Güncelleme Tarihi:
Özgü Namal fotoğrafları için tıklayın
Aynı anda bu kadar çok cephede birden savaş vermek zor olmalı...
- Hayatı biraz daha yorucu hale getiriyor. Özel yaşantınızı elinizden alıyor. Günler koşuşturmacayla geçiyor. Sevdiğiniz şeyleri daha az yapabiliyorsunuz. Bunun dışında kişiliğinizden bir şey götürmüyor. Tam tersine bir hayat, bir iş tecrübesi kazandırıyor. Tabii yaptığınız şeyden ne anladığınıza bakıyor. Şımarırsanız ve saçmalarsanız başka bir şey anlarsınız.
Tekliflere hayır diyememekten mi yoksa çok iyi projelerin denk gelmesinden mi oldu bu?
- Çok iyi projelerin denk gelmesinden. Hiçbir şey yokken Axess kampanyası vardı. Onunla başladık önce. Sonra ’Beynelmilel’i çektim. O da çok iyi bir projeydi. Hayır demek imkansızdı. O sırada ’Mutluluk’ geldi. Uluslararası bir proje. Cannes’a, Viyana’ya ve New York Film Festivali’ne gidecek. Böyle teklife de hayır denmezdi. ’Polis’ hepsinden önce kabul edilmiş bir işti. Zamanlama olarak talihsiz bir şekilde üst üste geldi. Ancak hayatım sadece çalışmakla geçmiyor.  Gözü dönmüş gibi "Her yerde oynayayım! Her yerde çıkayım!" gibi bir durum söz konusu değil. Belki bundan sonra iki yıl sinema filmi yapmam. Belki ortalıktan kaybolurum, hiçbir şey yapmam. Bu bir dönem, geçecek.
Korktuğunuz oluyor mu, ya bu kadar işin altından kalkamazsam diye?
- İyi gidiyorum. (Gülüyor) Korkmuyorum. Korkarsam korktuğum başıma gelir. Her zaman pozitif bakıyorum geleceğe. Kötü bir iş yapabilirim ama hiç önemli değil. İnsanım, zaaflarım var, yanlış yapma hakkım var. Bu hayat benim. Saçmalayabilirim. Arkasında da dururum. Kaldı ki yaptım yani. Bir yarışma yaptım iki bölüm. Çok kötüydü mesela. Arkasında da durdum. Bu tavır benden bir şey eksiltmez ki.
Sinemada başarının ölçüsü ne? Gişe hasılatı mı? Mesela tiyatroda başarı alkış olarak o an geri dönüyor size.
- Maalesef gişe başarısı baz alınıyor. Bana sorarsanız umurumda değil. Seyircinin gerçekten beğenip beğenmediğini hiçbir zaman bilemiyorsunuz. Film izlenmese de ben başarılı hissederim. Ben bir şey kazanmıyorum gişeden. Bana ne! İnşallah kazansın, Eflatun Film’e bin kat para kazandırsın, çok isterim. İkinci filmlerini çekecekler çünkü. Muhteşem bir senaryoları daha var. Onun dışında iki köşe yazarı beğenir yazar, sokakta gördüğün seyirci "Tebrik ederiz, çok güzel" der, uluslararası platformda bir başarıya ulaşır, o zaman başarılı olduğumu hissederim. Onun dışında doğru söylüyorsun, sinema bu anlamda nankör.
- Evet, patladı. İşte başarılı olduğunu öyle anlıyorsun. Köşe yazarları yazdı, herkes konuştu, telefonlar açıldı. Niye öyle oldu? İyi bir işti, doğru bir işti.
"Turkish" bir iş de değildi aslında.
- Evet öyle değildi. Uzun zamandan beri bir banka reklamı Kristal Elma aldı. Bu koskocaman bir ekip. Bir de şöyle bir durum var. İşin içinde ben vardım ama benden böyle bir şey beklemiyorlardı. Şoke oldular. Onların kafasındaki o ’Kurtlar Vadisi’ndeki Özgü Namal imajı olduğu için bu çok ters köşe bir vaziyetti. "Bu, o mu?" diye hayrete düştü insanlar. Ciddi bir imaj problemimiz var bizim. "Bu cici kızdır", "Bu seksidir", "Bu annedir" gibi etiketlerimiz olduğu için şoke oldu insanlar.
Size ’cici kız’ imajı yapıştırmak kolay oluyor herhalde. Duruşunuz, fiziğiniz, mimiklerinizle...
Cesaret isteyen bir ÅŸey mi bu?
- Tabii ki cesaret istiyor. Yani bütün o ’cici kız’ imajını tamamen tersine çevirmekten bahsediyorum. Bu çok zeka isteyen bir şey. Kaldı ki hayal edeceksin. Düşünsenize ben sizinle burada toplantı yapıyorum, siz beni bütün bu imajdan sıyırıp bambaşka bir şekilde görüyorsunuz.
Töre kurbanı Meryem’ioynuyor
Zülfü Livaneli’nin aynı adlı romanından uyarlanan Talat Bulut, Özgü Namal ve Murat Han’ın baÅŸrollerini paylaytıkları "Mutluluk" filmi, 16 Mart’ta vizyona giriyor. Film, 17 yaşındaki Meryem’in baygın halde, bir göl kenarında bulunmasıyla baÅŸlıyor. Ailesi Meryem’i bir namussuzluk yaptığını düşünerek töre gereÄŸi öldürülmesine karar verir. Sosyoloji profesörü olan Ä°rfan Kurudal ise Ä°stanbul’daki hayatını geride bırakıp yelkenli teknesiyle denize açılır. Meryem ve Ä°rfan’ın yolları beklenmedik ÅŸekilde kesiÅŸir.Â