Güncelleme Tarihi:
Kaşifoğlu, yaptığı açıklamada, romatizmal hastalıkların yetişkin ve yaşlı hastalığı olarak bilinmesine rağmen çocuklarda da görülebildiğini söyledi.
Hastalığın tipik başlangıcının, el parmak eklemleri ve el bileğinde şişlik, ağrı ve tutukluk şeklinde olduğuna dikkati çeken Kaşifoğlu, "Ancak bir grup hastada diz ve ayak bileği eklemlerinde şişlik daha belirgin olabilir. Özellikle ufak çocuklar şikayetlerini tam olarak belirtemeyebilirler ancak genel bir huzursuzluk hali, ateş ve sorunlu eklem hareket ettirmeye çalışıldığında yakınmalarının artması, aileler için yol gösterici olabilir" diye konuştu.
Çocuk romatizmalarında erken tanı konulmasının önemini vurgulayan Kaşifoğlu, şunları kaydetti:
"Çocukluk çağındaki romatizmalara erken tanı konulmaz ve etkili tedavi edilmezse, henüz büyüme sürecini tamamlamamış çocuklarda kalıcı sakatlık gelişimine yol açabilir. Bu romatizmalar henüz büyüme aşamasında olan eklemlere zarar verdiği takdirde, çocuklar büyüme geriliği ile karşılaşabilirler. Bu nedenle erken tanı konulması çok önemlidir."
Ailevi Akdeniz ateşi hastalığı
Çocukluk çağındaki romatizmalar içerisinde "ailevi Akdeniz ateşi" adı verilen hastalığın dünya üzerinde en fazla Türkiye'de görüldüğünü dile getiren Kaşifoğlu, şunları kaydetti:
"Ülkemizde yaklaşık 200 bin civarında ailevi Akdeniz ateşi hastası olduğu düşünülmektedir. Bu hastaların yüzde 80'i çocukluk çağında bulgu verir ancak sıklıkla tanı konulması, erişkin yaşlara kalır. Çocuklarda tekrarlayıcı karın ağrısı, ateş, eklem şişliği, göğüste batma, ayak bileğinde şişlik ve kızarıklık ile karakterize ataklar olur. Hastalık tanısı konulduğunda çok iyi tedavi edilebilir. Ancak tanıda gecikilen hastaların bir kısmında iltihabın böbrekleri bozması neticesi ile böbrek yetmezliği gelişebilir. Bu nedenle ebeveynlerin tekrarlayıcı ateş, karın ağrısı ve eklem yakınmaları olan çocukları, romatoloji uzmanlarına getirmesi önemlidir."
Kaşifoğlu, hastalığın adını Akdeniz bölgesinden almış olmasına rağmen en fazla Eskişehir, Sivas, Tokat, Erzurum, Bayburt, Samsun gibi İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinin iç kesimlerindeki illerde görüldüğüne işaret etti. Hastalığın genetik olduğuna değinen Kaşifoğlu, ailenin diğer bireylerinde de benzer klinik yakınmalara, böbrek yetmezliği yaşanmaması açısından dikkat edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.