Cinsel sorunlarını çözme sırası kadınlarda

Güncelleme Tarihi:

Cinsel sorunlarını çözme sırası kadınlarda
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2005 00:00

İrem Hattat 34 yaşında. Aslında lisans eğitimi ve doktorası işletme üzerine. Ancak Türkiye’de androlojinin kurucularından ve Aile Sorunları Araştırma Derneği-ESDA Türkiye başkanı babası Prof. Dr. Halim Hattat ile birlikte çalışmaya başlayınca bambaşka bir alana yöneldi. Genel sekreterliğini de yürüttüğü dernek için yaptığı ‘Türk Kadınlarının Cinsel Fonksiyon Sorunları ve Tedavisinde Rol Oynayan Sosyo-Kültürel Etkenler’ başlıklı araştırması Avrupa’da birincilik ödülü aldı.

4-5 Aralık’ta Kopenhag’da düzenlenen Avrupa Cinsel Fonksiyon Kongresi’ne sunduğu 981 kadınla yaptığı araştırmayla yaklaşık 100 sunumu geride bıraktı. Cinselliğin bir hak olduğunu savunan Hattat, yıllarca sorunlarına çözüm aramayan kadınlara kızıyor. Hattat erkeklerin cinsel fonksiyon sorunlarının büyük oranda tedavisinin geliştiğini, sıranın kadınlarda olduğunu vurguluyor.

Neden araştırmanızda kadınların cinsel sorunları üzerinde yoğunlaştınız?

- Son 20 yıldır erkeklerin cinsel fonksiyon sorunları özellikle de sertleşme sorunları üzerinde duruldu. Nitekim geliştirilen ilaçlarla tedavi kolaylaştı. Fakat kadın cinselliği hakkında dünyada fazla bir çalışma yok. Halbuki cinsellik aslında iki kişiyle yapılıyor. Sadece erkeklerin sorunlarının ele alınması ve tedavisi yetmiyor. Dolayısıyla ilgi kadınlara da yönelmeye başladı.

Kadın cinselliğinin erkekten farkı ne?

- Cinsellik kadınlarda çok daha komplike bir durum. Kapalı bir kutu gibi. Kadınların cinselliği araştırılırken, önce yapıları erkekler gibi sanıldı. Fakat kadınlardaki sorunlar organik ve psikolojik faktörlerin çok değişik bir kombinasyonu. Erkeklerde organik sorunlar daha net ortaya konabiliyor. Kadınları etkileyen faktörler çok fazla. İlk ilişki yaşı, doğum sonrası stresler, menopoz öncesi, sonrası cinselliğe bakış, toplumsal baskılar, cinselliği açıkça ifade edemesi, ifade ettiğinde de basit kadın denmesinden çekinmesi ve daha başka faktörler... Hiçbir zaman cinselliklerini tam ve rahat ifade edemiyorlar. Çalışmamızın asıl hedefi kadınları bu konuda konuşmaya, en azından doktora gitmeye yönlendirmek.

Kadınlar üzerindeki bu tip araştırmaların pratikte ne yararı olacaktır?

- Erkeklerin sorunları araştırmalarla saptandıktan sonra ilaç firmaları tedaviler geliştirdi. Dolasıyla kadınlara yönelik bu ve benzeri araştırmalar şu anki resmi gösterecek. İlaç ve diğer tedavi seçenekleri de peşinden gelecektir.

10 KADINDAN 7’Sİ ORGAZM OLMUYOR

Araştırmanız Türk kadınları hakkında fikir veriyor mu?

- Evet. Yaklaşık bin kadınla, internet üzerinden yapılan bir araştırma bu. İnternet üzerinden olmasının doğruluk payını yükselttiğini düşünüyoruz. Çünkü birebir görüşmelerde cinsellikle ilgili sorulara yanıtlar şaşırtıcı olabiliyor. 3 metropolü (İstanbul, Ankara, İzmir) diğer şehirlerden ayırdık. Araştırmadan ilginç ve önemli sonuçlar çıktı. Kadınlarda cinsel fonksiyon 4 fazdan oluşur. Bunlar istek, uyarılma, orgazm ve rahatlama fazları. Çalışmamızda uyarılma ve orgazm fazlarını inceledik. Çünkü kadınların orgazma ulaşması için doğru dürüst istek duymaları ve uyarılmaları gerekiyor. İkinci fazda yani uyarılmada sorun varsa, kayganlık olmuyor ve ilişkide acı duyuluyor. Çarpıcı bir sonuçla karşılaştık: 10 kadından 7’si orgazm olmuyor. Bu korkunç yüksek bir rakam. 10 kadından 5’inde de ıslanmama ve acı duyma soruları var. Üstelik bunlar öyle menopoz öncesi, sonrası kadınlar değil. Yaş ortalamaları 31.

Evli kadınlarla, bekarlar arasında cinsellikle ilgili fark saptanız mı?

- Saptadık. Evli kadınlar cinsel sorunlarını eşlerine daha kolay açabiliyorlar. Orgazm yaşama oranı evlilerde daha yüksek. Evlilerde bu oran yüzde 35 iken, bekarlarda sadece yüzde 7. Yine evlilerin sadece yüzde 3.5’u ilişkilerinde sürekli acı yaşıyorken bekarlarda sıklık yüzde 33. Evlilerde doğum sonrası cinsel ilişki yaşayanlar olduğunu unutmamak lazım. Metropolde yaşayan kadınların yüzde 46’sı, diğer şehirlerdekilerin ise yüzde 34.7’si doğumdan sonra cinsel sorun yaşamaya başlamış.

