Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de cinsel eğitim denince akla ilk gelen isim olan Doktor Haydar Dümen, Elle dergisinin bu ayki sayısında Yeşim Çobankent’e verdiği röportajda, hem hayatını anlattı hem de Türklerin cinsel yaşamını özetledi. "Burası 15 yıllık karısının karşısında donunu çıkaramayan erkeklerin ülkesi... ’Ağzıma sperm girdi gebe kalır mıyım?’ diye soruyorlar hálá" diyen Dümen, Türklerin cinsel hayatının gelişiminden pek de umutlu değil. Biraz hayatınızdan bahseder misiniz? - Uşak’ın ilkokulu olmayan bir köyünde doğdum. Babam okuma yazmayı kendi kendine öğrenmiş bir köy aydını. Afyon Lisesi’nden sonra İTÜ’nün inşaat bölümüne yazıldım ama orada çok yalnızlık çekince İstanbul Tıp’a geçtim. Askerden döndüm, tam Amerika’ya gidecektim ki 27 Mayıs İhtilali oldu. İyi ki gitmedim, yoksa Amerikanvari bir doktor olup şimdiki kimliğimi bulamayacaktım. n ABD hayalleri suya düşünce ne oldu? - Her şeyin bittiğini düşünüp 30 yaşımda ailemin yanına Uşak’a döndüm. Oradaki devlet hastanesinde benimle birlikte bir asabiye şubesi açıldı. Onlar için büyük bir nimettim tabii. O dönem ufaktan İstanbul’daki gazetelere yazmaya da başlamıştım. Bir gün hastaneye kız kaçırma suçundan bir adam getirdiler, baktım melek gibi görünüyor ama 20 yıl yemiş. Uşak’taki hapishanede kız kaçırma suçundan tam 19 mahkum yatıyordu ve aldıkları cezanın toplam süresi 225 yıldı. Bu konu çok ilgimi çekti, köylerine gittim araştırmaya başladım. Sonunda dehşete düşerek kızların kendi gönül rızalarıyla kaçtığını öğrendim. n Niye kaçıyormuş bu kızlar? - Muratlarına ererek, yani zifafa girerek karı-koca olmak için. Kaçtıkları köydeki bir aile dostları bunlara yatak döşek açarak misafir ediyor. Böylece sonradan mecburen nikáh kıyılıyor... Bu sonuçları bilimsel kongrelerde tebliğ etmeye başladım. Bu araştırmam 1962’de Milliyet gazetesinde tefrika edilmeye başladı. n Böylece Haydar Dümen mi oldunuz? - Hayır, Erzurum’a tayin edildim ve asıl bütün bildiklerimi orada öğrendim. Muş’tan, Kars’tan, Trabzon’dan hastalar gelirdi ve dünyanın en ilginç vakalarıyla karşılaşırdım... Araştırmalarımın sonuçlarını Milliyet’te yayınlarken, cinsellikle ilgili bölümlerin çok ilgi gördüğünü ve herkesin oraya yöneldiğini gördüm. n Siz ’Türkiye’nin Doktor Kinsey’i misiniz? - Ona vakıflar ve üniversiteler yardım etti. O adam 70-80 bin normal kişiyle görüştüyse ben şimdiye dek en az 100 bin hastadan mektup aldım. 1965’te Taksim İlkyardım’ın asabiye şefi olduğumda 35 yaşındaydım ve Hayat Mecmuası’nda ’cinsel patoloji’ yazıları yazıyordum... n 40 yılda cinsellik konusunda bir arpa boyu yol alabildi mi Türkler? - Bugün çok daha ilginçleri geliyor ama o ilk sorular karşısında inanın çok afallıyordum. Mesela bir kadın "En büyük cinsel zevkim çıplak bir şekilde ata binmek. Atı kırbaçladıkça orgazm oluyorum" diye yazmıştı. Mektupları kitaplaştırmaya karar verdim. Arkama ne üniversiteyi ne de başka bir kurumu almadan hem de. Düşünün, 40 yıl önce köyde yetişmiş bir adam tek başına Türkiye’deki cinsellik konusuna burnunu sokuyor. Ben bu konularda aranan bir adam oldum... n Siz kadınların tarafında mısınız? - Kadıncıyım tabii. Kadın çok önemli, çünkü erkeğin penisini ve menisini içine alıyor. Çocuğu taşıyor ve en az 15 yıl da bakıyor. Bu arada tarlasında