Reha ERUS
Oluşturulma Tarihi: Eylül 13, 2007 00:00
"No Reservations" (Aşk Tarifi) adlı filmde Catherine Zeta-Jones ile başrol oynayan Aaron Eckhart, Kelebek’in sorularını yanıtladı. Eckhart rol arkadaşı için "Catherine’le oynamak her aktörün düşüdür" diyor.
Aşk Tarifi’nde mutfağa hakim, bıçkın bir aşçısınız. Gerçek hayatta hiç yemek pişirdiniz mi peki?
Hayır, iyi bir aşçı değilim. Otelde kaldığım için hep başkaları bana yemek pişiriyor. Ama damak zevkim gelişmiştir.
n Bu film için özel yemek pişirme dersleri aldığınızı Catherine Zeta-Jones’tan öğrendik...
Kendimizi biraz sıksak, evde tek başımıza yemek pişirebiliriz. Tarifine bakarız, alt tarafı biraz zamanımızı alır, ama yaparız. Asıl önemli olan, o yemeğin başkalarına sunumu... Ünlü şef Michael White, işte bize bunu öğretti. Bir tabağın gurme olarak hazırlanışı, sosların doğru kullanımı, baharatların kıvamı, aromalı otların süsü, tabakta duruş şekli... Dikkat ederseniz, filmde en çok takdim için özen gösteriyoruz. Zaten yemeği kontrol altında yamaklar pişiriyor. Siz dekore edip müşterinin beğenisine sunuyorsunuz.
n Filmde yemek pişirirken bolca da arya söylüyorsunuz...
Onları da ezberledik. Zaten filmin soundtrack’inde de Luciano Pavarotti, Renata Tebaldi, Tito Beltran gibi opera sanatçılarından ünlü eserler bulunuyor.
n Dört dörtlük bir yemek mi yoksa Catherine Zeta-Jones ile uzun bir öpüşme mi?
- Yemek desem elbette kimse inanmaz... Ama şöyle hayal edelim: Romantik bir yemek sırasında öpüşmek! Çünkü bu ikisi birbirini tamamlar. Mesela dün gece kız arkadaşımla bir İtalyan lokantasına gittik. Hiç doymayacakmışız gibi mönüde ne varsa istedik. Ama karnımız doymaya başlayınca, dikkatimiz masadan uzaklaşarak birbirimize çevrildi.
n Yemek pişirmiyor ama mutfak alışverişi seviyormuşsunuz duyduğum kadarıyla...
Evet, kesinlikle... Örneğin otelde yaşasam bile haftada birkaç kez manava uğruyorum ya da markette gezinip gıda maddelerini hayranlıkla izliyorum. Odama meyve alıyorum. Zaman zaman kendime sandviç de yapıyorum.
n Hayat felsefeniz nedir?
Neşe ve mutluluk, gününü gün etmek, yaptığından memnun olmak, yaşadığın her şeyin tadını çıkarmak... Örneğin bu filmde Catherine Zeta Jones ile oynadım, rol icabı da olsa öpüştük, bu paylaşımı yaşadık. Bunun nasıl bir şans olduğunu algılayabiliyorum.
n Peki "Erin Brockovich" filminden bu yana kariyerinizde ne gibi bir değişim oldu?
Postadan daha çok senaryo çıkmaya başladı. Sevdiğim yönetmenlerle çalışma imkanı buldum. Cameron Diaz, Uma Thurman, Cate Blanchett, Hilary Swank, Elisabeth Shue, Renee Zellweger gibi güzel kadınlarla aynı projelerde rol aldım.
n Ya Catherine Zeta-Jones?
Onunla birlikte oynamak her aktörün temel düşüdür bence. Zaten yönetmen Scott Hicks’e "Üzerine para vermeye razıyım. Yeter ki Catherine Zeta-Jones’un karşısına koy beni" diye yalvardım. Şaka bir yana, inanılmaz profesyonel bir oyuncu. Kusursuzluğa inancı müthiş. Büyük şef Michael White’tan ders alırken bile inanılmaz ciddiydi.
n Çekimler sırasında sizin Catherine Zeta- Jones ile aşk yaşadığınız dedikoduları çıktı.
Bu dedikoduların üzerinde fazla durmadım. Catherine de güldü geçti. Bu bizim meslekte maalesef oyunun kuralı gibi bir şey. Yani "rol arkadaşınla bir ilişkin olabilir" varsayımını topluma duyurmak... Sadece aileme, yakın dostlarıma ve elbette kız arkadaşıma bu söylentilerin hayal mahsulü olduğunu söyledim, o kadar.. Genç değilim, yakışıklı da değilim. Sadece kendi hayatını yaşayan bir profesyonelim. Çirkefleşmedikçe benimle ilgili dedikodulara kulak asmam.
Çılbırı severim
"Şimdi önüme rafine bir Fransız tabağı örneği, yani az pişmiş bir şatobiryan bonfile koysanız diğer tarafta da jambonlu bir sandviç koysanız, herhalde ikincisini tercih ederim. Biz Amerikalılar fast food’a nedense daha yatkın oluyoruz. Ama hani bir İtalyan makarnasını da iştahla yerim. Sonra çılbır yumurtayı sabahları kahvaltıda önümde görmek isterim. Ama yapımı kolay bir yemek isterseniz salata tercih edilmeli. İstediğiniz ekleyebilirsiniz örneğin peynir veya tavuk eti üstelik yanında bir kadeh de şarap içebilirsiniz."