'ÇocuÄŸumun olmasını uzun süredir bekliyorum'

Güncelleme Tarihi:

Çocuğumun olmasını uzun süredir bekliyorum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2010 00:00

Kıpır kıpır… Yerinde duramıyor, arı gibi çalışıyor. Gece geç saatlerde yatmasına karşın sabah çok erken kalkıyor. Ajandasındaki programa mümkün olduğunca uymaya çalışıyor. Sorumluluğunu aldığı her ne ise bizzat ilgileniyor. Nişantaşı’ndaki atölyesinin ne telefonları ne de kapı zili bir an boş durmuuyor. Ama o tüm bunlara yetişiyor. Müşterisi en tanıdığı da olsa, hiç tanımadığı biri de, mutlaka provaya giriyor, başından sonuna kadar ilgileniyor. Şu an davetler, mezuniyetler, düğünler nedeniyle neredeyse ‘koma halinde’ çalışıyor. Naturel bir güzelliği var. Bu koşuşturma onu çok çabuk acıktırıyor, sürekli bir şeyler atıştırıyor ama kilo almıyor. Bu özelliğiyle de ‘nefes alsa kilo alan’ kadınları kıskançlıktan çatlatıyor. İşinden bahsederken acayip mutlu oluyor, kurduğu cümlede eşinin adı geçtiğinde gözleri ışıldıyor. Ona hâlâ ilk günkü kadar aşık. Bir çocuğunun olmasını çok uzun süredir bekliyor. Bir modacı olarak kendi çocuğunu nasıl mı giydirmeyi hayal ediyor? Bunun için röportajımızı o

Haberin Devamı

Moda söz konusu olunca çevrenizin etkisi altında kalır mısınız? Müşterilerinize kıyafet tasarlarken neyi hayal edersiniz?

Modayı severim; hayatın tuzu-biberi, tadıdır. Demode olmamak için günün modasından da esintiler alırım. Ama bir elbise tasarlarken düşündüğüm tek ÅŸey vardır; o da müşterimi hayatında olabilecek en güzel haliyle göstermek.Â

Åžu an müşterileriniz için neler yapıyorsunuz?   Â

Mezuniyetler, davetler, niÅŸan ve düğünler için çalıştığımız en yoÄŸun dönemimiz baÅŸladı.Yılın altı aylık bu bölümünde her yıl zamana karşı yarışırız.        Â

Neler tasarlıyorsunuz? Â

Şu an Nişantaşı Punto mağazasında satışta olan kaşmir ve tüvidleri, kürk ve taş işlemelerle buluşturduğum kış sonu ve her sene ürettiğim gömlek koleksiyonumdan sonra yine ‘Punto By Siren Ertan’ etiketiyle 30 Mart’ta müşteriyle buluşan, benim tarzımı yansıtan, gece-gündüz giyilebilecek, son derece şık ve kullanışlı, couture sevdasıyla yaklaşılmış ‘2010 ilkbahar-yaz hazır giyim koleksiyonumuzu hazırlıyorum. Ben deri ve süet çok giyen biriydim. Hatta gardırobumda 15 yıllık süet ceketler bile vardır.

Bu koleksiyonu hazırlarken de bir kadının gardırobunda görmek istediğim parçaları düşündüm. Bunların arasına da çeşitli kombinasyonlarla giyebileceğiniz, binbir renk ve modelde atlet, tişört ve gömlekler hazırladım.

‘MÜŞTERÄ°MDEN Ä°LHAM ALIYORUM’ Â

Türkiye’deki sokak modasını nasıl buluyorsunuz?


Merakımdan dolayı en doğusuna kadar ülkemin büyük bir bölümünü gördüm. Maddi imkansızlıklardan dolayı istedikleri kadar olmasa da herkesin içinde görselliğine dair özen gözlemliyorum. En önemli nokta zevktir. Ve ‘zevk’in çoğu doğuştan olsa da alınan görgü ve öğrenilen bilgi ile geliştirilebilir.

