Güncelleme Tarihi:
Siz de çoğunluk gibi oyunculuğa giden klasik yoldan geçip, fotomodellik yapmışsınız...
- Doğru, 17 yaşında fotomodelliğe başladım. Ben kamerayı çok seviyorum. Fotojenik olduğum da söylenir. Hayatım boyunca fotoğraflarım çekilsin, dergilerde çıksın, insanlar görsün, benimle ilgili güzel şeyler söylesin istedim. Bu bana hayat iksiri gibi geliyor.
Egonuzu da okşayan bir durum tabii...
- Zaten bunu inkar etmek yanlış olur. Bir arkadaşımın at çiftliği var, geçenlerde oraya gittim. ılginç bir şey söyledi bana. “Erol, dikkat et, at binen insanlar egosu çok yüksek olan insanlardır” dedi. Sebebini sordum. “Çünkü egosu yüksek olan insan hayattaki her şeye hakim olmak ister. Motosikletten aynı keyfi alamazsın. At canlı ve onu sen yönetiyorsun. O yüzden bu büyük bir ego tatminidir” dedi.
Şöhreti seviyorsunuz, peki bu yolda çok çaba harcıyor musunuz?
- Her şey şans aslında! Küçük yaşta ünlü fotoğrafçı Tamer Yılmaz’la tanıştım. Dayımın arkadaşıydı. Tamer Ağabey bir gün “Gel fotoğraflarını çekelim” dedi. O zamana kadar hiç profesyonel fotoğraf çektirmemiştim. O kadar güzeldi ki fotoğraflar, şoke oldum. Tamer Ağabey fotoğrafları görünce hemen Gaye Abla’yı (Sökmen) aradı, “şu an karşımda bir delikanlı oturuyor, sana onu ve fotoğraflarını gönderiyorum. Sen zaten sonrasında beni arayacaksın” dedi. Gaye Abla fotoğrafları görünce gülmeye başladı. O gün bana dedi ki; “Erol seninle ilgili çok planlarım var!”
Kaç sene önce oldu bu konuşma?
- Yaklaşık 12 yıl.
SİLAHIN AĞZINDAKİ MERMİ GİBİYDİM
Peki 12 yılda biz sizi hâlâ niye tanıyamadık?
- Ben biraz özgür ruhlu bir insanım. Spor akademisi mezunuyum ve ekstrem bir yanım da var. O zamanlar ben silahın ağzındaki mermi gibiydim ve o heyecanla bir yurtdışı maceram oldu. Yaklaşık bir sene Londra, Paris, Yunanistan, ıtalya dolaştım. Gaye Abla’yı biraz yarı yolda bırakır gibi oldu ama engel olamıyorsunuz. Çünkü patlamaya hazır bomba gibiydim. Heyecanlıydım, kıpır kıpırdı içim. Hatta oraya yerleşme düşüncem de vardı.
Niye vazgeçtiniz?
- Gittim, çok güzel şeyler yaşadım. Gezdim, dolaştım, değişik insanlarla tanıştım, modellik yaptım, su sporlarımı yaptım. O da geçti.
Bir hevesti demek ki?
- Aynen öyle. O zamanlar maymun iştahlılığa kapılmıştım ben. Geri dönüş oldu. Modellikten vazgeçtim, çünkü Türkiye’de modellik yapmak pek hoşuma gitmedi.
Neden?
- Yurtdışında çok daha farklı. Orada modelliğe gerçekten bir meslek olarak bakılıyor ve belli yerlerde değer görüyorsunuz. Burada ben onu görmedim. Sonra tamamiyle kendimi işime ve evliliğime verdim. 24-25 yaşındaydım. Her şey hızlı gelişti, aşık olduk.
BEN OYUNCU DEĞİLİM DAHA ÇOK YOLUM VAR
Aşk devam ediyor mu?
- Hayır. Ayrıyım şu anda. Çocuğumuz oldu. Bunlar araya girince bazı şeyler sekteye uğrayabiliyor. Ama oyunculuk her zaman içimde kalan bir hevesti. Askerde düşünmek için çok vakit buldum. “Ne yapmak istiyorsun? Sıfırdan bir hayata başlıyorsun, dönünce oyunculuk işine asıl” dedim.
Evliyken ne işle uğraşıyordunuz?
- Evliyken restoran açtım. Ama yok yani, yapamadım. Sonunda “Ticaret benim işim değil” dedim.
İlk işiniz ne oldu?
- Songül Öden’le birlikte bir kadın pedi reklamında oynadım. Bu arada da Altan ve Vahide Gördüm’den eğitim aldım. Onların bana yaptığı pozitif ve negatif yönde eleştiriler çok etkili oldu. Ben oyuncu değilim, olamadım daha çok yolum var.
Sizin en ses getiren işiniz ne oldu?
- Herhalde “Cehennem”... 3 boyutlu filmde rol aldım. Ondan önce bir tıraş bıçağı reklamı ve banka reklamıyla ekranlarda kendimi gösterdim.
Sizce meslekte en büyük avantajınız ne?
- Her tipe bürünebiliyorum. Aslında bu işe son 7-8 aydır ağırlık verdim. 4-5 tane reklam filmi, 3 TV projesi, 1 sinema filmi ve 2 de dizi... Hiçbirinde kendini tekrar etmeyen bir Erol Gedik! “17-18 yaşındayken niye yapmadım bu işi” diye şimdi çok üzülüyorum.
Belki o zamanlar doğru zaman değildi...
- Çok iyi bir noktaya değindiniz. Ben ona çok inanırım. Her şeyin yeri ve zamanı vardır. Üstelik o zaman heyecanıma ve coşkuma yenik düşebilirdim. şu an hayat açısından çok tecrübeliyim, ne istediğini bilen ve oturmuş bir karakterim var.
BENİ HUGH JACKMAN’A BENZETİYORLAR
Kimi beğeniyorsunuz oyunculardan?
- Ben bu iş yapan herkese çok saygı duyuyorum. Bir emek var sonuçta. Ama Haluk Bilginer’in müthiş ses tonu bile beni etkiliyor. Tuncel Kurtiz’i de çok beğeniyorum. Yabancı olarak da Hugh Jackman’ı beğenirim. Beni de ona benzetirler. Belki o yüzden çok yakın hissediyorum kendime. Kendimi çok geliştirmem gerektiğini biliyorum ama bu işi çok seviyorum ve eninde sonunda bunun meyvelerini alacağımı düşünüyorum. Kısa yoldan voleyi vurayım da gideyim demiyorum. Bu işi seviyorum, sindire sindire haz alarak yapacağım.