OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 07, 2005 00:00
Coşkun Erdem’i bugünlere taşıyan ‘Kader Böyle İmiş’ şarkısının ardında, neredeyse hiç kimsenin bilmediği büyük bir aşk yatıyor. İşte kanun üstadının ailesinden bile habersizce evlendiği çingene aşkı Ayşegül için yazdığı o şarkının dramatik öyküsü...Yıl 1960. Şehir İzmir. Mekan Bomonti Saz Salonu. Sazların içinde gencecik, yakışıklı bir çocuk var, yaşı 20’lerde. Elleri tellerin üzerinde özel kanun yüzükleriyle uçuyor, hele çingene kızı Ayşegül sahne aldı mı, kendinden geçiyor! Ayşegül 18’inde esmer bir afet... Pavyon dünyasında adı ‘Küçük Nana’ olan Ayşegül, o devrin ünlü seksi yıldızı İtalyanların dünya çapındaki
sinema yıldızı Gina Lollobrigida’ya da benzetiliyor. Ve Ayşegül, sahnedeki garip yoksul, parasız çulsuz Coşkun Erdem’in büyük aşkı... Coşkun’da para yok pul yok, ama yüreğindeki aşk çok büyük. Öyle ki İstanbul’da olan ve o zamanlar dava vekilliği yapan babasından habersiz Ayşegül’le resmen evleniyor.Sonrasını bugün 67 yaşında olan ve yine Müzeyyen Senar’dan Bülent Ersoy’a kadar tüm ünlü seslerin baş kanunu olan Coşkun Erdem’den Kurtuluş’taki evinde dinliyoruz:‘Bir gün duydum ki Müzeyyen Senar ve saz arkadaşları İzmir’e geliyor. Konsere Ayşegül ile beraber gittik, orta sıralarda oturuyoruz. Müzeyyen Senar sahne aldı. Kemanda Hakkı Derman, klarnet Şükrü Tunar, kanun İsmail Şençalar, udda Kadri Şençalar, darbukada Ali Kocadinç... Müzeyyen Senar’ın değişmez dev beşlisi. Bir çalıyorlar ki salonda çıt yok... Ayşegül bir ara kulağıma eğildi; ‘Allah belacığını versin. A be sen ne zaman ulacan büle bi birinci sınıf saz? Ne zaman çalacan büle birinci sınıf şarkıcı gacılara’ dedi. Gururum yıkıldı! Ama nasıl bir hırs kapladı içimi! Konser bitti, eve döndük. Gece çantamı topladım,
haber vermeden Ä°stanbul’a kaçtım. O çingene kızını seve seve, aÅŸkını içimde taşıya taşıya ve kalbim paramparça, kan aÄŸlaya aÄŸlaya babamın evine geldim. ‘Baba beni boÅŸa’ dedim ve AyÅŸegül mazide hatıra, içimde kapanmayan yara olarak kaldı.’PAVYONDAKÄ° KARÅžILAÅžMAMüzeyyen Senar bir gün Adana’ya, Asfalt Rıza’nın çay bahçesine konsere gidecektir. Senar, o beÅŸli sazın arasına bu defa altıncı isim olarak CoÅŸkun Erdem’i de almıştır. 2000 kiÅŸilik bahçede ‘Ne zaman duysam bülbülün sesini’ ÅŸarkısını da söyler. Çok kısa bir süre sonra ‘Hayat’ mecmuası CoÅŸkun Erdem’den, Selahattin Pınar’dan sonra gelen en genç bestekar diye söz edecektir. Müzeyyen Senar’ı yakından bilenler, onun saz heyetinde yer alan üstadlar, kendisinin hovarda tarafını çok iyi bilirler. Senar, konserden sonra masaya elini vurur ve ‘Hadi bakalım çocuklar, ÅŸimdi pavyona gidiyoruz, eÄŸleneceÄŸiz’ der. Ekip ve dostlar kalkıp gül bahçeleri içinde bir pavyona giderler.Siyah pantolon, beyaz ceketler giymiÅŸ olan ekip büyük bir masanın etrafını alır. CoÅŸkun Erdem nane likörü ister, likörünü yudumlar. Hayal perdesinde Çingene kızı, içinden atamadığı aÅŸkı AyÅŸegül vardır. Ä°ÅŸte ne olursa, o sırada olur. CoÅŸkun Erdem, gördüğüne