Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2007 00:00
Onunki sevimli bir öğrencilik hikayesi. Rıfat Karlova 2002’de Ankara Üniversitesi’nde Sinoloji Bölümü’nü kazanıp Çince öğrenmeye başladı. Okulu bitirdiğinde Tayvan hükümetinden üç yıllık master bursu kazanmıştı. Geçen yaz başkent Taipei’ye ayak bastıktan kısa süre sonra şans kapısını çaldı.
Sokakta yolunu kesen iki kişi, yabancı oyunculara ihtiyaçları olduğunu söyleyip Karlıova’ya reklam filminde rol teklif etti. Şansı açılan Rıfat, belgesel ve reklamlarda oynamaya başladı.
Tekirdağ’da Anadolu Turizm Otelcilik Lisesi’nde okudu Rıfat Karlova (26), ardından Mersin Üniversitesi Anamur Meslek Yüksek Okulu Turizm ve Otelcilik Bölümü’nü bitirdi. Üniversite eğitimi boyunca yazları rehberlik yapmıştı. Okul bittiğinde Tekirdağ’a geri döndü, kışı babasının otomobil tamirhanesinde yıkama yağlama yaparak geçirmeye başladı. Bu gelecek onu tatmin etmedi "Aslında gerçekten güzel ve büyük işler yapacağımı düşünmüştüm ama özellikle babamla beraber evde kalıp sanayide araba yıkayınca ’Yahu Rıfat sen okumalısın’ dedim."
Yeniden üniversiteyi deneyecekti, turizm dışında bir bölüm kazanması zordu. Turizm Bakanlığı’nda görevli bir arkadaşı sayesinde Çince öğretilen Sinoloji Bölümü’nün varlığından haberdar oldu. Karlova bu bölümü seçme nedenini şöyle anlatıyor: "Okulun internet sitesinde başarılı öğrenciler bursla Çin’e gidebilir yazıyordu. Bu bursu kazanma umuduyla Sinoloji Bölümü’ne gitmeye karar verdim. Bir taraftan tamirhanede çalışıyor, akşamları da sınava hazırlanıyordum. Kazanamazsam askere gidecektim, kazanırsam önümde başka bir kapı açılacaktı. Babam da okuma kararımı destekledi."
BAKANLIĞIN ÇİNCE SAYFASINI HAZIRLADIRıfat bölümü kazanmak için alması gereken 70.50 neti ucu ucuna yaparak 2002’de Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Sinoloji (Çin dili ve tarihi) Bölümü’nü kazandı.
O günlerde Çin’le Türkiye arcasındaki ticaret bugünkü kadar gelişmemiş, Çin gerçeği günlük hayata girmemişti. Bölüme bugünkü kadar talep yoktu. Dostları, arkadaşları, sen bu bölümle ne yapacaksın, diye soruyordu. Oysa Rıfat’ın hedefi belliydi: Burs alıp Çin’e gitmek.
Geçen yıl, son sınıfta okurken Tayvan Eğitim Bakanlığı’nın master bursunu kazandı. "Dört sene uğraştım bu burs için, Ankara’daki Tayvan Kültür Ofisi’ne sık sık gittim. Kendimi en iyi şekilde tanıtmaya, Çince’yi en iyi şekilde öğrenmeye çalıştım. Ofistekiler sayesinde Çincemi geliştiriyordum. 2006 Nisanı’ndaki burs mülakatında Tayvan hakkında Çince sorular soruldu. Bursun amacı iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek. Öğrenci Tayvan’ı ne kadar tanıdığına, Çincesi ve sosyalliğine bakılıyor. Yani bu uzun bir çabanın sonucu. Kazanınca öyle sevindim ki, trilyon verselerdi bu kadar mutlu olamazdım."
Rıfat aynı zamanda dördüncü sınıftayken, okulda her yıl düzenlenen Çin Kültür Günleri’nde Çince konuşma yarışmasını da kazanmıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tercüme bürosunun teklifiyle bakanlığın Çince sayfalarının editörlüğünü yaptı. Rıfat, Sinoloji okurken yazları Alanya’da Almanca ve İngilizcesini kullanıp rehberlik yapmaya devam etti.
SOKAKTA ROL TEKLİFİ
Küçük bir ülke olsa da büyük bir kültüre kapı açtığını, Tayvan’a gitmeden önce biliyordu Rıfat: "Tayvan Kültür Ofisi’ndekiler beni sahiplenmiş, bu ülkeyi sevdirmişti." Kazandığı üç yıllık master bursu ülkedeki tüm okullarda geçerliydi. Okul seçimi öğrenciye bırakılmıştı.
