Çıtırlıktan neden rahatsız olayım ?

Güncelleme Tarihi:

Çıtırlıktan neden rahatsız olayım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2013 01:11

Amacının ‘Farklı dünyaları, sesleri bir araya getirmek’ olduğunu söylüyor ve bunu fazlasıyla başarıyor. Hem çok oryantal hem çok Avrupai. Yeni klibi ‘Ya Habibi’ ekranlarda, ilk sinema filmi ‘Bu İşte Bir Yalnızlık Var’ yolda. işte karşınızda Atiye...

Haberin Devamı

Fotoğraf çekimi öncesi koca tabak bir mantıya tereddütsüz evet diyen kaç ünlü kadın duydunuz/gördünüz? Atiye’nin çantasında yeşil elmalara, ajandasında yıllar sonra yapacağı kariyer sıçramalarına yer yok. Önüne gelen ister bir tabak mantı olsun, ister bir sinema filmi lezzetli fırsatlar yakaladığında kaçırmamaya ant içmiş gibi, hayatı iştahla yaşamaya kararlı. Bilindik pop kalıplarına da pek uymuyor zira. İlk albümünü 17’sinde çıkarmasına rağmen ‘Erken yaşta gelen şöhret’ klişesine karnı tok: “Tam aksine ben geç bile kaldığımı düşündüm hep. Keşke daha erken başlasaydım. Yurtdışındaki müzisyenlere bakın. Çok daha erken yaşlarda başlıyor. Bunun da bir sebebi var. Ne kadar erken başlarsan o kadar çabuk hatalarının farkına varıp düzeltirsin kendini” Belli ki yıllar geçse de ağzından “Şöhret beni erken olgunlaştırdı” tadında cümleler dökülmeyecek. Aksine yaşının hakkını vererek yaşıyor, giyinip kuşanmalara, poz vermelere, yaramazlık yapmalara ba-yı-lı-yor. ‘Çıtır mı çıtır, seksi mi seksi’ popçu olarak algılanmasıyla da hiçbir sorunu yok: “Çıtırlıktan rahatsız değilim. Neden olayım? Ne güzel işte...”

Haberin Devamı

ALTAN ÇALDI, ATİYE SÖYLEDİ

Atiye için klip başlı başına bir mesele. Şarkı henüz pişme aşamasındayken bir yandan klibini kafasında döndürüyor, kendi yerinde dans etmeye başlıyor. Bakınız: Son klibi ‘Ya Habibi’. Malum, klip çekmenin Türk pop sözlüğündeki karşılığı bol bol Beyonce, Jennifer Lopez esinlenmesi/adaptasyonu demek. Atiye’nin sicili temiz. Henüz. “Çok kafaya yoruyorum çünkü. Ve her seferinde özgün bir iş çıkıyor” diyor. En son Gülşen’in ‘Irgalamazlar Beni’ klibinde tıpkı Miley Cyrus gibi metruk bir binanın tavanından sallanan topun üzerinde şarkı söylemesi sonrası alevlenen taklit Türk kliplerine dair genel yorumu şu: “E seviyorlar bir yandan. Benzetilmek, kıyaslanmak hoşlarına gidiyor bizimkilerin.” Bir yandan “İşi tamamen birine teslim etmeyi sevmiyorum. Hafif bir kontrol manyaklığı var bende” dese de kısa metraj film tadındaki klibi ‘Soygun Var’ı Nihat Odabaşı’na teslim etmekte tereddüt etmemiş: “Şarkıyı ilk dinlediğinde çok heyecanlandı.
‘Malzemesi var çünkü’ dediği şarkıdan ufak bir hikaye çıkardı.” “İlk defa ‘oyunculuğumu’ sergilemiş oldum” diyor, yabancı şöhretlere özgü o meşhur tırnak işaretini yaparak.
Tatlı tatlı el kol hareketleriyle tırnak içine aldığı oyunculuğu pek yakında muhtelif işaretlerden, noktalamalardan sıyrılıp iri puntolarla başlığa taşınabilir pekâlâ. Aralıkta vizyona girecek ‘Bu İşte Bir Yalnızlık Var’da Atiye ilk kez beyazperdede görünecek. Ketche’nin yönetmenliğinde, Tuna Kiremitçi’nin romanından uyarlanan filmde canlandırdığı rol, biraz da çalıştığı yerden çıkmış: “Kendimi canlandırmamı istediler. Daha senaryo yazımı aşamasında akıllarına ben gelmişim.” Filme dair sürprizi bozmadan, Atiye büyüsünü kaçırmadan şu sahneyi aktarmakla yetinelim: Başroldeki Engin Altan Düzyatan elinde gitarıyla, sahnedeki Atiye’ye eşlik ediyor; ikilinin kuvvetli enerjisinden sağlam bir canlı performans çıkıyor.

