Kırım Kongo kanamalı ateşi diye bilinen, adı bile ürkütücü olan bir hastalık geçiyor kenelerden.
Gizem: Sorma, ölümcül hatta, biliyorum. Etrafımda birkaç kişiye yapışmışlığı da var kenenin. Hiç ellemeden, en hızlı şekilde acil servise gitmek gerekiyor. Fakat pirede öyle bir şey yok. Önce evi ilaçlatıp sonra başlıyorsun müthiş bir temizliğe... Korkunca biraz baktım da; temizlik yaparken adaçayı, okaliptüs ve lavanta yağları işe yarıyormuş. Temizlik suyuna sirke ya da limon da faydalıymış çünkü ikisi de pirelerin kokusunu sevmedikleri şeyler arasındaymış.
Gülay: Pireler için evcil hayvanlarımızı da korumamız şart. Onların iç-dış parazit aşılarını, pire tasmalarını ihmal etmemek gerek. Bu lavantalı suyu sadece kendimize değil, ben evde köpeğimiz Luke’a da sıkıyorum. Yazın sık ve daha uzun saatler dışarıya çıkıyor. O nedenle en iyisi bütün aileyi fısfıslamak! Bir de şehir içindeki yeşil alanlar ilaçlanıyor ama piknik alanlarına giderken çocuklara hafif ve uzun paçalı bir alt giydirmekte fayda var. Bu tarz yerlerden eve dönünce de çocukların vücudunda siyah bir nokta var mı diye detaylı bir inceleme yapmayı da ihmal etmem.
Gizem: Evet, haklısın. Ben de bizim kedi ve köpekten tedirgin olmaya başladım. İkisini de iç-dış parazit aşısına götüreceğim, randevularını aldım. Sanırım bu lavanta yağının deva olmadığı dert yok. Ben zaten ne yalan söyleyeyim hiç sevmem ormana gitmeyi. Deniz kenarı neyimize yetmiyor derim hep.
Gülay: Ormanları da severim ama böyle kene mevsimi açılınca biraz tedirgin oluyorum, itiraf etmeliyim.
Gizem: Bana sorarsan hayvanların doğal yaşam alanına bu kadar girmemek lazım. Ne biz ormana gidelim ne onlar bizim eve gelsin. Gereksiz misafirlikler bunlar (gülüyor).