Güncelleme Tarihi:
İşte onu sormayın...
Akademisyen Bahadır Türk, İletişim yayınlarından çıkan ‘Hayali Kahramanlar Hakiki Erkekler’ adlı kitabında 1960’larda Türkiye’de çok popüler olan tarihsel çizgi roman ve fotoromanlarda erkeklerin nasıl temsil edildiğine bakıyor. Bu metinleri erkeklik meselesi merkezinde okumaya çalışınca nasıl bir manzarayla karşılaştığımızın peşinden giden Türk bu kahramanların baba eksiğiyle ve silik bir anneyle başladıkları yolculukta nasıl birer intikamcıya dönüştüklerini ve ‘şiddet-erkeklik’ performansının bir aradalığını inceliyor.
Bahadır, Karaoğlan, Tolga ve Tarkan gibi tarihsel çizgi romanlarda erkek karakterler bükülmez bilekli, güçlü, türlü türlü milletten hanımları kendine hayran bırakmış, uzun kılçlı, iyilik timsali, haklının yanında haksızın karşısında yer alan, yenilmez Türk yiğitleri olarak tasvir ediliyor.
Bu eserlerde ‘tam erkek’ profilinin karşısına ‘eksik kadın’ figürü konuluyor. Kadın; eksik, naif, ahlaken düşük, istediğine ulaşmak için herkesi feda edebilecek olan, cinselliğiyle insanın aklını başından alan gerçek kötüler olarak karşımıza çıkıyor.
Tarihi çizgi romanlarda Türklük pek çok hasletin verimli bir kaynağı olarak kullanılıyor. Türklük, yabancı/öteki nefretiyle yüceltiliyor.
Şiddet, tarihi çizgi roman ve fotoromanlarda erkeklik ve kahramanlık bağını kuran temel bir unsur. Bir muktedir olma hali ve gücün doğal bir uzantısı olarak kullanılan şiddet erotik dinamiklerle de besleniyor.
KILLING
Kadınları boğarak öldürürdü
Killing ilk kez 1966’da İtalya’da Ponzoni tarafından yayımlanmış bir fotoromandı. Türkiye’deyse 20 Haziran 1966’da Son gazetesinde yayımlanmaya başladı. James Bond’dan da önemli izler barındıran Killing, İtalyan sado-erotik filmlerine de benzerdir. Fotoromanda Killing gözünü kırpmadan insan öldüren, bir soygundan diğerine koşan, istediğini almak için her türlü işkenceye başvuran, kendi istekleri dışında hiçbir şeyi umursamayan, şeytani bir yabancı olarak çizilir. Killing maceralarında özellikle kadın kahramanları boğarak öldürür.
BAHADIR VE KARAOĞLAN
Erkekliğin ödülü kadınlar
Büyük boy formatıyla Karaoğlan’ı izleyen bir çizgi roman dergisi olan Bahadır 1965’te çıkmaya başladı. Dış görünüşü ve hikâyeleriyle Karaoğlan’ı anımsatıyordu. Western filmlerinin mantığından izler taşıyan Bahadır’ın maceraları ya bir tür elçi, komutan, casus olarak görevlendirildiği ya da maceraperver olarak olaylara tanık olmasıyla başlardı. Bahadır her macerada birileriyle savaşır, dövüşür, güzel kadınlarla sevişir, adaleti sağlar ve yeni maceralara yelken açardı. İdeal bir erkekti ve her yeteneği aşırı bir biçimde sergileniyordu. Hem çok güçlü hem de kıvrak zekâlıydı. Bahadır’da kadınlar erkeklik sınavının ödülüydü. Erotizm dozu arttıkça kadınlar da buna uygun olarak karikatürize bir ‘azgınlık’ içinde karşımıza çıkıyordu.
TOLGA
Sarsılmaz irade amansız güç
Abdullah Turhan’ın yarattığı Tolga karakteri ilk kez 1968’de 1001 Roman dergisinde yayımlandı. 1971’de bağımsız bir dergiye dönüştü. Sarsılmaz iradesi ve amansız gücüyle etrafa kötülüğün tohumlarını saçan düşmanlara meydan okuyan bir Türk olarak tanımlanan Tolga’da erkekler için asli prototip babaydı.
BAHADIR VE KARAOĞLAN
Baba travması geçiren yerli Tarzan
Tarkan’ın orijin hikâyesi Sezgin Burak’ın ‘Gümüş Eyer’ adlı eserinde karşımıza çıktı. Tarkan da tıpkı Tolga gibi babasıyla ilgili bir travmaya sahipti. Sütannesi tarafından öldürülmemesi için kaçırılan Tarkan çakallar tarafından büyütülür. Bir süperkahraman olan Tarkan babasını hem içerir hem de aşar. Çakallar tarafından büyütüldüğü için insani zayıflıklarından arınmıştır. Kurtlarla yaşayan, iletişim kuran Tarkan aslında yerli, milli hasletlerimize uyan, Türk ve erkek kimliğiyle öne çıkan bir ‘Tarzan’dır.