Haberin Devamı

PARTİCİ ANNE, BESTECİ BABA

Oyunculuk hayalleri henüz körpecik, taze olabilir fakat müzik ve dansa dair kurduğu düşler öncesine, çok öncesine denk düşüyor: “Çocukluğum da değil, kendimi bildim bileli, var olduğum andan beri müzikle dansla yaşıyorum.” Bu durumda ailenin payı büyük. Çoğu Türk ailesinde evde sosyalleşmeye aracı dizi olabilir; Atiye’nin ailesinde televizyon karşısında çekirdek çitlemeler değil, maaile müzik dinlemeler, dans etmeler var: “Müziğin ailede çok önemli bir yeri var. Annem parti vermeye bayılırdı. Biz küçük kuzenler de aile fertlerine şovlar hazırlamaya, danslar sergilemeye...”
Çocukluğuna dair fonda iki farklı müzik dönüyor. Biri Bremen’deki evinden yükselen Gipsy Kings tınıları, diğeri yılbaşı, bayram gibi tatillerde gidilen Antakya’daki baba ocağında eksik olmayan Mezdeke sesleri. Kariyeri de hayatı da bu iki müzik arasında bir yerlerde; hafif Doğu hafif Batı, hep oynak hep neşeli.

Haberin Devamı

Hem oralı hem buralıyım

Çocukluğunun büyük bir kısmı Bremen’de geçmesine rağmen ‘Alamancı’ tabirine “O nasıl oluyor?” bakışı atacak kadar yabancı. ‘Hem oralı hem buralı’ olduğunu söylüyor, Kariyerinin nasıl da pürüzsüz, kendiliğinden, kaymak tadında şekillendiğini anlatırken kahramanlık öyküleriyle süsleme ihtiyacı duymuyor: “Almanya’da liseyi bitirdim, zorunlu staj zamanım geldi. Staj yapmak için İzmir’e gitmeye karar verdim. Staj yaparken müzisyenlerle tanıştım, besteler yaptım. İlk şarkım, ilk albümüm böyle doğdu. Tek hedefim gerçek olmaktı. Hissetmediğim şeyi yapmadım. Yapmam, yapmayı da düşünmüyorum.”

Gezmelere tozmalara Almanya’da doydum

Magazin sayfalarına pek malzeme vermemesinin sebebi aile fertlerine yakınlığı değil, Atiye’nin gezmelere tozmalara doymuşluğu: “Almanya’da liseye giderken yapmak istediğim her şeyi yaptım. Gezdim tozdum, diskolara gittim, danslar ettim. İstanbul’da belki ayda bir filan dans etmeye çıkıyorumdur. Bir iki arkadaşımla sakin bir yere yemeğe gitmek daha çekici geliyor.”

Haberin Devamı

Öyle abartı sayıda taytım yok

Malum, Atiye’nin taytıyla kurduğu yakın ilişki televizyonda Beyaz skeçlerine, çarşıda pazarda ‘Atiye taytı gelmiştir’ anonslarına kadar uzadı gitti. Oysa abartacak bir durum yokmuş, gardırobundaki tayt sayısı öyle yüzler kadar değil, hepi topu on küsur taneymiş: “Tayt giymeyi çok seviyorum. Hem güzel hem rahat. Çok kullanışlı.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!