Güncelleme Tarihi:
Gülay: Gizem, şaka maka Bilge artık büyüdü. Bu annelik müessesesinde birçok konuyu düşe kalka öğrendim ya da anladım. Çözemediğim tek bir mevzu kaldı. Belki sen benden önce çözmüşsündür. Bu küçük insanlar hayatta herkesten ve her şeyden çok kendilerinin iyiliğini isteyecek anne kişisinin isteklerine neden inatla aksi şeyler yapar?
Gizem: Senden önce çözdüm mü bilmiyorum ama şöyle saçma bir taktik geliştirdim: Onun söyleyeceği şeyi ondan önce söyleyip benim istediğimi söylemesine yol açıyorum, yani durumu manipüle ediyorum. Daha doğrusu ediyordum diyelim (gülüyor). O da bunu çözmüş olmalı çünkü şu an benimle inatlaşmıyor ama istediği cevabı alana kadar, sanki ben o soruya hiç yanıt vermemişim gibi, gelip tekrar tekrar soruyor. Dolayısıyla iyi mi yaptım, kötü mü yaptım ben de bilmiyorum. İnatçı olmasın diye ısrarcı yaptım galiba çocuğu.
Gülay: Yeni taktiklerle gelebiliyorlar büyüdükçe. Bir çeşit birey olma mücadelesi galiba. Tut bakalım ucundan, iki ucu da pis değnek.
Gizem: Kesinlikle öyle ama 5 yaşında bir çocuk birey falan olamaz benim gözümde. Gitsin ev ekonomisine katkıda bulunsun. O zaman bazı şeylere karışabilir belki.
Gülay: Sesli güldüğümü yazıda belli edebilseydim keşke…
Gizem: Ne bileyim, tuvaletten “Anne bitti” diye bağırmasın ya da “Uykum geldi” deyip gitsin uyusun. O zaman birey tartışmalarına açığım.
Gülay: “Uykum geldi” deseler canım kurban, uyumamak için inat eder benimki... İnat olsun da.
Gizem: Uyumamak ya da titremesine rağmen havuzdan çıkmamak için inat etmesine birey gözüyle bakamıyorum. Daha çok sınıra ihtiyacı olan bir bebe gibi geliyor bana. Ne zaman kendi için doğru hareket eder hale gelir, o zaman ben de otoritemi yumuşatırım. O güne kadar kural koyucu benim, istediği kadar inatlaşabilir.
Gülay: Bak biz böyle yapıyoruz diye sonra etrafta adımız çıkıyor, “Ay çok sert anne ama o…” diyenler oluyor.
Gizem: Önemli değil. Her an
5 yaşında çocuğun lafıyla hareket edecek halim yok, yeteri kadar maymun ediyor zaten bizi. Bilge’nin ne gibi inatları var ki? Gerçi ergen tabii o.
Gülay: Bence çocukların inat ve ısrarının bir sebebi bizi denemek olabilir. ‘Bakalım, sınırı nereye kadar esnetebilirim…’ Bu sırada elde edilecek taviz her neyse küçük bir zafer kazanmış oluyorlar sanırım. Ben ara ara bana karşı zaferler elde etmesine izin veriyorum. Eğer kendine zarar vereceği bir konu değilse tabii. Mesele tam da senin dediğin gibi kendi için doğru kararları verecek olgunluğa ulaşması. Ergen inadının sağı solu hiç belli olmuyor. Bugünlerde kıyafetlerine takıntılı, belli şeyleri giymekte inat ediyor mesela.
Gizem: Aman canım, onu da bana sormasın zaten. İstiyorsa düğüne pijamayla gelsin, o konularda son derece esneğim ben. Ama kışın ortasında “Denize gireceğim” diye tutturan bir bebeyle de anlaşma ihtimalim yok hani.
Gülay: 13 yaşında düğüne pijamayla gelmek istediğinde göreceğim ben seni. 5 yaşındaki kadar sempatik durmayacak. Bu, çocuklarda ve ergenlerde inat meselesini bir uzmanla konuştum, bak neler anlattı...
‘Hemen ağlar, çabuk kızar, eleştiriye sert tepki verir’
Klinik psikolog-psikoterapist Güzide Türkyılmaz
◊ İlk kritik dönem birinci yaştır. Çocuk 1 yaşından sonra, yani yürümeye ve yavaş yavaş konuşmaya başladıktan sonra inatçı davranışlar gösterir. Anne-babanın dediğinin tersini yapmaktan zevk alır gibidir. Ama siz olumsuz davranışa olumlu yaklaşır, çocuğunuzun duygularını anlayarak ona şefkat gösterirseniz inatlaşmaya ihtiyacı kalmayacaktır.
◊ 2,5 yaş da kritiktir. Fizyolojik olarak hızlı bir gelişme gösterdiğinden uyum sağlamakta zorlanır. Her şeye ‘Hayır’ diyen, isyancı bir kişilik sergiler. Psikolojik yönden bağımsızlık çabası içindedir. Yardım istemez, her şeyi kendi başına yapmak ister. Aslında bu davranışıyla “Ben de varım, benim düşüncelerim de değerli” demek ister. Anne-babanın yapacağı en iyi şey, çocuktan sevgisini esirgememektir.
◊ 4 yaş da kritik bir dönem. Çocuk kafasına estiği gibi hareket eder, durmadan soru sorar ama cevabını dinlemez. Sabırla soruları cevaplanmalı, istekleri kurallar ve imkânlar dahilinde karşılanmalı.
◊ Son kritik dönem ergenliğe geçiştir. Çocuk 12-13 yaşlarında hızla cinsiyet hormonları salgısına maruz kalır ve buna ayak uydurmakta zorlanır. Küçük şeyleri problem yapar, hemen ağlar, çabuk kızar, eleştiriye ve nasihate sert tepki verir. Fiziki görünümünü aşırı önemser. Anne-babanın hoşgörü ve sabrıyla büyüyen, sevildiğinden ve değer verildiğinden emin çocuklar ergenliğe geçişi kolay atlatırlar.