Şehriban OĞHAN
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2010 00:00
Türkiye’de her üç evlilikten biri erken. Geçen yıl 693 öğrenci bu nedenle okulunu bıraktı. 15-19 yaş arası doğumlarda anne-bebek ölümleri, yetişkin hamileliklerine göre dört kat daha fazla... Şimdi biraz düşünelim; bu istatistikler bizim için ne anlam ifade ediyor? Gittiğimiz düğündeki gelinin kaç yaşında olduğu kaçımızın merakını celbediyor? Ya da komşumuza neden çocuk gelin aldığını sormak hiç geçiyor mu aklımızdan? “Türkiye’de çocuk gelin olmasın” hareketi başlatan Uçan Süpürge’nın koordinatörü Halime Güner bas bas bağırıyor: Küçük yaşta evlilik büyük geliyor!
Salonun arkasından tiz bir ses duyuluyor: “20 senem çöpe gitti.” Herkes bu cesur yüreği görmek için sağa sola bakınırken o alıyor mikrofonu eline anlatmaya başlıyor: “Adım Songül. 15 yaşında evlendim. İlkokul mezunuyum. 11 yaş fark vardı eşimle aramda. ‘Ağabey’ dediğim insandı. Peşimde dönüyordu zaten. Hiç tanımadığım insana gitmektense ‘Kendi köyünün delisini al’ derler ya; öyle yaptım. Sevdim sonradan. Ama her şeyi gördüm. Alzheimer olan kayınvalideme yedi sene baktım. Beş ay boyunca kafama bıçak dayandı. Sonra da üzerime 21 yaşında bir kuma getirdi. 35 yaşındayım. Anneme taşındım. Boşanmayla uğraşıyorum. 20 senem çöpe gitti.”
Bununla bitmiyor Songül’ün anlattıkları... Biri 19, diğeri 11 yaşındaki iki oğlunu maddi imkânsızlıklar nedeniyle yanına alamadığını anlatırken gözleri doluyor: “Annem valilikten yardım alıyor, onunla geçiniyorum. Düşenin dostu olmuyor, bir dilim ekmeğe muhtacım. Öğretmen olan iki ablamın evlerine temizliğe gidiyorum” derken de. Sonra salondaki gençlere dönüyor:
“Ama utanmıyorum hayatımdan. Ben en iyi örneğim, ibretim anlayana. Susarak bir şey halledilmez. Bu anlattıklarımı boş boş dinlemekle de bir şey halledilmez. Keşke durumum olsaydı da okusaydım. Gençler, size söylüyorum. Özellikle kız çocukları; kesinlikle okuyun. Seviyeli bir arkadaşlığınız olabilir ama önce mesleğiniz olsun. Evlilik en son planda. Buraya bu yüzden geldim. Size bunu anlatmak için.” Hayatında ilk kez girdiği tiyatro salonuna parası olmadığı için bir saatlik yolu yürüyerek gelen Songül’ün çığlığını, başka bir mekânda başka bir çığlık izliyor: “Biz üç yakın arkadaştık, üniversiteye beraber gidecektik, hayal kurardık. İçimizden biri, 17 yaşında evlendi ve gitti. Onun hayali başlamadan bitti.”
PROJEYİ BİZDEN KADINLAR İSTEDİ“Küçük yaşta evlilik büyük geliyor” sloganıyla, ‘Türkiye’de çocuk gelin olmasın’ diye yola çıkan Uçan Süpürge’nin ilk durağı Ordu ve Giresun’daki bu iki çığlık, aslında ne ilk, ne de son. Sabancı Vakfı’nın desteğiyle 54 ilde başta kadınlar olmak üzere bilinçlendirme ve duyarlılık yaratma kampanyası başlatan organizasyonun başındaki isim Halime Güner önce sevincini paylaşıyor:
“54 il diye yola çıktık ama proje öyle görünüyor ki 81 ili içine alacak. Çünkü listede ismi olmayan illerden büyük talep var. Bizi çağırıyorlar.” Güner sonra da projenin çıkış noktasını anlatıyor:
“Bu projeyi bizden kadınlar istedi. Belki de Türkiye’de bu açıdan bir ilk. 2003-2005 yıllarında ‘Köprüler Kuruyoruz’ projesi için 81 il, dokuz ilçeyi gezdim. Kadınların söylediği şey şuydu: ‘Evlilik benim için son duraktı, ne yapabilirdim ki.’ Bunun üzerinde çok düşündük. Biz de şimdi, ‘Son durakta inmek zorunda değilsiniz’ diyoruz. Çocuk yaşta kendilerine kendileri lazımken, başka bir can için kendilerinden vazgeçiyorlar, sağlıklarını tehlikeye atıyorlar. Okula gidemiyorlar; çünkü evlenmiş kişilerin okula devam etmesi yasak. Eğitim olmayınca istihdama da dahil olamıyorlar. Haklarını öğrenemedikleri için imam nikâhıyla kalıyorlar. Çocuk oldukları için en çok şiddeti onlar görüyor. ‘36 yıllık evliyim ama evde bir yabancıyla yaşıyorum’ diyen var. Oysa başka hayatlar mümkün.”
