Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2010 00:00
Erken başlayan cinsel hayatın sonuçları çok kötü olabiliyor: Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, istenmeyen gebelikler, cinsel istismar, şiddet... Bir yandan cinselliğin başlama yaşı düşerken diğer yandan eğitimin niteliği tartışmaları hiç bitmiyor. Ama uzmanlar eğitimin doğru verilmesiyle, cinselliğin teşvik edilmediği konusunda hemfikir
Erken cinsellik kısırlığa yol açıyor
PROF. DR. HAKAN ŞATIROĞLU (TÜRKİYE AİLE PLANLAMASI DERNEĞİ BAŞKANI)
Türkiye’de 18 yaş altında cinsellik yaşayanların sayısı hiç de az değil. 1990’lardan beri cinselliğin başlama yaşı düşüyor. 14-15 yaşa kadar indi. Bir yandan da çocukları yasal olarak evlendiriyoruz. Oysa sağlıklı bir cinsel birleşme için, beden, ruh ve akıl olgunluğuna ihtiyacımız var. Bunların üçü de 18 yaş ve üstünde tamamlanıyor. Bu yaştan sonra daha doğru kararlar verilebiliyor. 18 yaşın altındakilere akıl ve ruh sağlığı tam oturmamıştır diye ehliyet vermiyor, araba teslim etmiyoruz, oy kullandırtmıyoruz ama gebe kalmalarında sakınca görmüyoruzb “Cinsellik fizyolojik bir ihtiyaçtır” lafını hiç sevmiyorum. Ancak hayvanlarda fizyolojik bir ihtiyaçtır. Çünkü içgüdüleriyle cinselliği yaşarlar. İnsan farklıdır. Akıl, ruh ve beden olgunlaştığında zaten kişi kendini cinselliğe hazır hisseder. Tek derdi üremek değildir, zevk de alır. Gençlere verdiğim eğitimlerde, “En kıymetli varlığınız olan vücudunuzu, gerçekten paylaşmaya değer buluyorsanız paylaşırsınız. Ondan evvel sakın ola hiçkimsenin, hiçbir öğretinin, hiçbir ana-babanın, öğretmenin, medyanın veya çok güvendiğiniz insanın önerisiyle hareket etmeyin” diyorum. Kız çocukları erken yaşlarda cinsel deneyim yaşamaya başlarsa, hormonları tam oturmadığı, kimyasal engelleri az olduğu için cinsel yolla bulaşan ve sık tekrarlayan enfeksiyonlar, daha ileri yaşlarda kısırlık gibi sorunlar yaşıyor. 18 yaşından küçük evlenmiş hastalar “Bebek sahibi olamıyorum” diye geliyor. “Çünkü bedeniniz hazır değil” diyorum. Bu yaşta düşük, dış gebelik ve sakat bebek doğması ihtimalleri de artıyor.
Bu iş MEB’in projesiyle olmaz
DR. MUHTAR ÇOKAR (İNSAN KAYNAĞINI GELİŞTİRME VAKFI PROGRAMI KOORDİNATÖRÜ)
Gençlere cinselliğin kötü bir şey olmadığını öğretmek lazım. Cinselliğin sadece cinsel birleşmeyle yaşanılmayacağını, mektup yazma, konuşma ve elele tutuşmanın da cinsellik biçimi olduğunu da... Aslında ergen yaşlarda gençlerin, cinsel birleşmeye çok değer vermediklerini biliyoruz. Amaçladıkları doğrudan cinsel ilişki, birleşme değil. Cinselliği farklı biçimleriyle de yaşayabiliyorlar. Seçenek sunmak lazım. Hiçbir seçenek yokmuş gibi ‘Ya cinselik yaşacaksınız ya da yaşamayacaksın’ denerek ortada bırakılıyor. Yasaklamanın hiçbir yararı yok. Yapılması gereken olumlu cinsel değerleri geliştirecek bir eğitim. Yasaklayıcı, korkutucu, kötü gösterici değil, güvenli şekilde cinselliği nasıl yaşayabileceklerine dair bir cinsel eğitim... Erkeklerin cinselliği doğduklarından itibaren ardışık bir şekilde destekleniyor. “Sen büyüyeceksin, kızlarla gezeceksin” deniyor. Onların cinselliğine izin verilirken kız çocuklarına, “Evleninceye kadar cinsel ilişkide bulunmayacaksın, eteğini kapa, ayıp” deniyor. Kız ve erkekler birlikte cinsel eğitim alabilir, birlikte olumlu cinsel değerler geliştirebilir. Ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın sürdürdüğü, ERDEP’le (Ergenlik Dönemi Değişim Projesi) olmaz. 40 dakikalık eğitimin tek yapabildiği gençlerin aklına cinsellik getirmek. Baştan savma verilen cinsel eğitimden hiçbir sonuç alınamadığı gibi cinsel şiddet bile gündeme gelebiliyor. Hatta öğretmenle eğitilen arasında bile şiddet olabiliyor. Mesela gülen, mastürbasyonu soran çocuğu azarlayıp dışarı atıyorlar.
