Güncelleme Tarihi:
* “Cinayet” nasıl bir dizi, seyirciye neler anlatacak?
- “Killing” dizisinden uyarlama bir iş. Bu dizi Amerika’da da, Danimarka’da da uyarlandı. Ancak bizim çektiğimiz “Cinayet” bambaşka bir yönüyle izleyicinin karşısına çıkacak, çünkü hiç kimse katilin kim olduğunu tam olarak bilmiyor. Dizinin senaryosunu “Behzat Ç”nin de senaristi olan Ercan Mehmet Erdem yazıyor, yönetmenimiz ise Serdar Akar. Aslında biz oyuncular da nasıl bir uyarlama olacak diye merak ediyoruz. Güzel ve farklı bir hikâye. İç içe geçmiş olayları seyrederken aslında bir aile dramına tanık olursunuz. Aynı zamanda siyaset ve polisiyeye dair güzel bir kurgusu var.
* Siz nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
- Umay Obalı’yı oynuyorum. Uğur Polat’ın canlandırdığı siyasetçi Aslan Bey’in hem basın danışmanı hem de sevgilisi. Umay; hırslı, güçlü, tuttuğunu koparan ve net bir karakter. Tabii onun da bir hikâyesi var. Nasıl ve neden bugünlere geldiğini dizinin ilerleyen bölümlerinde hep birlikte göreceğiz. Anlayacağınız sürprizli bir karakter.
* Bizi şaşırtacaksanız yani!
- Aslına bakarsanız dizideki bütün karakterler şaşırtacak. Hiçbir karakter için net olarak “Bu iyi” ya da “Bu kötü” diyemiyorsunuz.
KOMEDİYE DOYULMAZ
* Rolünüze nasıl hazırlandınız?
- Dizinin orijinalini izledim. Basın danışmanlarımla görüştüm, onları gözlemledim, sorular sordum...
* Çekimler, set ortamı nasıl?
- Gayet güzel. Şu anda ikinci bölümü çekiyoruz. Adam Film’in çektiği “Behzat Ç” dizisine konuk oyuncu olmuştum. Bu yüzden tanıdığım bir ekiple çalışıyorum. Her şey yolunda.
* Birçok polisiye dizi çekiliyor. Kimi sevilirken kimi de tam tersi bir durumla sonuçlanıyor. Neye bağlı sizce bu?
- Bu konuyla ilgili genel bir yargıya varamıyorum açıkçası. “Behzat Ç”nin kendine has bir seyircisi vardı, fenomen bir karakter olmuştu. Bence buradaki en önemli nokta, hikâye... “Kayıp” dizisi de güzel bir iş bence. Televizyonda aşk, entrika, polisiye, komedi, drama gibi her türden işler olmalı diye düşünüyorum.
* Komediyle aranız nasıl?
- Daha önce “Leyla ve Mecnun” dizisine konuk oyuncu olmuştum. Bir süre de “Avrupa Avrupa” dizisinde oynamıştım...
* Bu diziler komedi anlamında sizi doyurdu mu?
- Komedi bir oyuncuyu iştahlandıran bir şey, kolay kolay doyulmaz. Komediyi çok seviyorum.
* Fenomen bir komedi karakterini oynamak ister misiniz?
- İsterim tabii. Konservatuvarda komedi oyunlarına çok ağırlık veriyordum ve inanılmaz eğleniyordum.
AÇIK SÖZLÜ VE MERT BİRİYİM
* Size gelen projeleri neye göre seçiyorsunuz, en çok neye dikkat edersiniz?
- Benim için en önemlisi, her seferinde farklı bir rolle izleyici karşısına çıkmak. Bugüne kadar çok farklı roller oynadım; köylü kızını da, kötü yola düşmüş bir kadını da... “Cinayet”teki Umay da çok farklı bir karakter. Oynayacağım rol öncelikle beni
heyecanlandırmalı ve bir şeyler anlatmalı. Tekdüze bir şey yapmak istemiyorum. Benzer roller geldiğinde tercih etmiyorum. Bunun dışında elbette özgün senaryolar okumak ve bunları hayata geçirmek çok güzel.
* Eskiden size “erkek gibi kız” benzetmesi yapılırmış, hâlâ geçerli mi bu durum?
- Erkek gibi kız nasıl olunuyor bilmiyorum açıkçası. Her kadının erkek gibi bir tarafı var bence. Sadece daha açık sözlü ve mert biri olduğum için bu benzetme yapılmış olabilir ama kişileri kategorize etmenin pek de doğru olduğunu düşünmüyorum.
* Sanki eskisinden daha zayıfsınız, yanılıyor muyum?
