Güncelleme Tarihi:
Parkorman'da düzenlenecek olan "İstanbul Live" konserlerinin ilk konuğu, "9" albümünün tanıtımı için dünya turnesi çıkan Lara Fabian olacak. Tüm dünyada 10 milyondan fazla albüm satan, dünya müzik ödüllerinde “Dünyanın en çok satan Francophone (Belçika'lı) sanatçı" unvanını alan Lara Fabian, 1991 yılında yayınladığı ilk Fransızca albümünden, yepyeni albümü "9"a kadar, tüm uluslararası Fransızca ve İngilizce hitleriyle İstanbul Live'ın konuğu olacak. Cumartesi akşamı İstanbullu müzikseverlerle buluşacak olan Fabian, konser öncesinde sorularımızı yanıtladı...
- Tüm dünyada 10 milyondan fazla albüm satışı olan bir sanatçısınız. Adagio cover'ınızla, "I Will Love Again" adlı şarkınızın remixleriyle Billboard dans listelerinin zirvesine yerleştiniz... Tüm dünyanın tanıdığı ve satış rekorları kıran bir sanatçı olmak nasıl bir duygu?
Benim böyle bir kaygım yoktu. Bu tamamen ekip işi. İngilizce albüm yaptığınızda uluslararası marketler için fırsatlarınız artıyor. Bu benim hoşuma gidiyor. Ama esas kaygım, kendi iç dünyamı aktarmak. Benim içimdekiler şarkılara yansıdığında ve insanlar bunu anladıklarında, dünyanın en mutlu insanı oluyorum...
17 yaşımda Türkiye'ye geldiğimde kendimi çok tecrübesiz hissediyordum ve yolun başındaydım. Şimdi Türk izleyicisi ile yakınlık kurmaya geliyorum. Uzun yıllar bunu gerçekleştiremedim, biliyorum. Fakat buraya, bu kadar zaman gelmemenin nedeni, kesinlikle yıllar önceki olay değildir.
- "9" albümünün dünya turnesi kapsamında Türkiye'de sahne alacaksınız. Neden albümünüzün adı 9, 9'un metafizik ve zen felsefesi ile ilgili anlamı da var çünkü. İlgileniyor musunuz metafizik ve ötesiyle?
Tamamen iç dünyamla ilgilenmek ile alakalı. "9", evet yeniden doğuşu sembolize ediyor. Şimdiki halim, şimdi olduğum kadın, şimdi olduğum şarkıcı, önceki benden daha farklı bir noktada. Bunu da yeniden doğuş olarak görüyorum. Yeniden doğuş beni ilgilendiriyor, yeniden bir ben çıkarmak içinden ve bunu yansıtmak beni mutlu ediyor. Sanırım sizin de dediğiniz gibi ben bu konularla bir hayli ilgiliyim...
- Buğulu sesiniz dinleyenleri rahatlatır bir tonda. Normal hayatınızda da böyle misiniz?
Normal hayatımda çok sakin biriyim. Belki sevdiğim bir ortamda fazla konuşkan biri olabilirim. Arkadaşlarımla sohbetlerin ve yemeklerin dışında dingin bir hayatı tercih ediyorum.
- Resme olan düşkünlüğünüzü biliyoruz. Sahnede hem şarkı söylerken hem de resim yapma gibi görsel bir şovdan yana mısınız?
Asla yana değilim. Çok kötü bir ressamım. Sanırım sahnede sadece şarkı söylemem, dinleyicileri daha çok mutlu edecek. Bunu çok istememe rağmen başarısızım. Ama şarkı söylemek konusundaki yeteneğim, bu isteğimi hafifletti ve şarkı söylüyorum...
- Türkiye ile ilgili izlenimleriniz nedir, sizi etkileyen nedir bizim kültürümüzde?
- Turne yoğunluğu içinde koşuştururken, neleri unutup gidiyorsunuz ülkenizde? Arkanızda neler ve kimler bırakıyorsunuz, özlüyorsunuz?
Arkadaşlarımla yemek yiyip, sohbet etmek en büyük zevkim. Tek kötü alışkanlığım da bu sanırım. İçki ve sigara kullanmıyorum ama kahve ve yemek denince kendimi durduramıyorum. Başka ülkelerdeyken arkadaşlarımı çok özlüyorum. Başka ülkelerde arkadaşlarım oluyor, bu da bir bağlılık yaratıyor. Arkadaşlarımın yanına anılarla dönüyorum.
- Ünlü şarkı yazarı Cole Porter'ın biyografisini aktaran "De-lovely" filminde, dünyaca ünlü starlarla oynadınız. Şimdi de bir Fransız gerilim filminde oynayacakmışsınız...
Sonu sürprizli gerilim filmlerinden biri olacak. Gerilim filmleri izlemeyi daha çok seviyorum. Yaşadığım deneyim beni oyunculuk adına mutlu etti.
ŞU AN AŞIK DEĞİLİM
- Aşk şarkıları Türk insanını çok etkiliyor. Sizin de ilham kaynağınız aşk... Şu an aşık mısınız peki?
- "La difference" şarkınız anti-homofobi şarkısı olarak marş haline gelince büyük bir sansasyon yarattınız. Gay arkadaşlarınızın çok olduğunu söylüyorsunuz. Ve onlara destek olduğunuzu da açıkça dile getiriyorsunuz...
Eşcinsellerin çok daha hayata dönük olduklarını, hayattan çok daha zevk almasını bilen insanlar olduğunu görüyorum. Tüm dünyanın ittiği ve tepki verdiği bir durumda çok güzel aşık oluyorlar. Bence aşk önemli. Bence insanların cinsel tercihleri önemli değil. Bence yaşantılarında insanlar mutlu olmalı ve bence her şekilde özgürce bunu yaşamalı.