Güncelleme Tarihi:
* Hande, harika bir çekim yaptık ve sen hayatın boyunca, bu çekimdeki gibi, hep beğenilen ve göz önünde biri oldun. Çok da güzel bir kadınsın. Hep arzulanan, beğenilen olmak nasıl bir duygu?
- Öncelikle çok teşekkür ederim. Tabii ki beğenilmek güzel bir şey. Bizler oyuncu olarak zaten bu arzu içinde olan kişileriz. Gösteri dünyasındaki herkesin bilinç altında, alkışlanmak ve beğenilmek var. Bir oyun veya filmdeki performansım için alkışlanmayı ve beğenilmeyi hiçbir şeye değişmem. Bu, benim kendimi ifade etme biçimim ve o insanlar tarafından beğenildiğimde, kendimi bu hayatta onaylanmış ve kabul edilmiş hissediyorum.
* Bir tür megalomanlık mı bu?
- Asla değil. Bir tür, farklı şekilde dışa vurumculuk. Farklı karakterlerde, başka bir kimlikle insanların gözü önünde olabiliyorsun. Oyunculuk aracılığıyla, kendini biraz da gizleyerek iletişim kuruyorsun. Bu, belki bir sevgi eksikliği de barındırıyordur alt metinde. Küçük bir arızadan doğuyor bu oyuncu olma isteği bence.
* Oyuncuların hepsi arıza mı yani?
- Bir ölçüde. Çok normal bir şey mi göz önünde olmak? 500 kişilik salonun koltuklarında oturmak yerine, sahneye tek başına çıkmak?
SIKICI HAYAT İNSANI DÜZENE SOKUYOR
* Eşin hakkında tek bildiğimiz “Amerikalı” olduğu, gazeteci olduğu yazıldı bir de...
- Gazeteci değil Benjamin... Bloomberg diye finans ağırlıklı çalışan bir haber ajansı var, televizyon kanalından ayrı bir şey. Benjamin, Bloomberg Ajans’ın Türkiye büro şefi.
* 30’lu yaşlarda evlilik yapmanın zor olduğundan söz ederler. İki tarafın da yaşları oturduğu için yeni bir hayat düzeni zor gelir genellikle. Sizde de böyle oldu mu?
- 20’li yaşlarımı dolu dolu yaşadım, 30’larımı da öyle... Yıllar içinde insana tecrübenin verdiği bir sakinlik geliyor. Tabii ki aşırı sıkıcı, tekdüze bir hayattan bahsetmiyorum. Farklılaşıyorsun sadece. Şimdi bakıyorum, eve daha bağlı bir hayatım var. Bazen “Ayıp mı oluyor artık, kaçıncı defadır reddettim” dediğim oluyor. İçimden dışarı çıkmak geldiğinde çıkıyorum artık.
ÇOCUK YAPMAMAK DÜNYANIN SONU DEĞİL
* Çocuk istediğiniz ama olmadığı yansıdı gazetelere...
- Evet soruyorlar sürekli, ben de cevap verdim. Böyle bir yola çıktık ama maalesef birtakım zorluklar oldu. Biraz umudumu kaybettim ve dedim ki “Dünyanın sonu değil, bir sürü kimsesiz çocuk var. Evlat ediniyorlar, çocuklara da fırsat oluyor”...
* Bir yabancıyla evli olmanın artı ve eksileri neler?
- Arkadaşlarımla konuştuğum konularla Benjamin ile konuştuklarım farklı. Fazla yüz göz olmuyoruz. Ben eski ilişkilerimde, bir ilişkide olması gereken ayrımları hep yüzüme gözüme bulaştırdım. Şimdi Benjamin’in yabancı olmasından ve de karakterinden dolayı her şey olması gerektiği gibi. Bunu planlamadık tabii ama öyle denk geldi.
HAMİLELİK YAŞADIM HERKES PANİK OLDU
* Biraz da iş konuşalım. “Evlilik, çocuk planı” derken biraz geri mi durdun işlerden? Bu aralar pek görmüyoruz seni.
- Önce tiyatroya başladığımda bir hamilelik yaşadım. Herkes panik oldu. Bir projeye başlayacağın zaman bunları düşünmen gerekiyor. Çünkü o kadar fazla insan ekmek yiyor ki bir işten. Onları da riske atmış oluyorsun. Ama şimdi anladım ki, bebek planlarıyla ilgili bir umut yok. O yüzden projelere daha rahat şekilde bakacağım. Güzel bir televizyon dizisi projesi olabilir; tiyatro da gündemde...
* Sen Yıldız Kenter’in öğrencisisin ve açıklamalarında seni başka bir yere koyar. Ama sanki ufaktan serzenişte bulunuyor sana, oyunculuğa daha fazla eğilmeni istiyor gibi...
- O da benim için bambaşka bir yerde. Ben de doğru projeyi ve doğru cast’ı bekliyorum. Sezona inşallah çok güzel bir tiyatro projesi ile girmek istiyorum. Daha yenilikçi, çağdaş bir oyun istiyorum bu kez.
* Türk sineması çok canlı. Aklında belli bir yönetmenle çalışmak var mı? Bu aralar herkesin gönlü Nuri Bilge Ceylan ve Yılmaz Erdoğan’da gibi... Sen de öyle düşünüyor musun?
- Nuri Bilge ile çalışmak isterim tabii, niye istemeyeyim. Yılmaz Erdoğan’la da öyle. Zaten az sayıda iyi proje ve isim var. Bunun yanı sıra genç yönetmenlerle de çalışmak isterim. İlk filmini yapacak biri bile olabilir, yeter ki beni heyecanlandırsın.
AYAKKABI İŞİ İYİ GİDERSE KIYAFET DE TASARLAYACAĞIM
* Kadınlar özellikle senin ayakkabı seçimlerine bayılıyor. Ve sonunda buradaki başarın ortaya bir iş çıkardı. Ayakkabı tasarımı yapmaya başladın. Anlatır mısın?
- Evet herkes “Aman kıyafetleriniz, ayakkabılarınız” diyordu. Ben de “Ayakkabıdan başlayayım” dedim. O kadar yüksek fiyatlı ki ayakkabılar... 1500-2000 TL’lerde... Bütçesi buna yetmeyen kadınlar, zevkli bir şey giyemeyecek mi? Tutturmuşlar “Türk insanı koyu renk ayakkabı giyer” diye... Sen tasarla bakalım, bir iki güzel renkte ayakkabı. Bak bakalım, Türk insanı alıyor mu, almıyor mu? İstedim ki, daha geniş bir kitleye ulaşayım. Hem genç olsun hem klasik; giyilebilir yükseklikte topuklar olsun.
* Nerede ve ne zaman satışta olacaklar?
- 15 Nisan’dan itibaren alışveriş sitesi Morhipo’da satılmaya başlayacak. İyi giderse kıyafet de tasarlamayı düşünüyorum.