Cinsel yolla bulaşan hastalıklara dikkat

Güncelleme Tarihi:

Cinsel yolla bulaşan hastalıklara dikkat
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2009 09:32

Cinsel ilişki ile yayılan mikrobik hastalıklar var. Bunlardan bazıları çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Teşhiste geç kalınırsa, yaşamı bile tehdit edebilenleri var. Örneğin AIDS böyle bir enfeksiyon. Hepatit B de öyle... Ayrıca bu hastalıklarda son yıllarda bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de ciddi bir artış var.

Bunlardan, eskiden sık görülen bazılarına günümüzde yeniden rastlamaya başladık. Örneğin Sifiliz (frengi), gonore (bel soğukluğu) son yıllarda yeniden yaygınlaşıyor.

Ayrıca eskiden çok seyrek görülen bazı cinsel enfeksiyonlarda (klamidya, mikoplazma...) son yıllarda önemli bir artış dikkati çekiyor.

Viral kökenli cinsel hastalıkların görülme sıklığı da artıyor. Özellikle genital Herpes şehir toplumlarında çok sık görülmeye başlandı. AIDS hastalığına yol açan HIV enfeksiyonu apayrı bir problem.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında parazitik enfeksiyonlar da var. Trikomoniyas, giardiyas, amebiyas bunların en önemlileri. Bu gruba mantar hastalıkları da dâhil edilebilir.

Listeye daha seyrek görülmekle beraber hepatit virüsü bulaşmalarını (özellikle B ve C) da eklemek lazım.

NE YAPMALI?

Özellikle çoklu sayıda partner varlığı ve “bana bir şey olmaz” deyip korunmasız cinsel ilişki kurma alışkanlığı, ayrıca hem doktorların hem de hastaların bu konuda iletişim kurmakta zorlanmaları, bu hastalıkların yaygınlaşmasına ve erken tedavisinin zorlaşmasına sebep oluyor.

Hızla yayılma ihtimali yüksek olan bu son derece önemli sağlık problemlerini gizlememek, en ufak bir kuşkuda bir jinekolog ya da ürolog ile temasa geçmek şart.

Korunmanın en etkili yolunun çoklu cinsel ilişkilerden uzak durmak ve mutlaka kondom kullanmak olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan aşıyla korunmaya gelince...

HPV virüsleriyle oluşan rahim ağzı kanserlerinden korunmak için geliştirilen aşı, genç kız ve kadınlarda yaygın olarak kullanılıyor. Kullanıp kullanmamayı kadın hastalıkları uzmanınızla konuşun. Hepatit A ve B için de aşılanmak mümkün.
Diğerleri için aşı ile korunmak şimdilik mümkün görünmüyor.
Haberin Devamı

Demir eksikliğinin işaretleri

Demir eksikliğinin en önemli belirtisi, kansızlığa bağlı solukluktur. Uzun süre devam eden demir noksanlığı, saç kırılmaları ve dökülmelerine, tırnakta çizgilenme ve daha sonra da “kaşık tırnak” diye tanımlanan çukurlaşmalara yol açabilir.

Demir noksanlığı, dilde kırmızılaşmaya ve düzleşmeye neden olur. Seyrek olarak yutma güçlüğüne de yol açabilir. Demir noksanlığının yol açtığı şikâyetlerin en önemlileri yorgunluk, halsizlik, çabuk yorulma, eforla gelen nefes darlığı ve çarpıntılar, unutkanlık, buz, çamur, toprak gibi anormal maddeleri yeme isteği olabilir.

Demir vücutta biriken bir madde olduğu için sadece kuşkulanılarak demir desteği almak doğru olmaz. Mutlaka kan analizlerinin yapılması, eksikliğin kanıtlanması, ihtiyacın hesaplanması ve ona göre yerine konması çok önemli bir noktadır.

ıçinde demir bulunan vitamin desteklerini kullanmayın. Demir eksikliğini tedavi edebileceği ya da önleyebileceği söylenen besin desteklerinden uzak durun.

Eğer dikkat etmezseniz, vücudunuzda fazla demir birikmesine bağlı sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.

Haberin Devamı

Yaşlanmanın biyolojisi

Yaşlanma sürecinin bazı ortak özellikleri var...

Yaşlandıkça, kalp damarları kalınlaşıp daralmaya, kalp kası zayıflamaya başlar. Kalpte ritim sorunları, pompa yetmezlikleri baş gösterir. Solunum sistemi eski gücünü kaybeder.

Yaşlanmadan en çok etkilenen sistemlerden biri de beyin ve sinir sistemidir. Yaşlandıkça beynin ağırlığı bile azalır. Neticede bellek fonksiyonları, denge, yürüme, konuşma ve öğrenmede problemler ortaya çıkar.

Yaşlandıkça kas ve kemik sistemi eski gücünü kaybeder. Romatizmal sorunlar, kemik dokusu kaybı, kas zafiyeti filan derken eski atikliğiniz ve kıvraklığınızdan eser kalmaz...

Yaşlanmadan sindirim sistemi de nasibini alır. Gıdaların sindirimi ve emilimi bozulur. Kabızlık ihtimali artar. Yutma güçlüğü görülmeye başlanır. Sindirim sistemi kanserlerine yakalanma olasılığı da çoğalır.

İdrar torbasının aşırı aktif olması çok sıkıcıdır

İdrar kaçırma şikâyeti olan kadınların yarısı, bu şikâyetinden doktora bahsetmektedir. Aşırı aktif mesanesi olan kadınlar idrar hissi gelir gelmez tuvalete koşmak zorundadır.

Bu hastaların, nereye giderlerse gitsinler öncelikle tuvaletin yerini tespit etmek gibi bir sıkıntıları vardır. Yetişemezlerse, yolda ve hatta tuvaletin kapısında idrar kaçırmaya başlayabilirler. Günde 8-10 kereden fazla tuvalete giderler ve geceleri de 2 seferden fazla tuvalete kalkabilirler.

Bütün bunlar yaşam kalitesini bozup, kişinin kendisini sürekli huzursuz hissetmesine sebep olabilir.

Bu sıkıntılı durumun sebebi, mesane kaslarının istemsiz olarak kasılmasıdır. Birçok hastada bu durumun sebebi tam olarak izah edilemez. Bazen aşırı sıvı içilmesi, kötü böbrek fonksiyonu, diyabet veya idrar yolu enfeksiyonları buna sebepken, bazen de idrar yolu yakınındaki enfeksiyonlar, idrar yolu taş ve tümörleri, kafein ve alkol, bazı ilaçlar buna yol açabilir.

İdrar testleri, nörolojik muayene, idrar akımı ve basıncı ile ilgili testler, ürodinami, elektromyografi ve gerekirse sistoskopi (optik bir cihazla idrar yollarına girip incelenmesi) teşhiste yardımcı olur.

Tedavide sıvı alımının ayarlanması, kabızlığın önlenmesi, mesane jimnastikleri, tuvalete gitme sıklığının zamanlama çalışmaları, Kegel egzersizleri ve kilo kontrolü, bazen de kendi kendine sonda takma çalışmaları yapılabilir.

Mesane kaslarını gevşeten ilaçlar çok faydalıdır. Aşırı sıkıntılı vakalarda yan etkileri göz önüne alınarak botoks uygulaması yapılabilir. Bütün tedaviler yanıtsız kaldığında, sinir uyarılarını düzenleyici elektrik cihazlarının kullanılması ve sistoplasti denilen ciddi cerrahi girişimlere bile gerek duyulabilir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!