Cartier’ye layık dükkan bulmak için çok bekledik

Güncelleme Tarihi:

Cartier’ye layık dükkan bulmak için çok bekledik
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2006 00:00

Kuyumcuların kralı ve kralların kuyumcusu Cartier o meşhur butiklerinden birini İstanbul’un Nişantaşı semtinde açıyor. Abdi İpekçi Caddesi’ndeki Cafe Mavi’nin yerinde açılacak butik bu yılın sonunda hazır olacak. Parfüm, mücevher, saat, yani Cartier markasının ürettiği her şey bu butikte satılacak. Butikte müşteriyle birebir temas edecek elemanlar Cartier’nin felsefesi, tarihi ve müşteri profiliyle ilgili eğitim görecek.

Cartier’nin son parfümü Delice’in lansmanı için Türkiye’de bulunan Cartier Ortadoğu ve Türkiye Başkanı Patrick Normand ile yeni butiği konuştuk.

Kral 7. Edward Cartier için "kuyumcuların kralı ve kralların kuyumcusu" demişti. Bugün sadece krallara hizmet etmiyorsunuz ama değil mi?

-
Hayır ama o zamanlar gerçekten dünyadaki hemen hemen bütün krallıkların resmi kuyumcusuydu Cartier. İspanya, Belçika, Sırbistan, Tayland, Portekiz, Hint mihraceleri... Halen dünyanın çeşitli yerlerindeki kraliyet ailelerine servis veriyoruz. Özellikle bu Ortadoğu’daki ülkeler için geçerli. Onun dışında ünlülerin, milyarderlerin kuyumcusuyuz bugün. Ama müşterilerimiz hakkında fazla konuşmayı sevmiyoruz. Çünkü bir kuyumcunun en önemli vasıflarından biri sır saklayabilmesi, ketum olmasıdır.

Yine de müşterilerinizin bir Cartier butiğine girdiğinde nasıl alışveriş ettiğini, hangi periyodlarla dükkana geldiğini anlatabilirsiniz...

-
Bu ülkelere göre değişir. Batı ülkelerinde müşteriler butiklere gelip saatlerini geçiriyor ve bundan çok hoşlanıyorlar. Fakat Ortadoğu’da durum biraz daha farklı. Orada da tek başlarına gelip butikten alışveriş edenler var ama çoğunluk kendi şehirlerindeki Cartier merkezini arayıp özel ofislerine ya da evlerine çağırıyorlar. Biz de yeni koleksiyonumuzu alıp gidiyoruz.

PROFESYONEL MÜŞTERİLER

Cartier fanatikleri de var müşterileriniz arasında değil mi?

-Olmaz mı! Dubai’de bir kadın müşterim var, Cartier’nin koleksiyonundaki her şeyi ezbere biliyor. Düzenlediğimiz mücevher workshop’larını kaçırmıyor, yeni koleksiyonumuzu önceden görüyor ve markayı çalışanlarımızın yüzde 90’ından daha iyi tarif edebiliyor.

TÜRKİYE, İYİ BİR PAZAR

Bir ülkede Cartier butiği açmanın kriterleri nedir?

-En önemlisi o ülkede Cartier’nin takipçileri olduğunu bilmemiz gerekiyor. İkincisi de o ülkenin ekonomisi ve yasal düzenlemelerinin bizim çalışma koşullarımızla uyup uymadığına bakıyoruz. Diğer önemli unsur da söz konusu şehrin istediğimiz semtinde Cartier’ye yakışacak bir dükkan bulabilmek.

Türkiye’de butik açmak için niye bu kadar beklediniz?

-En büyük sebebi istediğimiz semtte, istediğimiz gibi bir dükkan bulamamamızdı. İstanbul için bu semt Nişantaşı’ydı. Biliyorsunuz Nişantaşı’ndaki butiklerin çoğu alan olarak küçük ama bize biraz daha büyük bir dükkan gerekiyor. Sonunda istediğimiz gibi bir yer bulabildik.