Ergen evlilikleri de sakıncalı
PROF. DR. SÜLEYMAN AKHAN (İSTANBUL TIP FAK. KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ)
Kızlarda ergenlikle birlikte vajina asidikleşiyor. Aside maruz kalan hücrelerse kendilerini korumak için metaplazik dediğimiz değişimi başlatıyor. Tahriş oluyor ve bozuluyor. Bu nedenle 18 yaşından önce vajina ve rahim ağzı çok kırılgan. Özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıkları, örneğin HPV kapma riski 26 kez daha yüksek. Çünkü HPV metaplazik hücreleri seviyor. Cinselliği normal karşılamak lazım, gelişimin bir parçası. Ama birleşmeden ibaret değil. Örneğin sarılmak, el ele tutuşmak da cinsellik. Hekim olarak kızların 18 yaşından önce vajinal seks yapmasını istemiyoruz. Tüm bu nedenlerden ötürü ülkemizde maalesef sık yapılan ergen evliliklerine karşıyım.
Ebeveyn-çocuk iletişimi hep açık olmalı
GÜZİDE SOYAK (AMERİKAN HASTANESİ PEDAGOGU)
Cinsellik gelişimin bir parçası. Toplumun ve ailenin sosyo-kültel düzeyi ve inançları bu sürecin gelişimini belirliyor. Çoğunlukla konuşulmaktan kaçınılıyor ve çocuğun bu konuya ilgisi tesadüfen fark ediliyor. Ergenlik, bu gelişimin belirginleşmeye başladığı, çocuğun da soru ve davranışlarıyla değişimini ifade ettiği bir dönem. Ergenliğe kızlar ve erkekler farklı anlam yüklerler. Erkekler konuşma eğilimindeyken, kızlar duygularını daha yoğun ve içe kapanık yaşar. Bu süreçten beklentiler de farklı. Cinsel deneyimler erken ve travmatik yaşandığı takdirde, ergenin benlik algısı ve cinsel kimliğini oluşturmasını olumsuz etkilenir. Kendi cinsel kimliği henüz gelişen ergenin bu dönemde yaşadığı olumsuz deneyimlerin sonuçlarını algılayabilmesi de beklenmemeli. Sağlıklı kurulmuş ebeveyn-çocuk ilişkisinde iletişimin her zaman açık olması gerekir. 14-17 yaş arasındaki orta ergenlik döneminde cinselliğe merak, ilgi ve tanıma çabası vardır ama bu anlamda sorumluluk alamazlar. 17-21 yaşlarındaki son ergenlik döneminde gelişim tamamlanır. Psikososyal olgunluk belli bir düzeye geliyor. Cinselliği, travmatize olmadan yaşayabilecek olgunluğa erişilebiliyorlar.
İLK BİLGİLER ARKADAŞTAN ÖĞRENİLİYOR
CETAD’ın (Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği) 20 ilde, 16 yaş ve üstü bin 537 kişiyle yaptığı araştırma, cinsel ve üreme sağlığıyla ilgili en önemli bilgi edinme yolunun çevre ve arkadaşlar olduğunu ortaya koydu. Erkeklerin yüzde 62’si, kadınların yüzde 39’u çevre ve arkadaşlarından bilgi ediniyor. Bunu kişisel deneyimler (yüzde 14), dergi-gazete-TV gibi medya organları (yüzde 11), anne-baba (yüzde 10) ve öğretmen-okul (yüzde 9) izliyor. Cinsellikteki ilk bilgi kaynağı da aynı: Çevre ve arkadaşlar. Her yüz kişiden 41’i ilk bilgisini bu kaynaklardan, yüzde 12’si eşinden, yüzde 8’i ailesinden, yüzde 7’si kişisel deneyimleriyle öğreniyor.