Cenazeler Gömülüyor

Güncelleme Tarihi:

Cenazeler Gömülüyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 1999 00:00

Haberin Devamı

Cenazeler gömülüyor, evler tamir edilecek, yaralar kapanacak, ya ruh sağlığımız?

Türkiye'de milyonlarca insan, aynı acıları, korkuları yaşıyor. Yakınlarını kaybedenler tıbbi adıyla ‘‘travmatik yas’’ta. Evinin yerle bir olması insanlarda pek çok duygusal tepki yaratıyor. Yakınını ya da evini kaybetmese de depremin dehşetini yaşayanların çoğu ise Akut Stres Bozukluğu'ndan mustarip. Hepimiz yoğun korku duyuyor, yeniden deprem olacak beklentisi içinde uyuyamıyoruz. Yaşananlara verilen tepkileri ve ruh sağlığımızı nasıl koruyabileceğimizi, tecrübeli depremzedeler ve uzmanlar anlatıyor.

Ruhumuzdaki deprem nasıl bitecek

Marmara Depremi onu da hatırlattı: Çok değil, bundan sadece 14 ay önce Adana da büyük bir deprem yaşamıştı. 10 bin 401 bina yıkılmış, 145 ölüm olmuş, 3 bin 500 kişi de yaralanmıştı.

Depremin en çok vurduğu yerlerden biri de Ceyhan'dı. Oraya da kurtarma ekipleri, yardım kamyonları ulaştı. Orada da enkazdan çıkan her ceset acıyı biraz daha derinleştirdi; saatler, günler sonra canlı çıkarılabilenler insanları sevince boğdu. Deprem, bir cumartesi günü, akşamüstü saatlerinde olduğu için can kaybı 145'te kalmıştı, bugünü düşününce neredeyse azımsanacak bir sayıydı bu. Ama en sevdiklerini kaybedenler, şimdi evlerinin yerinde yeller esenler, yakınını ya da evini kaybetmese de o şok edici sarsıntıyı yaşayanların ruh sağlığı 14 ay sonra eski haline kavuşmuş değildi. Ve Ceyhanlılar Marmara depremiyle birlikte yeniden geçen yılın haziran ayının son günlerine döndüler.

Tecrübe konuşuyor

Şimdi onlar gibi, Türkiye'nin büyük bir bölümünde milyonlarca insan aynı acıları, korkuları yaşıyor. Yakınlarını kaybedenler psikiyatri literatüründeki adıyla ‘‘travmatik yas’’ta. Yakınını kaybetmeseler de depremin dehşetini yaşayanlar ise Akut Stres Bozukluğu'ndan mustarip. Yüzbinlerce insan, yokolan sevdiklerinin, geçmişinin gömüldüğü evinin yasını tutuyor. Daha önce kapısını kapatıp içine girdiğinde güven duyduğu evi ayaktaysa da artık o güveni hissetmiyor.

Bu tür kayıpları olmayanlar yoğun tedirginlik duyuyor, yeniden deprem olacak beklentisi içinde uyuyamıyor. Hepimiz yer gerçekten sallanmasa bile, sallanıyormuş gibi hissediyoruz. Bir çoğumuz çeşitli psikolojik bozukluklarla boğuşuyoruz. Kimin kendini ne zaman, nasıl tedavi edeceğini, edemeyenlerin yardımına kimin, ne kadar koşabileceğini de bilmiyoruz henüz.

Bir yıldan fazla bir süre önce bu dehşeti yaşayan Ceyhanlılar, ‘‘Aylar boyunca sallantı olmasa da hep sallandığımızı düşünüyorduk. Tam rahatlamaya başlamıştık ki... Şimdi yine uykulardan sıçrıyoruz...’’ diye anlatıyor. Geçen yılın 27 Haziranı'ndan beri evine girmeyen, her gece otomobiliyle sokaklarda dolanan Ceyhanlı daha çok dolaşacak gibi görünüyor. Gördüğü psikolojik tedaviyi son zamanlarda aksatmaya başlayanlar yeniden kuyruğa gireceğe benziyor. Depreme 11 yaşındaki kızını kurban veren Nigar Aktan, ‘‘Ben zaten düzelememiştim. Normal hayat nedir unuttum. Mecburen yemek yemek, su içmek dışında bir eylemim yoktu. Yalnız kalmaktan korkuyorum, komşuyu çağırıyorum, Gelince de bir gitse de yalnız kalsam, diyorum’’ diye anlatıyor.

