Güncelleme Tarihi:
Uzmanlar, çevresel faktörlerin de etkisiyle son yıllarda artış gösteren atopik dermatitli çocuklarda, özellikle inek sütü, buğday, yumurta ve soyaya karşı yüzde 75-90 oranında reaksiyon gelişebildiği; büyük çocuklarda da yer fıstığı, fındık, ceviz, balık ve kabuklu deniz hayvanlarına karşı duyarlılık görülebildiği uyarısında bulundu.
Sağlık Bakanlığı Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Alerji Klinik Şefi Doç. Dr. İlknur Bostancı, atopik dermatitin çocukluk çağının en sık görülen kronik, kaşıntılı alerjik deri hastalığı olduğunu söyledi.
Atopik dermatitin, hayatın ilerleyen evrelerinde gelişecek diğer alerjik hastalıkların ilk belirtisi olabileceğine dikkati çeken Bostancı, “Çocuklukta görülen atopik dermatit bulguları deri ile sınırlı kalmayıp, astım ve alerjik rinit (bahar alerjisi) diğer alerjik hastalıklar için yatkınlık yaratmaktadır. Deri bulguları geçse dahi hastalık iyi tedavi edilmediğinde çocukta ilerleyen dönemde diğer alerjik hastalıkların görülme riski yüksektir. Hastaların yüzde 50'den fazlasında astım, yaklaşık yüzde 75'inde alerjik rinit gelişebilmektedir” diye konuştu.
5 yaş öncesine dikkat
Bostancı, atopik dermatitin görülme sıklığının son 30 yılda sanayileşmiş ülkelerde yaklaşık üç kat arttığını belirterek, bu rahatsızlık için en yüksek riskin anne başta olmak üzere ailede alerjik hastalık öyküsünün bulunması olduğunu vurguladı. Bostancı, genetik karakterli olan hastalığın gelişmesinde çevresel faktörlerin de etkili olduğunu vurguladı.
Atopik dermatitin, çocukluk döneminde yüzde 10-20, erişkin dönemde yüzde 1-3 oranında görüldüğünü, tüm vakaların yüzde 85'inde hastalığın 5 yaşından önce başladığını belirten Bostancı, atopik dermatitli çocuklarda besin alerjenlerine ve (ev tozu, polen, küf gibi hava yolu ile alınan alerjenler) aeroallerjenlere karşı da duyarlılığın arttığını bildirdi.
Beyaz tenliler risk altında
Bostancı'nın verdiği bilgiye göre, hastalığın bulguları genellikle 6 ay ila 2 yaş arasında çıkıyor. Özellikle yüzde başlayıp, eklem yerlerinde, kulak arkasında ve gövdede de beliren kaşıntılı, kuru, kırmızı lezyonlar şeklinde görülüyor. Sıklıkla beyaz tenlilerin ciltleri son derece hassas oluyor. Süt çocuğunda yüz, yanaklar, alın, saçlı deri, kol ve bacaklarda ve gövdede döküntüler ve sulu lezyonlar olur. Bez bölgesi genellikle sağlamdır. İki yaştan ergenliğe kadar sürekli kaşınma ile sulanma azalıyor, ancak derinin kalınlaşması ve deri ile mukozalarda lezyon artıyor. Dirsek ve diz boşluğu, el, ayak, bilek ve dirsek sıklıkla tutuluyor.
Erişkinlerde genellikle eklem yerlerinde, yüz, el, kol, bacak ve el sırtında derinin kalınlaşması görülüyor.
Gece uykusunda dahi kaşıntıya yol açan hastalık, çocukta uyku düzenin bozulmasına neden oluyor, huzursuzluk yaratıyor ve çocuğun gelişim sürecini olumsuz etkiliyor.
Besin alerjisine dikkat
Çocuk yaş grubunda yüzde 20-40 oranında besin alerjisi görülürken, reaksiyona neden olan besinler yaşa göre değişebiliyor. Çocuklarda yumurta, inek sütü, buğday ve soya reaksiyonların yüzde 75-90'nı oluştururken, büyük çocuklarda ve yetişkinlerde yer fıstığı, fındık, ceviz, balık ve kabuklu deniz hayvanları neden olabiliyor. Bu nedenle orta veya şiddetli ekzemalı çocukların besin alerjileri yönünden değerlendirilmeleri öneriliyor.
Hastalığa ilişkin tedavi, bulguların görüldüğü deri üzerinde yapılıyor. Tedavide, kısa sürede kuruluğu gidermek, kaşıntıyı önlemek ve lezyonların kaybolmasını sağlamak amaçlanıyor. Bunun için hastalığın ağırlığı ve cildin özelliğine uygun nemlendiriciler, bakım kremleri ve bazen kortizonlu ya da kortizonsuz alerji kremleri uygulanıyor. Hastanın inek sütü veya bir başka gıdaya alerjisi saptanması halinde, söz konusu gıda mutlaka diyetinden çıkarılıyor. Ancak, diyet programının çocuğun gelişiminin etkilenmemesi için alerji uzmanınca yapılması gerekiyor.
Genel önlem olarak hastalara pamuklu, bedeni sıkmayan ve rahat giysileri tercih etmeleri, aşırı sıcak ve nemden kaçınmaları, terlemenin azaltılması tavsiye ediliyor. Banyoda sabun yerine yağsız temizleyiciler kullanılması, elbiseler ve yatak çarşaflarının sabun tozu ile yıkanması, iyi durulanması, yumuşatıcı kullanılmaması öneriliyor.