Güncelleme Tarihi:
Görünce “yahu sen ne yapıyorsun?!!!” demeden edemedim. Hangi psikoloji, kurbanı olduğu şiddetin izlerini sildirir? Herşey lehineyken, kendi elleriyle insan niye şiddete teslim olur? Neden kaçmaz? Yoksa Stockholm sendromu mu yaşıyor? Kafamda binlerce soru… Çiftin evli olmaması ayrıca düşündürücü. Evlenip çocuk sahibi olsalar, dünyaya gelecek çocuk veya çocukların vay haline. Şiddetin tam ortasında büyüyen bir çocuktan neler bekleyeceğimizi veya neler beklemeyeceğimizi birlikte düşünelim.
Erkek şiddeti, toplumda artık kanıksanmış, meşrulaştırılmış ve neredeyse görmezden gelinen bir olgu. Adam karısını sokağın ortasında hatta çocuklarının gözünün önünde doğruyor, öldürüyor; ancak kimsenin sesi çıkmıyor. Neden?
“Çocuğum babasız büyümesin” korkusuyla bunca şiddete karşı sessiz kalınıyor, görüyorum, şahit oluyorum. Birarada olup dayağın, geçimsizliğin gırla gittiği bir evlilikte yetişen çocuğun psikolojisi ne kadar sağlıklı olur?
Bunca şeyi babasız büyümesin korkusuyla bir çocuğa yaşatmak hak mıdır?
Şiddet çok boyutlu bir kavram bu arada:
Fiziksel şiddet: Darp ve yaralama
Sözel şiddet: Yıkıcı eleştiri, hakaret, küçümseme, küfür…
Psikolojik şiddet: Aşırı kıskançlık, arkadaş ve ailenizle görüşmenizi engelleme, ailenize sizinle ilgili yalan söyleme, çocuğunuzu elinizden almakla tehdit, küsme, intihar etmekle tehdit, hakkınızda bilgi toplama ve kötüye kullanma…
Ekonomik şiddet: Kazancınızı elden alma, kendisi için kullanma, kazancınızı küçümseme, sürekli para hesabı sorma…
Cinsel şiddet: İstemediğiniz halde cinsel ilişkiye zorlama, istenmeyen cinsel davranışlara zorlama, cinsiyetinizi aşağılama, küçümseme, cinsel ilişki sırasında darp ve psikolojik şiddet…
Şiddete uğrayan kadın neler yapabilir?
Artık işin içinden çıkılmaz bir hal almışsa zincirleri kırmak annenin görevi bence. Çocuğunu babasız mı büyüteceksin? “Seni ailen kabul etmez.”, “Senin yerin kocanın yanı!”, “Geçimini nasıl sağlayacaksın?”, “Çocuklarına nasıl hesap vereceksin?” baskısını kırmak için önce kadın kendine güvenmek zorunda. Hoş, kadın kendine güvense de güvenmese de bu baskı illa ki karşısına çıkacaktır. Bu nedenle ekonomik, sosyal, psikolojik her konuyu iyi tartıp, gerekirse psikolojik destek alarak şiddet döngüsünü kırmak annenin yapabileceği bir şey.
Mutlu annelerin mutlu çocukları olur. Ezilmek, aşağılanmak, tatmin nesnesine dönüşmek, emeğinin sömürülmesine sessiz kalmak, daha fenası; çocukların bunlara tanık olması kabul edilebilir bir şey değil.
Bakmayın “boşanmalar arttı”, “gençler çok biliyor” dediklerine. Nüfus artınca boşanma sayısının artması da normal. Eskiden kemikleri kırılsa dahi sesini çıkar(a)mayan kadınların yerini şiddete dur diyen kadınlar alıyor. Çoğunun ekonomik özgürlüğü var.
Toplumun kadına erkek şiddetini kabul etmesini önermek yerine mutluluğu için attığı adımları desteklemeyi öğrenmeli. Bir de kız çocuklarının en iyi şekilde eğitim alması, erkek çocuklarının da kadına saygıyla büyümesi toplumsal bir gelenek olmalı.
Hemen de hemen, şimdi!