Gözyaşlarımı tutamıyorum

Evinin enkazı altından annesini, iki yengesini ve bir yeğenini çıkaran 28 yaşındaki Meltem Supçin ise üç haftalık evliyken meydana gelen depremden birkaç ay sonra hamile kaldığını, 7 aylık bebeğini yaşadığı stres yüzünden kaybettiğini anlatıyor ağlayarak. Üstelik Supçin, yaşadığı stresi biraz olsun azaltabilmek amacıyla geçen hafta İstanbul'a gitmiş ve Marmara depremini de yaşamış: ‘‘Önceki yaşadıklarım film şeridi gibi geçti gözümün önünden, iki gün sokakta kaldık ve ben iki gün boyunca ağladım, gözyaşlarımı hiç tutamıyorum. Biz nasıl düzeleceğiz, bilmiyorum’’

Babası Enver Erdoğan, ‘‘Artık birbirimizi bile anlamıyoruz’’ diyor. Ağabeyi Erol ise öfkeyle dışa vuruyor duygularını: ‘‘İnsanlıktan çıkmışım, grip olursun çok ağır olsa da birgün geçer, bu geçmiyor’’ diyor.

SAHADA İLK ARAŞTIRMA

Geçen yıl Adana'da meydana gelen depremin hemen ardından, bölgeye koşan yardım ekiplerinin içinde bir de psikiyatristlerden oluşan ekip vardı: Çukurova Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Profesör Bekir Aydın Levent, Psikiyatrist Sükrü Oğuz, Levent Soylu ve arkadaşları, depremin 7. gününden itibaren depremzedeler üzerinde çalışmaya başladılar. Yaşanan travmanın insanlar üzerinde ne kadar etki yarattığını saptamak ve o kriz anında ihtiyaç hissedenlere geçici tedavi uygulamaktı amaçları. Bu, Türkiye'de depremin ardından bu kapsamda yapılan ilk araştırmaydı.

İlk ana şok 6.3 şiddetindeydi. İlerleyen günlerde 200 tane artçı deprem meydana gelmişti. Herşey, insanları sürekli bir yeni bir deprem beklentisine sokuyordu. Çalışmayı yapanlar gördüler ki, fiziksel hiçbir hasara uğramayan insanlar bile büyük bir stres altında.

7-27 Temmuz 1998 tarihleri arasında, depremi yaşayan 525 kişiyle görüştüler. Yüzde 23'ünde, depremin hemen ardından oluşan bir Akut Stres Bozukluğu tespit ettiler. Bunların yüzde 13'ü daha önceden psikolojik tedavi görmüş kişilerdi. Görüşülen kişilerde en yaygın belirtiler, korku, dehşet, algı bozukluğu, tepkisizlik, içine kapanma, olayı tekrar tekrar yaşama, kabuslar, halisünasyonlar, yaşanan olayı hatırlatan şeylere karşı aşırı tepki, uyuma zorluğu, irkilme, konsantrasyon bozukluğu, duyuların aşarı uyarılması ve saldırganlıktı...

İlk tespitlerden ve hayat yeniden normale döndükten sonra kliniğe başvuranlar, düzenli gelenler oldu. Erken tedaviye alınanların yüzde 60-65'inde belirtilerin düzeldiği, günlük işlevlerin rahatlıkla yerine getirilebildiği gözlendi. Kalan yüzde 35-40'lık bölümde ise Travma Sonrası Stres Bozukluğu saptanmıştı. Ancak bir şekilde psikiyatriste ulaşamayan ya da düzenli tedaviye gelemeyen grupta belirtiler oldukça yoğun bir biçimde sürüyordu.

ÜCRETSİZ TEDAVİ

Çukurova Üniversitesi Psikiyatri Bölümü Araştırma Ekibi, depremin ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin bir, birbuçuk yıl sonra ne durumda olduğunu tespit etmek için, aynı bölgede eylülde yeniden çalışmaya başlayacaktı. Marmara depremiyle birlikte çalışmanın önemi daha da arttı. Şimdi Çukurova Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı, şu anda depremzedeler için poliklinik hizmeti vermekte. Son depremle birlikte korkuları, acıları tazelenen Adanalılar, bu hizmetten ücretsiz olarak yararlanabilirler.

Adana depreminde annesini, iki yengesini ve bir yeğenini kaybeden 28 yaşındaki Meltem Supçin, yedi aylık bebeğini yaşadığı stres yüzünden kaybetmiş. ‘‘Biz nasıl düzeleceğiz, bilmiyorum’’ diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!