inanamaz. AyÅŸegül’ü, bir pavyon müşterisinin kucağındadır. Hem de oldukça samimi bir pozisyonda!Sözü bir daha CoÅŸkun Erdem’in kendisine bırakalım... ‘Yerimden kalkmamla, izin isteyip kapının yolunu tutmam bir oldu. Terk ettim orayı. Neden terk ettim orayı? Karşı karşıya geldiÄŸimizde ona ‘Bak ben birinci sınıf saz, birinci sınıf kanun ustası oldum. Ama sen nerelere düşmüşsün’ dememek için. Otele döndüm resepsiyondaki çocuktan, bir kağıtla bir kalem istedim. Odamda gözümden yaÅŸlar kağıda damlaya damlaya yazmaya baÅŸladım;‘KADER BÖYLE Ä°MÄ°Åž, NE SÖYLESEM BOÅžGECE GÃœNDÃœZ DOLAÅžTIM AÅžKINLA SARHOÅžNEŞ’ELÄ° OLAN YUVAM ŞİMDÄ° ARTIK BOÅž...’O gece yine orada besteledim ÅŸarkıyı. Åžarkı piyasaya çıkınca neler oldu neler?- Türkiye’de ilk Altın Plak alan ÅŸarkı oldu.- Murat Pate plak ÅŸirketi sahibi Muratyan’ı iflastan kurtardı.- Sevim Tanürek’in büyük şöhretine şöhret kattı.- Beni, eski eÅŸim, çingenem, aÅŸkım, bir tanem AyÅŸegül’e karşı birinci sınıf saz, birinci sınıf kanuncu CoÅŸkun Erdem yaptı.’DUYGUSAL FÄ°NAL Soruyorum ‘Peki bir daha karşılaÅŸmadınız mı, bir daha hiç mi görmedin AyÅŸegül’ü?’ diye... ‘Gördüm’ diyor CoÅŸkun Erdem, ‘İzmir’de idim. Yol kalabalık. Önümde bir kadın gidiyordu, ÅŸiÅŸman... ‘Hanım şöyle biraz müsaade et de geçeyim’ dedim, elimle koluna dokunarak. Göz göze gelmemizle beraber bir kere daha yıkıldım. O ince belli AyÅŸegül’ün yerinde inanılması zor bir görüntü içindeki AyÅŸegül vardı. Tek kelime etmedik ve kendi yollarımıza gittik sessizce.’ Çingene aÅŸkına ÅŸarkı yazdıCoÅŸkun Erdem, öykünün burasında duruyor, ’Şimdi size gerçekten inanılması zor ama olaÄŸanüstü bir bölüm anlatacağım’ diyor. Kadri Åžençalar, genç Kanuni CoÅŸkun Erdem’in ustasıdır. Onu bir gün alır ve Emirgan’da, o ünlü bahçelerden birinin içinde bulunan banka müdürü Mahmut Çamlı Bey’in köşküne götürür. Sazlar, sazların eÅŸlik ettiÄŸi sesler bir fasıla baÅŸlar. CoÅŸkun Erdem’in elleri kanunun tellerinde, aklı AyÅŸegül’dedir o an. Çingene kızı AyÅŸegül gelir, hayalinde tüm güzelliÄŸi ile karşısına kurulur. CoÅŸkun duramaz yerinde, kalkar balkona çıkar. Bir an gelir, o bülbüller ÅŸakımaya baÅŸlarlar. Bülbüller susar, sazlar baÅŸlar, sonra tekrar sazlar ve bülbüller yarışırcasına devam ederler. Genç kanuni CoÅŸkun Erdem, bundan müthiÅŸ etkilenir ve köşk hizmetlilerinden bir kağıtla kalem ister ve ilk ÅŸarkısının güftesini yazar;‘NE ZAMAN DUYSAM BÃœLBÃœLÃœN SESÄ°NÄ°HATIRLARIM HEMEN AÅžK BESTESÄ°NÄ°MAZÄ°YÄ° UNUTMA ESKÄ° GÃœNLERÄ°YAD EDELÄ°M ARTIK GEÇEN GÃœNLERÄ°MAZÄ°YÄ° UNUTMA ESKÄ° GÃœNLERİ’Fasıl ve eÄŸlenceden sonra gece eve döner, besteler ve ertesi sabah da gidip o günlerin en ünlü seslerinden Sevim Tanürek’in kapısını çalar. Yanında getirdiÄŸi kanunun eÅŸliÄŸinde ÅŸarkıyı söyler. Bir hafta sonra 45’lik plak piyasaya çıkar. Plak ve ÅŸarkı o kadar tutulur ki tüm ünlü sesler yaptıkları 45’liklere bu ÅŸarkıyı alırlar. CoÅŸkun Erdem artık ünlü bir kanuni, ünlü bir bestekardır.KADER BÖYLE Ä°MÄ°ÅžMAKAM: RastUSUL: DüyekGÃœFTE VE BESTE: CoÅŸkun ErdemÂ
button