Güncelleme Tarihi:
Bugünlerde İstanbul'da, Kerem Görsev Jazz Bar'a giderseniz eğer karşınıza dokuz kişilik bir kadın caz grubu çıkacak. Miss Jazz! Moskovalı gencecik kızlardan kurulu grup, inanılmaz iyi caz yapıyor. Saatlerce sahnede kalan kızların müthiş zengin bir repertuvarı var.
Aslında, feminist bir kadın olarak, (bunu aleyhime koz olarak kullanmayacaksınız değil mi?) ‘‘şunu yapan kadın’’ haberleri kadar gıcık olduğum bir şey de yoktur. Kadın taksi şoförü, kadın makinist, kadın muslukçu, kadın muhtar, kadın başbakan... (Sonuncusunu emsal saymayın lütfen) Anlayın işte, kadınlar da yapabiliyor. Erkeklerin yaptığı işi yapabilmek için ekstra bir yeteneğe, zekaya yada fazladan çalışmasına da lüzum yok. Erkek ne kadar enerji harcıyorsa kadın da o kadar harcıyor. Daha fazla değil. Ama işte Serhan Yedig, Kerem'in yerinde dokuz tane kız saksafoncu var deyince, insan dayanamıyor, gidiyor haberini yapıyor. Bunda kendime tek bir özürüm olabilir: Kızlar çok iyi çalıyor! Ben aslında ‘‘iyi müzisyen’’ haberi yaptım. (Niye kimse inanmıyor?)
Kerem Görsev'in barına gittiğimizde kızlar çoktan sahneye çıkmışlardı. Menemen testisi gibi dizilmişler, sarışın sarışın çalıyorlardı. Dokuz kişi oldukları için tabii biraz sıkışmışlardı ama bu pek de umurlarında değildi.
Grubun başı Tatyana Andreeva. (Sıkı Hürriyet okuyucuları, Serhan Yedig tarafından onunla tek olarak yapılmış röportajı hatırlayacaklardır) Henüz 25 yaşında ama çok iyi bir saksafoncu. Altı yaşından beri müzik yapıyor. Önce obua ile başlamış.
Klasik müzik eğitimi alırken cazla tanışmış ve çark etmiş. Obuayı bıraktığı gibi anne babasına saksafon aldırmış. Eline alış o alış. Liseyi bitirdikten sonra, Moskova'daki caz akademisine gitmek istemiş ama ailesi gurbet ellere göndermeye razı olmayınca Sağlık Kolejini bitirip hemşire olmuş. Bir yıl da hemşirelik yapmış. Ama sonra Moskova'ya yerleşmiş ve içinde ukte kalan caz akademisine gitmiş.
Klasikten Caza
Kızlar grubunu kurmak aslında Tatyana'nın fikri değilmiş. Onun sürekli çaldığı başka bir üçlüsü var. Organizatörler kızlar grubu ilginç olur deyince, başlamış aramaya. Caz çalan sadece üç kız bulabilmiş. Gerisini klasikçilerden toparlamış. ‘‘Çok sıkı provalar yaptık. Hiç biri hayatı boyunca bir tek caz notası bile çalmamış müzisyenlerdi. Ama klasikçi oldukları için önlerine konan her notayı hemen çalabiliyorlardı. Fakat caz, biliyorsunuz, ruh istiyor. Onu verebilmek için çok sıkı çalıştık. Hálá da haftada üç gün toplanıp prova yapıyoruz. Çok seviyorlar cazı ve öğrenmeye çok açlar. Emprovize yapmaya bile başladılar. Gerçi şimdilik iyi olmuyor ama o da olacak, bundan eminim.’’
Bir araya geldikten bir ay sonra sahneye çıkıyorlar. Moskova'da bir üniversitede. ‘‘Kızların ödü koptu. Halbuki hepsi defalarca konsere çıkmış, profesyonel klasik müzik müzisyenleri. Ben içimden çok gülüyordum onların bu hallerine’’.
Rusya'nın ilk kadın caz grubu Miss Jazz'in sadece bir yıllık bir geçmişi var. Rusya'da caz kulüplerinde arada sırada çıkıyorlar.
Genelde konser veriyorlar. Türkiye, onların ilk yurtdışı turnesi. İlk defa da iyi para kazandıkları yer. Ancak geleli sadece beş gün olduğu ve bu süre içinde de sürekli prova ve röportaj yaptıkları için İstanbul'u daha hiç gezememişler. Yaptıkları işi çok ciddiye aldıkları için süse püse de önem vermiyorlar. Sahnede çekingen bir havaları var. İlk defa yurtdışında çaldıklarından olmalı.