Rıfat, Çin kültürüne Asya’nın doğu ucundaki Çin Halk Cumhuriyeti yerine, karşı kıyısındaki Formoza Adası’nda, bizim Milliyetçi Çin adıyla bildiğimiz Tayvan’da kavuştu. Geçen 21 Ağustos’ta Taipei’ye ayak bastı. Yavaş yavaş Taipeili olmaya başladı. Şu anda Tayvan Ulusal Üniversitesi’nde Çince hazırlık okuyor: "Çinliler, Çinceyi onların anlayabileceği şekilde telaffuz etmezseniz hiçbir şey anlamıyor. Burada uluslararası markalara bile Çince isimler takılmış. Örneğin McDonald’s yerine ’maydanlao’ deniyor, Pepsi Cola burda ’bayşıkılı’, Seven Up ’çiçi’, Carrefour ’jialufu.’ Çince isimlilere günlük hayat daha kolay. Yabancı Yerleşim Belgesi alırken, kolay telaffuz edilebilmesi için, birçok yabancı gibi ben de kendime Çince takma isim buldum: Wu Cheng Feng. Cheng söz, Feng ise zümrüdü anka kuşu demek."
Rıfat, Tayvan’a gider gitmez şans onu orada da buldu. Sokakta yürürken iki Tayvanlı "Bakar mısınız" dedi. Gerisini şöyle anlatıyor: "Bir reklam filminde rol alacak yabancı arıyorlarmış. Kaldırımda fotoğrafımı çekip onlardan
haber beklememi söylediler. Hatta arkadaşların varsa onlara da haber ver, bir barı yabancılarla doldurmamız gerekiyor, dediler. Okula dönüp arkadaşlarıma haber verdim, onlar da kabul etti, bir Guatemalalı, Bir Türk, bir Naurulu (Pasifik Okyanusu’nda bir ada ülke) arkadaşımla çekime gittik. Orada kalabalık bir sevinç anı yarattık. Reklam şu anda TV’lerde gösteriliyor."
ATMAYIN ULEN DİYE BAĞIRDIM Topu topu üç saniyelik planında görüldüğü reklam Rıfat’a yeni bir fikir verdi: "Elim, ayağım düzgün. Boyum 1.85. Farklı bir ülkedeyim ve burada yeni yüzlere ihtiyaçları var. TV’de oynamak güzel bir şey, Chinese Entertainments Arts isimli ajansa yazıldım. Bu ajans da beni beğendi."
Bir süre sonra ajanstan iş önerileri gelmeye başladı. Tayvan Devlet Televizyonu’nun çekeceği ilk ulusal tarih belgeselinde rol teklif edildi. 1800’lerin sonunda Tayvan’a gelen, ülkede çok tanınan Batılı misyonerlerden Kanadalı George Leslie MacKay’i canlandıracaktı. Çekimler sırasında birçok komik olay yaşandı: "Birkaç sahnede bağırmam gerekiyordu.
Film ekibi rahat olmamı istedi. Sesli çekmiyoruz, istediğin dilde konuşabilirsin, dediler. İngilizce ya da Almanca yerine Türkçe’yi tercih ettim. Bir sahnede ormanda yürüyoruz, karşımıza yerliler çıkıyor, ağzıma silah dayıyor. Yapmayın biz dostuz, diyerek onları yatıştırmaya çalıştım. Bir başka sahnede köyde taşlanıyordum. Atmayın ulen, diye bağırdım."
Ramazan ayında oruç tutan bir Türk olarak Rıfat, Çin’de Kanadalı bir misyoneri canlandırmanın tuhaflıklarını yaşamış. "
Yemek sahnelerinde oruçluydum. Çiğnediğim yemeği, çekime ara verildiğinde tükürüyordum. Bir sahnede, masada kendi başıma yazı yazıp dua ettim."
Film birkaç ay içinde, Tayvan Devlet Televizyonu’nda yayınlanacak, okullara da CD olarak dağıtılacak. Henüz gösterilmese de film Rıfat’ın şansını açmışa benziyor. Bu filmin ardından sesli çekilen bir sağlık içeceği reklamı için Güney Tayvan’a gitti. Orada bir haber ekibinde yabancı bir kameraman rolündeydi. Ve son olarak ocak ayı başında bir lamba reklamının çekiminde rol aldı.
Rıfat üniversitede hazırlık sınıfını bitirdikten sonra, ticaret ya da insan kaynakları üzerine okumak istiyor. Hedefi masterden sonra Türkiye’ye dönüp Türkiye-Çin bağlantılı bir iş yapmak. Ama şansı böyle giderse geleceğinde neler olacağı merak konusu.