da çalışıyor. Bu kadının hakkını aramak lazım. Sokakta erkekler kadına yiyecek gibi bakıyor. İnanın köylerde böyle açlık manzaralarıyla karşılaşmazsınız. n Bu açlık ne zaman geçer? - Ohoo, geçmesi için daha 500 yıl filan var! n Seks eğitimi vermek işe yarar mı peki? - Seks eğitimi vermek bana değil, kimseye düşmez. Çocuk bunu ailede öğrenir. Annesi ve babası birbirini seviyorsa, kendini güvende hisseder ve "Demek ki cinsellik böyle bir şeymiş" diye düşünür. Cinsellik aşkın damgasıdır, imzasıdır... n Evlenmeden cinsel ilişkiye karşı mısınız? - Değilim. Evlilik kurumundan yana olsam da evliliğin insan yapısına ters bir kurum olduğuna ve birkaç yüzyıl sonra da tamamen çökeceğine inanıyorum. Bence özellikle kadınlar mesleklerini ellerine almadan ve toplumda bir yer edinmeden cinsellik yaşamamalı... n Kadın kendi hayatını kazanıyorsa cinselliğini yaşamaya hakkı var o zaman... - Öyle de denilebilir. Diyelim ki benim genç bir kızım var ve gebe kaldı. "Doğuracak mısın, aldıracak mısın" diye sorarım. "Aldıracağım" derse de onu kürtaja kendim götürürüm. n Ya "Doğuracağım" derse? - Çocuğuna ben bakarım. Önemli olan topluma yararlı bir birey yetiştirmek. Ayrıca çağdaşlaşma, modernleşme sadece cinsellikle olacak şey değil. 300 kelimeyle konuşan bir toplumun cinselliğinden de ne beklenir ki zaten?... n Sizi hálá şaşırtan şeyler oluyor mu? - Şaşırmaz mısın, burası 15 yıllık karısının karşısında donunu çıkaramayan erkeklerin ülkesi! 40 yıldır hiçbir şey değişmiyor, hatta daha da geriye gidiyoruz. "Ağzıma sperm girdi gebe kalır mıyım?" diye soruyorlar hálá. Vaginusmus yüzünden 30 yıllık kocasıyla yatamayan kadın var ya! Kadın kasılıp kaldığı için bir türlü birleşemiyorlar. Allah’tan bir keşif yaparak çare buldum da, muayenehaneden karıkoca olmayı başararak çıkıyorlar. n Keşfiniz nedir? -Vajina tıpkı gözbebeği gibi iradeye bağlı olmadan çalışan ve beynin sözünün geçmediği bir organdır. Sana "Hadi gözbebeğini büyüt" desem, büyütebilir misin? Bunun için göze ışık tutulması gerektiği yüzde yüz matematiksel bir gerçektir. n Siz de vajinaya ışık mı tutuyorsunuz? - Organizmanın özelliğini kullanarak bulduğum, genleşmeye dayanan bilimsel bir yöntem. Daha fazla açıklayamam. ÇOK DERTLİYİM 15 KEZ ORGAZM OLUYORUM n Bu yöntemi dünyada ilk siz mi buldunuz? - Valla dünyada vaginusmus yok ki çözümü de olsun (gülüyor) Türkiye’de çok ünlü bir kadın doğum uzmanı var, Amerika’da eğitim görmüş. Vaginusmus’u tedavi ettiğini iddia ediyor. Yahu Amerika’da vaginusmus’u nerede gördün de tedavi ettin? n Okur mektuplarını yanıtlarken çok esprili bir dil kullanmanızın özel bir nedeni var mı? - Bu üslup kitaplarımda da vardır. Zaten bana gelen soruların kendisi başlı başına mizah, ben ne yapayım? Mesela adamın biri "Prezervatif seviştiğim kadının içinde kayboldu, ne yapayım" diye soruyor. Ben de banallaşmamak ve insanları aşağılamamak için mizahı kullanıyorum, "Merak etme, dışarı çıkınca başına neler geleceğini bildiği için içeri kaçmış. Eninde sonunda yolunu bulur" diyorum. Ya da bir kadın "Çok dertliyim, arka arkaya 15 kez orgazm oluyorum" diye yazınca "Millet bir taneyi bulamıyor sen arka arkaya 15 kez yaşıyorsun. Bak ne güzel, Avrupa standartlarını yakalamışsın. Belki senin sayende bizi Avrupa Birliği’ne de alırlar" cevabını veriyorum.