BU HAREKET BÖYLE BAŞARIYA ULAŞIR1- Evlilikte kemik yaşı istensin
2- 17 yaş sınırı, 18’e çıkarılsın
3- Noter yaş büyütmek için geleni ihbar etsin
4- Çocuk geline gelinlik, çeyiz, yatak satılmasın. Mağazalar vitrinlerine ‘Çocuk geline mal satılmaz’ yazsın
5- Bu evliliklere göz yuman kanaat önderi de suç ortağı sayılsın
SES SİZ OLUN DİYE!Hayrünnisa Gül’ün de desteğiyle 15 Ekim’e kadar sürecek proje kapsamında 54 ilde erken ve zorla evliliklerin kadınların ruh ve beden sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri vurgulanarak insan hakları ihlaline karşı duyarlılık yaratmak üzere bir medya kampanyası da başlatılacak. Toplumsal duyarlılık yaratmanın yanında kadınların tanıklıkları ve deneyimleri bir kitapta toplanacak. Projenin en önemli çalışmalarından biri de, 54 kent içinden seçilen 10 kentte konuyla ilgili alan araştırması olacak. Üniversitelerin de desteğiyle yapılacak bu araştırma, erken ve zorla evlilikler hakkındaki veri gereksinimini karşılamaya katkıda bulunacak.
Yapılan toplantılarda erken evliliğin sakıncalarını anlatan iki sessiz
film gösteriliyor: ‘Beni Geri Çağır Hayat’ ve ‘Alma’. Güner, filmlerin sessiz olmasının özellikle tercih edildiğini belirtip, “Burada siz olsaydınız ne derdiniz; ses, siz olun’ mesajı veriyoruz” diyor.
ALO 183’E BAŞVURUN
Kampanya çerçevesinde hazırlanan broşürlerde zorla evliliğin suç olduğuna vurgu yapılarak yol gösteriliyor:
· İstemediğimiz halde evlendirilme tehdidi altındaysak ALO 183 ŞİDDET HATTI’nı arayarak yardım isteyebiliriz.
· Karakola, jandarmaya veya savcılığa başvurup şikâyetçi olabiliriz.
· Evlenme gerçekleştiyse Aile Mahkemesi’ne evliliğin iptali davası açabiliriz. Evliliğin iptali davası, boşanma davasından farklıdır; yasalar önünde hak kaybı söz konusu olmaz.
· Evlilik içinde cinsel ilişki isteğimize bağlıdır. İstemediğimiz halde cinsel ilişkiye zorlanırsak tecavüz gerekçesiyle savcılığa başvurabiliriz.
· Tüm bu hakları kullanabilmemiz için, bulunduğumuz ildeki baro bize ücretsiz avukat sağlar. (Baro çoğunlukla adliye binalarının içinde bulunan, avukatların oluşturduğu bir meslek örgütüdür).
· Türk Ceza Yasası’na göre, tek başına dini tören (imam nikâhı) suçtur. Dini tören, yalnızca resmi nikâh yapıldıktan sonra yapılabilir.
· Sadece dini tören varsa Medeni Yasa’daki haklarımızı kullanamayız. Resmî nikâhımız yoksa eşimizi kaybetmemiz durumunda mirastan pay alamayız. Ayrılık söz konusu olduğunda nafaka ve tazminat isteyemeyiz. Çocuklar nüfusa kaydettirilmediği için mirasçı olamaz, nafaka alamazlar. Haklarımızı öğrenmek için yaşadığımız yerdeki kadın kuruluşlarına başvurup destek alabiliriz.