Güncelleme Tarihi:
Seyirci ekibi, ekip seyirciyi tanıdı. Oyuncular da birbirini... “Bunların ötesinde dost, aile olduk” diyor “Güldür Güldür” ekibi. Elele dergisi de bu keyifli aileyle bir araya geldi, onları biraz ciddiyete davet etti.
DOĞA RUTKAY: Aslında fena halde ciddi biriyim
Komedi yapmanın en cazibeli yanı sizin için ne?
- Hiç tanımadığınız bilmediğiniz evlerin kapılarını aralamak, misafirliğe gidip azıcık da olsa o yüzleri güldürebilmek... En sevdiğim kısmı bu; mutlu etmek.
Sizi en çok ne güldürür?
- Hatalara çok gülerim, sakarlıklara, kırılan potlara... Bir de olur olmadık zamanlarda hiç söylenmemesi gereken şeyler dilimin ucuna gelir, aklımdan geçer, kendime gülerim.
Komik olmak genellikle erkek işidir gibi bir algı var. “Komik kadın” olmak nasıl bir his?
- Bakacak olursak, dünya erkekçe! Pekala da güldürebilir kadınlar.
Sizi en çok ne kızdırır?
- Öne arkaya sağa sola hemencecik eğilip bükülen insanlar... Netlik severim ben.
Hangi konuda ciddiyetinizi asla koruyamazsınız?
- Aslında fena halde ciddi biriyim. Ama sahnede arkadaşlarımı izlerken kesinlikle ciddi olamıyorum.
Yabancı oyunculardan bir kadın bir erkek ünlü eğer kardeşiniz olsaydı...
- Glenn Close ablam, Marlon Brando abim olsun isterdim.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
- Sevgilim, annem ve arkadaşlarım yanımda olursa sonsuza kadar.
AYLİN KONTENTE: Komedi ekmeğin köşesi benim için
Oyunculuk açısından; insanları ağlatmak mı, güldürmek mi?
- Hayat zaten yeterince zor ve acılarla dolu. Dalga geçmek, hayata neşeyle bakmak beni rahatlatıyor. Ayrıca bilimsel olarak kanıtlanmış; yüzünüzdeki mimik ya da beden duruşunuz direkt ruh halinizi etkiliyor. Gülelim, güldürelim, bu daha cazip!
Komedi yapmanın tadını neye benzetiyorsunuz?
- Bu öyle bir meslek ki, oyun oynuyorsunuz üzerine bir de size para veriliyor. Oyun Atölyesi’nde kuliste şöyle yazar: “Ne zaman aşk biter o zaman yorulur insan”. Oyunculuk mesleği çok zor ama bir o kadar şahane bir iş, komedi ise ekmeğin köşesi benim için.
En çok neye gülersiniz?
- Doğal tepkilere, çocuklara mesela. Düşene de gülüyorum ne yalan söyleyeyim. Saçmalıklara da. Mesela bir yerde bekliyorum, sıkıldım, insanları sebzeye benzetirim.
Tepenizin tasını ne attırır?
- Saygısızlığa, karşımdakinin sınır tanımazlığına tahammülüm yok.
Hangi konuda ciddiyetinizi asla koruyamazsınız?
- Köpek eğitimi. “Hayır, yapma” diyorum mesela, kafayı sağa sola yatırınca gevşeyip gülüyorum. O yüzden baktığım iki köpeğe de tuvalet eğitimi veremedim hiç. Ya da yemek eğitimi. Kıyamıyorum.
Yabancı ünlülerden bir akraba profiliniz olsa...
- Meryl Streep ablam, Judi Dench teyzem olsun. Cate Blanchett kardeşim, Peter Sellers abim olsun.
ALİ SUNAL: Ben sululuğu, zevzekliği sevmiyorum
Komedinin en çekici noktası neresi?
- Her şeyi bırakın bir insanı gülümsetmek, özellikle de böyle bir zamanda gülümsetmek, gülümseten insanın ömrüne ömür katıyor diye düşünüyorum. Bir insanı mutlu etmek, gözünün kısıldığını görmek, insanı manevi olarak müthiş rahatlatıyor.
Normalde cool bir yapınız var. Ama komiksiniz. Siz anlatın, nasıl birisiniz?
