Çayda Çıra’nın memleketi Elazığ

Güncelleme Tarihi:

Çayda Çıra’nın memleketi Elazığ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 2011 00:00

Bu hafta Elazığ Milletvekili Sermin Balık, oyuncu-yazar İclal Aydın ve sanatçı Mustafa Keser’le; tarihi Harput Kalesi’nin eteklerinden süzülen, sekiz köşeli kasketi, Çayda Çıra’sı, sonsuzluğa uzanan bağları, yöresel tatları ve gakkolarıyla ünlü Azizler şehri Elazığ’a doğru bir memleket yolculuğuna çıkıyoruz

Haberin Devamı

Elazığ’ın ilk ve tek kadın milletvekili Sermin Hanım’la ilk karşılaştığımda kendimi tutamayarak “Ama bu kadar da genç milletvekili olunmaz ki!” dedim. Son derece samimi, “Göründüğüm kadar da genç sayılmam” diyerek 30’lu yıllara ne kadar çok şey sığdırdığını anlattı. Gerçi tanışmadan da bir koltuğa kaç karpuz sığdırdığını biliyordum ama insan yine de şaşırıyor. Sermin Hanım çocuğuna çok düşkün bir anne, iyi bir eş ve yeni mezun bir üniversiteli. Ve Elazığspor’un Yönetim Kurulu’nda. Hani her başarılı erkeğin ardında başarılı bir kadın vardır derler ya, bir istisna olarak Sermin Hanım’la gelen eşi Erdal Bey’i görünce belki de ilk defa başarılı bir kadının ardındaki başarılı erkeği tanımış oluyorum.
Elazığlı kadınlar Sermin Hanım’a ‘Cesur Yürek’ diyor. Merak ediyor ve soruyorum: “Size elinizin hamuruyla milletvekili olduğunuz için mi cesur yürek diyorlar? Ya da iki çocuktan sonra üniversite mezunu olduğunuz için mi?”
Elazığlı kadınlar için bir rol model olduğunu, kentinin kendisine çok şey kattığını ve artık borcunu ödeme zamanının geldiğini söylüyor. Annelik, eş ya da vekillik rollerinden hangisinin ağır bastığını sorduğumdaysa, önceliğinin vekillik ve annelik olduğunu söylüyor: “Herkesin bir olmazsa olmazı vardır ve benim olmazsa olmazım Elazığ. Erenler Diyarı’nda Yaradan’a el açıp dualar etmediyseniz, Harput’tan şehri şöyle bir güzel seyredip çedene kahvesi içmediyseniz, Keban’ın o güzel surlarında tereyağında alabalık yemediyseniz, Hazar Gölü’nün kenarında güneşin batışını ya da doğuşunu seyretmediyseniz, kadınların elleriyle yaptığı içli köfteyi yemediyseniz hele de Çayda Çıra’yı hiç seyretmediyseniz, nefes almamış, yaşamamışsınızdır.” Sermin Hanım Ankara günlerinde memleket hasreti çektiğini söylüyor: “Vekilliğimin onuncu günüydü ve Ankara’da bir Elazığ düğününe gittim. On gündür Elazığ’dan uzağım. Çayda Çıra çaldı ve nasıl ağlıyorum... Sanki senelerden beri memleketimden uzakmış gibi.”

Haberin Devamı

GAKKO’YA  YAKIŞMAZ

Mustafa Keser de Elazığ’daki günlerini ağlayarak anlatıyor: “Annemle İzmir’e taşınmıştık. Her akşam Elazığ’ı konuşurduk. İnsan 20 yıl boyunca her akşam aynı sohbeti tekrar edebilir mi? Yok şu komşumuz nerede oturuyordu, yok hatırlar mısın bunu nasıl yapardık, onu nasıl yerdik?” Mustafa Bey’e “peki doğrusu gakko mudur gakkoş mu?” diye soruyorum. Son derece kararlı, “Dadaşa ‘ş’ yakışır ama gakkoya yakışmaz. Gakkodur efendim” diyor. Bu sefer de ‘Gakko’nun anlamını merak ediyoruz. Ve Sermin Hanım; Gakko’yu en güzel biçimde tanımlayan sekiz köşeli kasketin hikayesini anlatıyor: “Gakko; kardeş ve mert demektir. Biliyorsunuz bizim sekiz köşe bir şapkamız vardır. Her köşesinin dürüstlük, şeref, namus gibi bir anlamı var ve Elazığ’ın bir meziyetini temsil eder.”

Haberin Devamı

300 YILLIK BİR AİLE

Üçüncü yol arkadaşımız, İclal Aydın da kökleri 300 yıla dayanan Elazığlı bir ailenin kızı. Ve ailesinde dünyanın dört bir yanında, farklı mesleklerde başarı gösterenler var. İclal Hanım’ın çocukluğu kayısı ağaçlarının üzüm bağlarına eşlik ettiği uçsuz bucaksız, şimdilerde şarap fabrikası olan bir bahçede geçmiş. Sonra ailesi Elazığ’da olmasına karşın yatılı olarak okumuş. Memleketine dair en çok neleri özlediğini sorduğumdaysa mis kokulu çilekleri, güzel pestilleri, orcikleri, Buzbağı şarabını, Elazığ üzümünü ve babaannesinin yaptığı içli köfteleri sayıyor. Elazığ’ın “Ölene dek severiz zalim nure” türküsünde olduğu gibi, ölene dek mi sevdiğini soruyorum. “Sevmek konusunda çok dirayetliyiz. Ama bir gün onu sevebiliriz, bir gün başkasını. Değişmeyen memleket ve
aile sevgisidir” diyor.

Haberin Devamı

YAPMADAN DÖNMEYİN

Bizim yaptığımız gibi siz de bişmeler zamanında (bağbozumu) Elazığ’a gidip ve mutlaka çedene kahvesi için. Harput köfte, içli köfte, tandır ekmeği, sırın, büryan, sarılı burma, gül tatlısı, kadayıf
ve de orcik gibi geleneksel tatlı ve yemeklerden yemeden; Hoşaf ve şerbetlerden içmeden; Akgün Otel ve Marathon Otel’de kalmadan; özel
dokuma halı ve kilimlerden, bakır eşyalardan, iğne oyalarından, pestil (özellikle sarı dut pestili) ve orcik almadan; tarih kokulu Harput’u görmeden, Hazar Gölü’nde yüzmeden, Çayda Çıra oyununu ve Kürsübaşı programını izlemeden dönmeyin.

KENTTE DOĞAN ÜNLÜLER

Necati Şaşmaz, Fatih Kısaparmak, Kenan Çoban, Bülent Serttaş, Erkan Oğur, Oktay Kaynarca ve Kadir Çöpdemir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!