Tasarımlarınızda nelerden ilham alıyorsunuz?Â

Tamamen müşterimin kendisinden. Benim için ilk hedef; müşterimin kusurlarını örtüp güzel yanlarını öne çıkarmak, ona en yakışacak renk, malzeme ve modele odaklanmak ve yerine göre giyinmesini sağlamaktır.

Moda ile ilgili en büyük hayaliniz nedir?Â
 Â
Ãœlkemin güçlü ve uzun soluklu bir dünya markası çıkarması. Â

Bir gardıropta olmazsa olmaz dediÄŸiniz parçalar hangileridir?Â

Vücut tipiniz ve proporsiyonlarınız düşünülmüş, rengiyle, kumaşıyla, tarzıyla tamamen size uygun; bir kaşmir palto, bir trençkot, bir smokin,
bir döpiyes, koyu renk bir blazer ceket ve kumaş pantolon, bir küçük siyah elbise, maskülen beyaz bir gömlek ve şık bir beyaz bluz her gardıropta bulunmalıdır bence. Eğer bütçeniz el veriyorsa klasik bir kürk, deri bir ceket, günlük kıyafetlerinizle de kullanabileceğiniz bir iki mücevher ve sahip olabileceğiniz en kaliteli çanta ve ayakkabıları da bunlara eklemek isterim

‘ÇOCUĞUMUN OLMASINI UZUN  SÜREDİR BEKLİYORUM’

Şu sıralar gelinlik sezonu başladı. Gelin adaylarına ne gibi önerilerde bulunursunuz?


Ben tüm gelinlerime şu tavsiyede bulunurum; lütfen bundan 15 yıl sonra da sizin, kayınvalidenizin, annenizin sehpasının üzerinde rahatsız olmayacağınız bir düğün fotoğrafınız olsun. Bugün galeyana gelip klasikten çok uzak, çok uçlarda bir gelinlik seçerseniz, bir de buna korkunç bir saç modeli ve boya küpü bir makyaj uygulatırsanız, inanın bana yıllar sonra tüm düğün fotoğraflarınızdan nefret edersiniz. Oysa benim için evlilik, gelin ve gelinlik çok özel, çok romantik şeylerdir. Düğün geceniz de aslında sizin gecenizdir. Fotoğraflarınız her zaman evin baş köşesinde durmalı, size iyi duygular hatırlatmalıdır. Son olarak da; lütfen gelin ayakkabısında önceliğiniz rahatlığı olsun, ince bantlı, üzeri taşlı ayakkabılardan uzak durun ki geceniz kabusa dönmesin diyorum.

Yerinde olmayı hayal ettiğiniz bir modacı var mı?

Ben her güne yaptığım bir elbise için teşekkür telefonu, çikolatası, çiçeği ile başlıyorum. Her gittiğim yerde bir müşterime yaptığım elbisesi için iltifat dinliyorum. İşimin en önemli karının; müşteri olarak gelip artık çok iyi dost olduğumuz kişiler olduğunu düşünürüm hep. Kendi kıyafetlerimi de yapabilmek tarifsiz. Yani insan daha ne isteyebilir ki..

Bir kızınız ya da bir de oğlunuz olsa onları nasıl giydirmek isterdiniz?

Gerçekten bilmiyorum. Çünkü bir çocuğum olmasını o kadar uzun süredir bekliyorum ki ne isterse giysin diye düşünürüm herhalde.
Çok ünlü isimlerin taklit ürün kullandıkları söyleniyor. Siz taklitçiliğe, bunu kullanmaya nasıl bakıyorsunuz? Hiç taklit ürün kullandınız mı?
Bunun özellikle çantalar için konuşulduğunu düşünürsek; maddi durumu elvermeyen ve o modelleri kullanmak isteyen kişileri anlayışla karşılıyorum. Ama maddi hiçbir kısıtlaması olmayan kişilerin sırf daha çok marka çantası, daha çok rengi varmış gibi görünsün diye taklit çanta kullanmalarını hiç anlayamıyorum. Ben hiç kullanmadım. Çünkü bir tasarımcı ve bir marka olarak ben, başka bir tasarımcıya ve bir markanın markalaşma sürecine çok büyük saygı duyarım.

Â

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!