- Ben sululuğu, zevzekliği sevmiyorum. Bazı insanlar var, çok konuşuyorlar, devamlı espri yapıyorlar ve kendi yaptıkları espriye gülüyorlar. Ben böyle bir adam değilim. Samimiyet kurmadan da açılamıyorum. Öyle bir yabani yanım var. Ama açıldıktan sonra içim dışım bir oluyor.
Ne oyunculuk ne sunuculuk ne moderatörlük! Yaptığınız şey ne?
- Ben kendimi oyuncu olarak görüyordum, programda başka bir yönüm çıkıyor ortaya. Yaptığım şeyin tarifi yok. Hayatta en çok ne kızdırır sizi?
- Verilen söz tutulmazsa kızarım. Yalanı da affetmem zor.
Yabancı oyunculardan bir kardeş profili oluştursak...
- Büyük abi Steven Spielberg; Hollywood’da çok nüfuzlu olduğundan. Ortanca abim Denzel Washington; çok güvenilir, sırtımı yaslayabileceğim bir tipi var. Küçük abim Robert Downey Jr.; bir tane de eğlenceli yaramaz abiye ihtiyaç var. Küçük kız kardeşlerim de Natalie Portman, Anne Hathaway ve Scarlett Johansson’ın en yakın arkadaşları olsun. Ama en yakın!
Bir hayvan olsanız hangisi olmayı istersiniz?
- Yazın köpekbalığı, kışın kutup ayısı.
ALPER KUL: Çoğu zaman susarım
Sizi en çok ne güldürür?
- Gülmek eylemi beynin olağanüstü durumlar için kilitlenmemesini sağlayan bir koruma sistemi. Şaşırtan durumlar gülmenin şiddetini artırıyor. Bendeki durum çok ilkel. Yürürken düşen ya da tokat yiyen birini görünce çok gülüyorum. Sonra utanıyorum.
Komik olmak genellikle erkek işidir gibi bir algı var. Siz “komik kadın”ları nasıl buluyorsunuz?
- Ataerkil bir toplumda yaşadığımız için, erkeğin sözü daha kıymet görüyor. Toplumda söz söyleyebilecek cesarette kadın haliyle o kadar az ki, hepsine fırsat tanımak ve cesaret vermek lazım. Ben cesur her insana saygı duyuyor ve etkileniyorum.
Güldürürkenki hissiyatınız?
- Takdir gördüğüm zaman içimdeki çocuğa şeker vermişim gibi hissediyorum.
Hangi konuda ciddiyetinizi asla koruyamazsınız?
- Galatasaraylı Sabri Sarıoğlu.
Yabancı oyunculardan akrabalarınız olsa...
- Rowen Atkinson veya Peter Sellers amcam olaymış iyiymiş.
Bir hayvan olsanız hangisi olmayı istersiniz?
- Hayvanlara merhamet edilen bir ülkede olacaksa hiç fark etmez. Bizim buralarda hızlı kaçan herhangi bir kuş da olur.
ÖZGE BORAK: Sessiz olunması gereken durumlarda gülüyorum
Komedi yapmanın nasıl bir cazibesi var?
- Güldürmek için matematik düşünmek de gerekiyor bazen. İnsanları duygusallaştırmak kolay ama güldürmek zor bir şey bence.
En çok neye gülersiniz?
- Doğal anlara. Derler ya çocuklar düşene güler diye. Ben hâlâ çocuğum galiba, kendim de düşsem gülerim.
Ciddiyetinizi hangi konuda koruyamazsınız?
- Asla gülünmemesi gereken anlar, yerler vardır ya... Gülerseniz rezil olursunuz. Oldum da. Gülünecek yer mi? Dışarıdan çirkin görünse de o bir sinir bozukluğu hali. Toplantı, cenaze, açıklama yapılan bir an... “Sessiz olun” denen durumlarda inadına gülme hissi gelir bana ve gözümden yaş gelecek şekilde gülerim.
Yabancı ünlülerden birer kardeş seçme şansınız olsa...
- Meryl Streep ablam olsun, Robert De Niro abim olsun, dünya benim olur.
Telefonsuz kaç gün yaşarsınız?
- Ne telefonu! Yakınlarımın merak etmeyeceğini bilsem hemen suya atacağım.