Güncelleme Tarihi:
Gizem: Gülay, Lorin'in sanırım artık yaşı gereği parayla ilişkisi bir hayli arttı. Pahalı, ucuz, çok çalışmak, çok para... Kafalar biraz karışık.
Gülay: Çok normal, 4 yaşından sonra hele de sosyal bir çocuksa hem büyüklerin her anlattığını fark ettirmeden dinliyor hem de sosyal hayata daha fazla katılıyor. Alışverişe gidiyor, istekleri var. Bu sırada mühim olan 'ihtiyaç' kavramını doğru öğretebilmek sanırım.
Gizem: Evet, işte orada işler biraz karışıyor... Geçen bayrama kadar 100 lira da harçlık verseler sırf rengi pembeye yakın diye çığlık kıyamet 10 lirayı istiyordu. “Param bitti” dediğimde “E ne var, gidip bankamatikten çekelim o zaman” diyordu. Şimdilerdeyse bana “Çok çalış, pahalı para kazan anne” diyor. Çünkü artık para olmadan adım atılamadığının o da farkında...
Gülay: Zamane bebesi, mecbur çalışacağız Gizem.
Gizem: Öğreniyor olması hoşuma gidiyor ama çocuğa hayatı anlatacağız diye kafasında ‘para’ olgusunun çok da önemli bir yer edecek olmasından korkuyorum. Misal bir şey istediğinde “Bu hem çok pahalı hem de buna ihtiyacın yok, bunun yerine sana o parayla şunları alabiliriz" filan diyorum. Bunu ne kadar çok söylediysem çocuğa, geçen gün okul alışverişini yapmak için gittiğimiz mağazada indirim anonsu yapılınca sevinçten deliye döndü. "Anneee annee, duydun mu, indirim varmış!" diye zıplamaya başladı. Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim.
Gülay: Pahalı kavramını öğrenmişken tutumlu olmayı öğretmek için de ideal zamanlar bence. 'Çok pahalı' vurgusundan ziyade 'ihtiyacın olmadığı için almıyoruz' üzerinde durmak gerek belki. Etrafımda çoğunlukla ‘çocuk istedi’ bahanesine sarılıp aslında kendi manevi tatmini için alışveriş yapan ve asla ‘yok’ ya da ‘şimdi zamanı değil’ diyemeyen anne-babalar görüyorum. Sınırlarını belirlersek çocuklar kolaylıkla uyum sağlıyor bize.
Gizem: Bazen de bunları demek gerçekten güç oluyor. Sana bir itirafta bulunayım, okul alışverişini yaparken hep daha uygun fiyatlı boyalara, kalemlere baktım haliyle. Ama bir yandan da içimden hep şunu geçirdim: Acaba arkadaşları çok daha iyi şeyler getirir mi? Lorin bunu fark eder mi? Boynu bükülür mü? Ben ilköğretim boyunca az bir bütçeyle özel okulda okudum Gülay. Ve bu duyguları hep yaşadım. Lorin yaşasın istemiyorum şimdi. Belki de bahsettiğin manevi tatmin budur. Anlıyorum ben o ebeveynleri de. Tabii bunlara yaslanarak çocuğu da bir tüketim canavarına çevirmek doğru değil. Biz ebeveynlerin işi neden bu kadar zor? Annemler filan hiç takılmıyordu böyle şeylere. Çok yanlış zamanda dünyaya geldiğimi düşünüyorum (gülüyor).
Gülay: Tam tersinden bakalım o zaman, sen bunları yaşayıp bunca güçlü, bunca ne istediğini bilen bir kadın olduysan bunun altında azla yetinmeyi bilmen, daha fazlası için çok çalışmak gerektiğini öğrenmen ve 'hak etmek' kavramıyla çok erken tanışmış olman yatıyor. Asıl her istediğini elde eden, kendini ‘mal’ üzerinden var edip arkadaşları arasında 'sevilen' bir çocuk olsaydın, yetişkin Gizem farklı biri olurdu... Boynu bükülmez, sen hiç merak etme, ben bu kalemleri sevdiğim için aldım diyebilecek bir çocuk Lorin.
Gizem: Vallahi içim rahatladı şu an. Bence her annenin bir psikoloğa, şartlar el vermiyorsa da başka bir anneyle dertleşmeye ihtiyacı var... Bu arada çocuğun hakkını yemeyeyim, geçen hafta izin gününde babası ne zamandır istediği bir kutu oyunu için “Hadi gel, gidip alalım” dedi. Lorin de “Okul ihtiyaçlarım var baba, annemle onları alacağız, onlar daha önemli. Gerek yok şimdi” diye cevap verdi. İsmail şokunu uzun süre atlatamadı. Bilge'nin parayla ilişkisi nasıl peki şu anda? Hiç mi rüşvetle iş yaptırmadın çocuğa, hadi doğruyu söyle (gülüyor).
Gülay: Rüşvet demeyelim de ödül var tabii hayatımızda (gülüyor). Fakat daha makul şeyler vaat ediyoruz. Bir de ödül büyükse beklentimiz de büyük oluyor tabii. İndirim duyunca sevinen Lorin gibi, Bilge de iyi bir kampanya-indirim takipçisi. Anaokulundan beri, okuldan çıkınca babasıyla markete gider ve inan ki benden daha iyi market alışverişi yapar. Etiket okumayı bilir. Paketli bir şeyse adet-birim fiyatı bakar. Ama bu tabii 10 yıldır bizim ev alışverişini babasıyla beraber yapmasından kaynaklanıyor. Sevdiği bir ayakkabının fiyatının düşmesini bekler, takip eder... Biraz cimri bir çocuk olmuş olabilir (gülüyor)... Yok, şaka bir yana, parasının kıymetini biliyor.
Gizem: Aaa, bravo ona. Bizim alışverişlere de bir el atabilir mi Bilgeciğim, zira ben 36 yaşında hâlâ etiket okumayı bildiğimi pek sanmıyorum. Ama kabul ediyorum, o çok istediğin ayakkabıyı daha ucuza almanın hazzı başka hiçbir şeyde yok. Ben Moodist Hastanesi’nden çocuk ve ergen klinik psikoloğu Ayşe Topak’la görüştüm bu konuyu. “Bir çocuk ancak 7-8 yaş civarında para saymaya ve paranın gerçek değerini anlamaya başlar ancak çocuğunuzla para hakkında konuşmaya 4 yaş civarında başlayabilirsiniz” dedi Ayşe Hanım ve uygulamada çok işe yarayacak 6 fikir verdi.
ÇOCUĞUNUZU PARAYLA TANIŞTIRMAK İÇİN 6 FİKİR
Ayşe Topak-Çocuk ve ergen klinik psikoloğu