Nişantaşı’nın en köklü kafelerinden biri olan Abdi İpekçi Caddesi’ndeki Mavi’nin yerini beğendiniz. Dükkanı size devretmeleri için onlara astronomik bir rakam teklif ettiğiniz doğru mu?

-
Yorum yok. İleride belki öğrenirsiniz.

Türkiye’deki müşteri profilinizle ilgili araştırma yaptınız mı?

-
Elbette. Zaten ben Türkiye’ye neredeyse her ay geliyorum ve insanlarla etkileşim halindeyim. Cartier’yle ilgili neler düşündüklerini, hangi ürünlere ilgi duyduklarını öğrendim. Biz Türkiye’deki butiği belki dediğiniz gibi geç açtık ama 20 yıldır bayiliklerimiz vardı ve hiç de azımsanmayacak sayıda müşterimiz.

NE ÇAĞDAŞ NE DE MUHAFAZAKAR

Cartier dünyanın en önemli çağdaş sanat koleksiyonlarından birine sahip. Sık sık sergiler düzenliyor. Bu sanatçıların marka için mücevher tasarlamasını niye istemiyorsunuz? Bu konuda biraz muhafazakar mısınız?

-
Cartier bir lüks markası. Çağdaş sanatı çok destekliyor olması, markanın ürünlerine çağdaş sanatın yansıması anlamına gelmiyor. Biz Louis Vuitton gibi sanatçılardan bizim için bir şey tasarlamasını istemiyoruz. Çünkü kendi alanlarında çok başarılı olan bu sanatçılar bazen bir mücevher tasarlamak konusunda pek başarılı olamıyorlar. Zorlamamak gerekiyor. Cartier yaratıcılık konusunda hiç de muhafazakar değildir aslında. Geçen senenin sonunda çıkardığımız orkide çiçeğinden esinlenen seri çok güçlü ve sıradışıydı. Öyle bir yüzük var ki o koleksiyonda koskocaman bir orkideden ibaret diyebilirim. Onu takan ve üreten kişiye muhafazakar diyemezsiniz. Ama şu da var ki bizim müşterilerimizin çoğu 50 yaşın üstünde. Dünyadaki zenginlerin çoğu zaten o yaşlarda. Biz onlara hitap ettiğimize göre çizgimizi de korumalıyız diye düşünüyorum.

FRANSA’DA SAHTE CARTIER TAKANA CEZA VAR

Sahte Cartier ürünlerin piyasada dolaşıyor olması bizim yıllardır uğraştığımız bir sorun. Bundan mustarip olan tek marka değiliz ama korsanlarla en sert savaşı biz verdik. 1999’da topladığımız sahte saatleri buldozerle ezmiştik hatırlarsanız. Bu savaşta devletlerin yardımına ihtiyacımız var. Biz lüks tüketim malzemesi satıyoruz diye korunmaya ihtiyacımız yok mu? Ayrıca bu tür ürünler yapan korsanlar bu işten para kazandıktan sonra başka kaçakçılık yolları buluyorlar. Bunun önünü almak lazım. Bu sahte ürünleri yapan ülkelere ve korsanlara karşı çok sert ceza yasaları koyulmalı. Fransa bu konuda çok ileride. Artık sahte ürünü satın alan hakkında bile tutuklama cezası var. Sahteyle gerçeği arasındaki farkı ayırt edemiyorsanız, butikten alacaksınız.

HEM MEYVELİ HEM ÇİÇEKLİ

Cartier’nin son parfümü Cartier de Delice hem meyveli hem de çiçekli bir koku. Hakim esans Morello kirazından geliyor. Zaten parfümün kıpkırmızı camdan şişesi bir kiraz tanesini andırıyor. Kiraz aromasının yanına yasemin, menekşe, frezya, amber, sandal ağacı, vanilya çekirdeği ve kehribar eklenmiş. Cartier de Delice’in vücut kremi, parfümlü bir vücut sütü ve duş jeli de mevcut.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!