- Evet, daha zayıfım ama uzun zamandır böyleyim. “Bir Bulut Olsam” dizisinin birinci sezonunda daha etine dolgunken ikinci sezonunda daha zayıf bir kız oluverdim. Bilinçli olarak yapmadım bunu aslında, çalışma temposu içinde kendiliğinden oldu. Sadece kick box
yaptım. Galiba onun etkisi var. O zamandan beri de hiç kilo almadım. “Herkes zayıf olmalı” ya da “herkes şöyle giyinmeli” gibi yargılardan hoşlanmıyorum. Bu tarz şeyler göreceli. Kilo bazı kadınlara çok yakışıyor.
* Rol için 20 kilo alır mısınız mesela?
- Zevkle alırım, yemek yemeye bayılan biriyim. Diyet yapanlara çok üzülüyorum. Reflü olduğum için doktorum bana bir diyet verdi. Yaparken öyle zorlandım ki anlatamam. Yemek yemek hayatın tadı tuzu bence. Yanında sevdiğin insanlar da varsa, off offf.
* Daha sonra o 20 kiloyu vermek gözünüzü korkutmaz mı?
- Oynayacağım karakteri sevmişsem neden düşüneyim? Başka biri olmayı çok sevdiğim için oyunculuk yapmak istedim zaten. 20 kiloyu vermezsem de ne yapayım, ben de öyle severim kendimi.
CANSU DERE’YE BENZİYORSAM MUTLU OLURUM
* Sizi Cansu Dere’ye benziyorlar, siz ne düşünüyorsunuz?
- Bilmiyorum. Benziyorsam mutlu olurum tabii ama toplum olarak birilerini birilerine benzetmeyi çok seviyoruz. Belki bir an andırıyor olabilirim ama tip olarak daha farklı olduğumuzu düşünüyorum.
* Kaprisli bir oyuncu musunuz peki?
- Kapris çok gereksiz bence, boşuna zaman kaybı ve sizi geriye götüren bir şey. Huzurlu ve mutlu çalışmak en güzeli.
* Oyunculuğunuzu geliştirmek için bir şeyler yapıyor musunuz?
- Şu aralar nefes terapisine gidiyorum ve inanılmaz iyi geliyor. Kendimi çok iyi hissettiriyor. Bunun dışında yabancı dillere merak saldım. Yabancı dizileri, filmleri izlemeye bayılıyorum. Bir de sıklıkla oyun izlemeye çalışıyorum.
* “İddiasız bir rol bana daha iddialı geliyor” gibi bir açıklamanız var... Burada tam olarak ne demek istediniz?
- Aslında o röportajda daha farklı bir şey söylemeye alışmıştım. “Bu rol iddialı bir rol mü, yoksa iddiasız mı?” diye bir soru sorulmuştu, ben de “Böyle bir şey yok aslında. İddiasız bir rol çok iddialı ya da iddialı bir rol çok iddiasız bir hale gelebilir” şeklinde cevap
vermiştim. Bu, rolü nasıl oynadığınıza ve nasıl göstermek istediğinize bağlı.
HAKAN’LA EVLİLİĞİ KONUŞUYORUZ
* Bir süredir Hakan Kurtaş’la birliktesiniz. Nasıl gidiyor ilişkiniz?
- 2,5 yıl oldu, her şey güzel gidiyor.
* İkinizin de oyuncu olması ilişkinizi nasıl etkiliyor?
- Dezavantajını yaşamadık. Zamana ve hayata bıraktık kendimizi ve en önemlisi birbirimizin alanlarına saygı duyduk, birbirimizden çok şey öğrendik. Bence bu yüzden mutlu bir beraberliğimiz var. En başta en iyi arkadaşım Hakan. Bu bir ilişki için çok önemli bence.
* Çevreden evlilik baskıları gelmeye başladı mı?
- İlk yılımızda başlamıştı zaten ama ben bunu baskı olarak görmüyorum, çok tatlı bir istek bence. Hatta aynı şeyi istemeden de olsa sevdiğim arkadaşlarıma ben de yapıyorum, çünkü onları sürekli birlikte görmek istiyorum. Evliliği konuşuyoruz, düşünüyoruz da ama şimdilik böyle çok mutluyuz. Önemli olan aitlik duygusu ve paylaşımsa biz zaten onları yaşıyoruz.
OYUNCULUK, NÖBETÇİ ÖĞRENCİLİK
* Oyunculuk için neleri feda edebilirsiniz, neleri göze alabilirsiniz?
- Çok şeyi göze alıyoruz bence. Her anımız oyunculukla iç içe geçiyor ve buna göre yaşıyoruz. Hayatımızdan birçok şey vermiş oluyoruz. Oynadığımız her rolle empati yaptığımız için hayata da karşı da empati yapmış oluyoruz. Zaten oyunculukta her zaman nöbetçi öğrencilik gibi bir durum var, çünkü yaşın kaç olursa olsun bu meslekte öğrenmenin sonu yok.
MANTARLI PİLAVIM ÇOK İYİDİR
* Boş zamanlarınızda neler yaparsınız?
- Ailemle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Bir de son zamanlarda yemek yapmaya başladım. Mantarlı pilavım çok iyidir mesela...