METROPOL KADINLARININ CİNSEL HAYATI KÖTÜ

Metropol kadınıyla, diğer şehirlerde yaşayanların cinsel sorunlar açısından farkı nedir?

- Araştırmaya başlarken metropollerde yaşayanların sorunlarının daha az olacağını ve daha fazla konuşabileceklerini, tedaviye daha kolay gidebileceklerini tahmin etmiştim. Sonuç beklediğim gibi olmadı. Metropolde yaşayanlar cinsel fonksiyonlar açısından daha fazla sorunla karşı karşıya kalıyorlar. Doğum sonrası sorunları da sık yaşıyorlar (yüzde 46). Cinsel sorunlarını daha az konuşuyorlar. Metropol kadınlarının yüzde 18’i partnerleriyle cinsel sorunları rahat konuşurken bu oran diğer şehirlerde yüzde 23’e çıkıyor. Büyük şehirlerin getirdiği stres ilişkileri son derece etkiliyor.

Kadınlar cinsel sorunları konusunda yardım alıyorlar mı?

- Araştırmamıza göre yüzde 78’i konuşmaktan utanıyor ve yardım almıyor. Sadece yüzde 6’sı doktora gidiyor. Yüzde 16’sı ise arkadaşlarıyla paylaşıyor. Yardım istemiyorlar çünkü doktorla bile konuşmaktan çekiniyorlar (yüzde 43). Sorunlarının gerçekten tedavi edilebileceğine inanmamaları (yüzde 32) da bir diğer caydırıcı neden. Orgazm olmuyorlar ama nasıl olsa tedavi olmaz boşuna zaman kaybetmeyim diye düşünüyorlar. Bir grup kadın da (yüzde 8) hangi uzmana başvurması gerektiği konusunda kararsız. Tedavi maliyetini yüksek bulan bir grubu da gözden kaçırmamak lazım.

Cinsel sorunları bulunanlar nereye başvurmalı gerçekten?

- Cinsel fonksiyon sorunlarının multidisipliner ele alındığı bir merkeze. Kadın doğum, ürolog ve psikiyatrist ile psikoloğun birarada çalıştığı merkezler uygun.

İlk cinsel ilişki yaşı sonraki deneyimler açısından önemli görülüyor mu?

- Kesinlikle. Ama ilk cinsel ilişki için ideal yaş gibi bir kavram yok. İlk ilişkilerini küçük yaşlarda, henüz hazır olmadan yaşayan kadınlarda ileri yıllarda daha sık cinsel sorun gözleniyor. Bu ilişkilerde bir faktör de genç yaşta hatta ergenlik çağında ailelerin kararıyla evlenen kızların çok fazla cinsel bilgisi olmadan evliliğe adım atmaları. Sonuçta cinsel birlikteliklerinde sorun yaşıyorlar.

Avrupa’da araştırma nasıl karşılandı?

- Daha önce sunduğumuz bir başka araştırmamızda kadınların bize en sık ilk gece korkusu, vajinismus sorduğunu anlattığımızda çok şaşırmışlardı. Onlarda böyle sorunlar çok ender oluyor. Aslında örneğin stresin cinsel yaşam üzerindeki olumsuz etkisini çoktan görmüşler. Fakat 3 yılda telefon hattımıza 70 bin arama yapılması onları hálá çok şaşırtıyor. İnternette 12 bin kişilik veri tabanımız var. Bu rakamı da çok yüksek buluyorlar.

Peki hemcinsleriniz, arkadaşlarınız size danışıyor mu hiç?

- Hayır. En büyük sorun konuşamamak. Kendi arkadaş grubum bile konuşmaz. Konuyla ilgili bir yerlerde yazı çıkarsa ‘İrem bunu duydum, benim değil ama bir arkadaşımın sorunu var. Bu konuda ne yapabiliriz?’ diyorlar. Orgazm sorunu için benim çevremden bile kimse uzmana gelmedi.

Cinsel ilişki kurmadan yaşayan çok sayıda kadın var...

- Kadınlar cinsel ilişki kurmadan yıllarca idare ediyor. Tedavi edilebileceğini bilmiyorlar. ‘Böyle yaşayacağım’ diye kabulleniyorlar. Sonra da eşlerini ‘Acaba ne yapıyor’ diye yakından takip ediyorlar. Ben kabullenmelerine kızıyorum.

Partneriyle konuşabilen daha az sorun yaşıyor

Kadınların yüzde 9’u vajinal, yüzde 21’i vajinal ve klitoral, yüzde 68’i sadece klitoral orgazm yaşıyor.

Yüzde 7’si daima, yüzde 28’i bazen cinsel ilişkide acı yaşıyor.

Yüzde 14’ü sürekli, yüzde 39’u bazen ıslanma sorunu yaşıyor. Toplam yüzde 53’ü buluyor.

Yaş ilerledikçe hem acı hem de ıslanma-uyarılma sorunu artıyor. Partneriyle konuşabilenler daha az sorun yaşıyor. Sürekli ilişkide acı duyan kadınların yüzde 90’ı partnerleriyle sorunu konuşmuyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!