Doğum günü hediyesine üst limit konmalı mı?

Güncelleme Tarihi:

Doğum günü hediyesine  üst limit konmalı mı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2024 07:00

Çocukların heyecanla beklediği günlerden biri şüphesiz doğum günleri. O gün hem arkadaşlarından hem de aile üyelerinden gelecek hediyeler için nasıl sabırsızlandıklarını biliyoruz. Ancak yeni bir trend bu heyecanı tartışmaya açtı: Ailelerin hediyeler için para üst limiti belirlemesi.

Haberin Devamı

Gizem: Gülay sana çok komik bir dedikodum var. Geçen gün bir arkadaşım anlattı; bir arkadaşlarının çocuğunun doğum günü varmış. Gitmeden önce mağazada hediye seçerken bir şey sormak için arkadaşlarını aramışlar. Çocuğun annesi demiş ki: “Biz herkese üst limit koyduk. Lütfen değeri 300 lira ve altında olan bir hediye alın.” Hiç böylesini duymuş muydun?

Gülay: Duydum, hatta biz de bir benzerini yaptık. Doğum günü değil ama yılbaşı hediyeleşmesi vs. yaparken çocukların birbirine alacağı hediyelerin limiti oluyordu. Bu da aslında hem değer bilme hem de biraz aileleri koruma adına bir limitti.

Gizem: Anlıyorum ama 300 liradan bahsediyoruz burada. Mecburen pelüş anahtarlık alabilmiş bizimkiler. Çocuk pelüş anahtarlığı ne yapsın Allah aşkına? Oyuncak arabasının anahtarını mı taksın? Bir de yani doğum günlerinde de şımarmasın mı bu çocuklar? Vallahi bana komik geldi.

Haberin Devamı

Gülay: Şımarsınlar tabii ama ben biraz Yeşilçam tadında, hayatın gerçeklerini de bilsinler diye düşünüyorum.
Gizem: Ben hayatın gerçeğini Lorin’in 3 yaş doğum gününde öğrendim; ağzım yoğurttan yandı, artık üflüyorum. Arayıp da “Ne alalım, ne ihtiyacı var” diye soran herkese “Aman, sakın oyuncak almayın, ev doldu taştı, oynamıyor da hiçbiriyle, siz iyisi mi kıyafet alın” demiştim. Yazık, Lorin her paketi açtığında korkunç bir mutsuzlukla “Yine mi kifaaaayet” diye paketleri kenara atmıştı. Çok üzülmüştü. Daha da karışmıyorum kimseye, isteyen istediğini alsın getirsin.

Gülay: Ah canım Lorin ya. Geçen gün sosyal medyada izledim. Bir anne 5-6 yaşlarındaki kızına iki paket hazırlamış. İkisinde de sürpriz yumurta var. Biri düz bir kâğıda sarılı, diğerinin parlak, güzel bir paketi var. “Seç” diyor, kız parlak olanı seçiyor ama yumurtanın içi boş. Sonra annesi neden diğerini seçmediğini soruyor. Parlak ve süslü olanın güzel olduğunu düşündüğünü anlatıyor ufaklık. Sonra diğer paketi açıyor ve içinden çok istediği iki yüzük çıkıyor. Sonra anneden kısacık bir ders konuşması: “Hiç kimseye ve hiçbir şeye dışına bakarak değer verme.”

Haberin Devamı

Gizem: Yani güzel bir dersmiş, anneyi tebrik ediyorum ama mesela benim Lorin’in böyle bir şeyi anlayacağını hiç düşünmüyorum (gülüyor). Zira bu yaşlar tam parlak, ışıltılı, paketli, özellikle pembe rengi olan her şeyi seçme yaşları. Ben oyuncakçıya girmek istediğinde “Eğer burada sende aynısı veya benzeri olmayan bir şey bulursan alacağım, söz” diyorum. Yaklaşık 30 dakika dolaştıktan sonra dükkândan elimiz boş ayrılıyoruz. Şimdi artık “Sadece bakacağım anne, bir şey almayacağım” diyor mesela. Ben parlaktan, ışıltıdan uzak tutmaktan ziyade bir bütçemiz olduğunu, o bütçe dahilinde istediği bir şeyi ya da onun yerine birkaç şeyi alabileceğini öğretmeye çalışıyorum. Bu aralar uygulamamız, oyuncağa para vermek yerine sinemaya ya da tiyatroya gitmek, bol bol gezmek. İşe yaradığını da gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bütçe dahilinde alacağı şeyin seçimini ona bırakmak herkesi mutlu ediyor. Hem de mantıklı karar verme yetisini geliştiriyor bana göre. Çok tutturduğu pahalı bir oyuncak olursa da “Doğum gününde dayından/halandan isteyebilirsin çocuğum” diye öğretiyorum (gülüyor.) Sonuçta bir çocuğu bir köy büyütüyor, destek her zaman şart.

BAKMADAN GEÇME!