OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 13, 2005 00:00
Masa, köşe, AyşeANKARA’nın çay bahçeleriyle ünlü Gençlik Parkı, her haftasonu AKP’nin ağır toplarından birini ağırladı. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger, 30 yıllık arkadaşıyla, havuzbaşındaki Recep’in Kahvesi’nde buluşuyor. Siyasetin yoğun stresi bu birkaç saatlik ‘pazar kaçamağı’ ile atılıyor. İşte bu kaçamağın üç şartı: ‘Maşa, köşe, Ayşe’. Çoğumuza yabancı gelecek bu üç kelimeyi, nargile tiryakileri ağızlarından düşürmüyorlar. Dülger de bunlardan en siyasi olanı. EŞİN SİTEMİ‘Maşa, kömürü karıştırmak, ateşle oynayarak işe keyif katmak için gerekli. Köşeye çekilerek içilmesi gereken nargile tiryakisine bir de Ayşe lazım, çay servisi için. Eşimin göbek adı Ayşe. Evde nargile içtiğim zaman ‘Ayşe çayımı yap’ diyorum. O da ‘Sen beni bunun için mi aldın’ diye serzenişte bulunuyor.’ERKEN BAŞLADIDülger’in bu tutkusu 5-6 yaşlarındayken başlamış. Yassıada’da idamla yargılanan babası Bahadır Dülger’in Yaşar Kemal’le Emirgan Çınaraltı’ndaki buluşmalarına tanıklık eden küçük Dülger, belki de biraz özentiyle gençlik yıllarında başlamış kaçamağına. Her hafta gerçekleşen bu buluşma kahvehanelerde kalmamış, bilimsel bir atmosfere de taşınmış. Dülger Marmara Üniversitesi himayesinde düzenlenen bir toplantıda alışkanlığının adabını bildiriye yansıtmış.BABA HATIRASIDülger, Parlamento Muhabirimiz Şehriban Oğhan’a kaçamağının sırlarını anlattı: ‘Bu kültür ‘baba hatırası’ aslında. İyi bir sohbet aracı. Akla gelmeyecek akademik tartışmalar yapılıyor. Burada Mehmet Usta diye biri vardı. Bana ‘Cahil adam nargile içmez’ derdi. Nargile içmek bir marifet. Nargile içen sakin oluyor, kavga etmiyor.’Dülger, kendi deyimiyle çok düşkün değil nargileye; lüzumu kadar alıyor. Hatay’dan gelen ikinci hasat tütünle Gençlik Parkı’nda hafta sonları buluşmanın keyfini yaşıyor.RECEP’İN YERİŞimdilerde ise yeni bir keyfe hazırlanıyor. Gençlik Parkı yakında iktidar ve muhalefetin ‘nargile zirvesi’ne tanıklık edecek. TBMM’ye CHP’den giren ve elmalı nargile sevdiği bilinen Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk ile Dülger, Recep’in Kahvesi’nde buluşacaklar. İki ağır topun sohbeti, Baba Dülger ile Yaşar Kemal’in sohbetlerini aratacak mı bilinmez ama; ikinci kuşak Dülger-Yaşar buluşmasının ilki olacak.Onunla buluşacakMEHMET Dülger, pazar kaçamaklarında buluştuğu nargilesini tüttürürken akademik çalışmalar yapmaktan da geri kalmıyor. ‘Masa, köşe, Ayşe’ düsturunu benimseyen Dülger’in Gençlik Parkı’ndaki masasından, derin sohbetler yaptığı dostları, kitapları, bir de ince belli bardaktaki çayı eksik olmuyor. AKP’li vekilin bir sonraki buluşmasında ‘masa’yı paylaşacağı isim Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk olacak. Bakalım AKP’li ile eski CHP’li nargile sohbetinde neler fokurdatacak?Erdoğan’ın çiçeği eşimden utandırdıSayın Başbakan evlilik yıldönümümüzde eve çiçek göndermiş. Ama benim için pek de iyi olmadı. Çünkü yıldönümünü eve çiçek gelince hatırladım. Eşimden utandım. (AKP Balıkesir Milletvekili Ali Aydınoğlu)Eşimi ikna edersem, üçüncü bir çocuk neden olmasın? (AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez)Allah’a şükür, işler iyidir... (New York’ta cenaze işleri yapan Erhan Yıldırım’ın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘İşler nasıl?’ sorusunu verdiği yanıt.)Livaneli korosunun kordiplomatik üyesiÖNCE tok ama yumuşak bir ses dolduruyor yemyeşil bahçeyi. Ne orkestra eşlik ediyor Zülfü Lİvaneli’ye, ne bir piyano, ne de bir saz. ‘Odam Kireç tutmuyor. Kumunu karmayınca /Sevda baştan gitmiyor. Sarılıp yatmayınca...’ Sonra 500 kişilik konuklar korosu katılıyor: ‘Sevda baştan gitmiyor. Sarılıp yatmayınca.’Kimler yok ki vokalistler arasında. Soprano Leyla Çolakoğlu, Tenor Hakan Aysev gibi devlet operası sanatçıları. İsmet Sezgin, Fikret Ünlü gibi siyaset dünyasının tanınmış isimleri. Ve bir de Alman diplomat! Alman Büyükelçiliği Müsteşarı Elçi Jörg Metger. Livaneli şarkıyı bitirdiğinde Metger’i gösterip ‘İlk defa bu kadar üst düzey, kordiplomatik bir Alman vokalistim oldu’ deyince herkes kahkahayı patlatıyor.Alman Büyükelçiliği tarihinin en hoş akşamlarından birini yaşadı o gece. Bahçeyi, ilk kez Ankara Kiwanis Kulübü’nün çocuklar için organize ettiği geceye açtılar. Üstünde, etrafı çiçekler ve mumlarla süslenmiş küçük bir sahne. Kocaman siyah bir piyano. Piyanist Johan Botka çalıyor. Ve Livaneli, klasikleşen bestelerini ilk kez opera sanatçılarıyla birlikte söylüyor.Sonra konserin başından beri eli kulağında bekleyen yağmur olasılığına nazire, bir duygu bulutu kaplıyor bahçeyi. ‘Eğil salkım söğüt eğil /Bu benimki sevda değil /Eğil yağmur rüzgar eğil /Bu benimki sevda değil...’Yeni bir bestesini de dinledik Livaneli’den. Ahmet Kutsi Tecer’in sevda, özlem ve hüzün dolu mısralarıyla.‘Geceleyin bir ses böler uykumu, ürpermeyle
dolar: Nerdesin? /Arıyorum yıllar var ki ben onu, /Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.’Belki Livaneli, siyasette aradığını bulamadı. Aynı Yunanistan’da askeri cuntaya karşı dünyayı ayaÄŸa kaldırdıktan sonra siyasete atılan ünlü dostu Yunanlı kompozitör Mikis Teodorakis gibi. Ama bu güzel Ankara akÅŸamında besteleriyle yeniden mutlu oldu.Burası Alman toprağıZÃœLFÃœ Livaneli, konserin başında Leyla ÇolakoÄŸlu ve Hakan Aysev’le birlikte seslendirdiÄŸi ÅŸarkılarına konuklar fazla eÅŸlik etmeyince espriyi patlattı: ‘Konserlerimde ilk kez bu kadar mahçup ve tutuk bir eÅŸliÄŸe rastlıyorum. Korkmayın nasıl olsa burası Alman toprakları.’ Murat ÇORAKBAÅžÂ
button