Carolin’in Paris hatırası

Güne hepimizden erken başlamaya alışkın olmalı. Bu defa sebebi dizi değil, bir moda çekimi. Yer: Paris. Paris’te pek çok mekan. Tarih: Güzel bir gün. Konu mankenimiz: Wilma Elles.     �

Detaylara gelince: Paris Moda Haftası dolu dolu yaşanıyor. O yüzden akla defileler, kıyafetler, birbirinden muhteşem tasarımlar geliyor.

Wilma Elles, Paris’te bir moda çekiminde. Sabah çok erken saatte başlayan çekim, tam gün sürüyor. Üstelik tüm hazırlıklar Mick Jagger’ın eski evinde yapılıyor. Wilma Elles fotoğraflarının çekildiği Paris mekanlarının bazılarını önceki seyahatlerinden hatırladığını söylüyor, “Paris çok güzel. Beni tıpkı İstanbul gibi çok etkiliyor” diyor. Ve espri de yapıyor: “Fotografçı Fred Aufray’le çok eğlendik. Zaten aksi düşünülemezdi; Fred ve Wilma bir arada!”
 �
FAVORİSİ BABASININ ESKİ PANTOLONLARI

Yer Paris, konu moda olunca stil sohbeti kaçınılmaz. Tarzını tarif ederken klasik, şık, modern ve spor sıfatlarını sıralıyor. “Canlandırdığım roller de stilimi çok etkileyebiliyor” diyor. Elbise her zaman ilk tercihi. Satın alırken çabuk karar verip veremediğini merak ediyorum, “Ben bir şeyi satın alacağımı saniyeler içinde hissederim. O parça beni mıknatıs gibi çeker” cevabını veriyor.

En çok, bir hikayesi, bir “ruhu” olan parçaları seviyormuş. Favorisi çok eski, 100 yıllık bir saat. O zaman vintage de seviyordur, öyle mi? Aynen öyle. Ama çok özel bir parçaysa alıyor sadece.

Bir de stil “sırrını” açıklıyor: “Babamın 70’li yıllardan kalan eski pantolonlarını sürekli giyiyorum.”

şık bir davete hazırlanması uzun sürüyor mu? “Bu bazen 10, bazen sadece beş dakikamı alıyor. Çok nadir olarak da bir saatimi. Önemli olan iyi hissetmek! Güzellik her zaman içten gelir. Gözlerden! Bir tasarımcının aşkla, tutkuyla yarattığı bir elbise de bu güzelliği destekler.”

HAYALİNDEKİ CAM KÜRE ŞİMDİ ELLERİNDE

Wilma Elles’a oyunculukla ilgili en büyük hayalini sorduğumda “ılginç, sıra dışı ve komplike karakterleri canlandırmak” diyor. Söylemeye gerek var mı, fotoğraflar zaten “konuşuyor”, ancak model olarak da çok başarılı.

Çocukken hep bir cam küresi olsun istermiş; hiç tanımadığı insanların yaşamlarını görebilmek için. “Cam kürem yok ancak hayatımda televizyon var, filmler var... Müthiş yazarlar, yönetmen ve oyuncular var. ışim sayesinde hiç bilmediğim hayatlara bakabiliyorum.”

ıyi ki bu rolü kabul etmiş. Wilma Elles da öyle düşünüyor mu? “Tabii. ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisinin parçası olduğum için çok mutluyum. Oyunculuk inanılmaz bir özgürlük” diyor.

TÜRK YEMEKLERİNİ SEVİYOR TÜRK DİZİLERİNİ İZLİYORUM

Üstelik Türkiye her zaman ilgisini çekmiş; buranın kültürü, tarihi... Oyunculukla birlikte ıslam ilmi, siyaset, tiyatro ve film teorisi okumuş. Ve dört yıl önce bu dizi teklifini aldığında hiç düşünmeden kabul etmiş: “Ve bir daha anladım ki hayatta her şey olabiliyor. Hayat bir bulmaca gibi, her şey kendiliğinden çözülüyor!”
Peki ya dizi bittiğinde? Burada kalmaya devam edecek mi? “Bu çok iyi olur” diye cevap veriyor. Televizyon, film ve moda açısından Türkiye ona bir kat daha çekici geliyor.

Wilma Elles’ın sadece İstanbul’u bildiğini sanmayın. Yazın Bolu’da bir film çekmiş, üç yıl önce de yine aynı sebeple Samsun’a gitmiş. Ziyaret ettiği her yeri çok beğendiğini anlatıyor. Ve daha yüksek bir sesle ekliyor: “Türk yemeklerini çok seviyorum! Ve Türk dizilerini izliyorum.” Neyse ki o, dizi çekimleri yüzünden çok yoğun olduğu için dizileri izleyemediğini iddia edenlerden değil!