Çapkın işadamına acı telefon şakası

Güncelleme Tarihi:

Çapkın işadamına acı telefon şakası
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2000 00:00

Haberin Devamı

ÜNLÜ radyocu Cem Ceminay’ın, haftaiçi her gün hazırladığı ‘‘Şaka Telefonu’’ adlı programında ilginç dialoglar yaşanıyor. Ceminay'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir telefon konuşması da en ilginçlerinden biriydi. İşadamı olan Bay Ş., bir gece yaptığı kaçamak sonrası aldığı telefonda dakikalarca işletildi.

CEM CEMİNAY: Alo, merhaba ben Posta Gazetesi'nden Ayhan hatırladınız mı beni?

BAY Ş: Hayır hatırlayamadım. Buyrun.

Geçen akşam cimbom maçı sonrası, kutluyordun yanında iki hatun vardı, Ruslardı galiba. Biz senin fotoğraflarını çektik, yarın gazetede yayınlayacağız.

- Ya bir dakika ya sen ne yapıyorsun.

Oraya da koyacağız. Şimdi abi

- Ne yapıyorsun beni mahvettin kardeşim. Durdur bunu. Yayınladın mı gazetede?

Yok yarın yayınlayacağız. Sarışın olanı Natalia mıydı, Nataşa mıydı?

- Ooff... Ne bileyim ben. Unuttum, yapma gözünü seveyim yayınlama bunları. Ben o kafayla gitmişim maçtan sonra.

Yok abi yok sen hatta dedin ya ‘‘helal olsun çek’’ deyip poz vermiştin.

- Yapma gözünü seveyim. Ben evli barklı adamım, iki tane çocuğum var.

Bilmiyordum abi. Keşke bunu hatırlatsaydın.

- Aman aman yapma nolur. Neydi senin adın kardeşim, boş ver karıların ismini mismini at o resimleri.

Pozunu anlatacağım. Sağ elin Swetlana'nın göğsünde. Sol elin de Natalia mı Nataşa mı onda. Ayıp olmasın bayanlara, isimlerini yanlış yazmayayım.

- Ooofff yaktın beni, mahvoldum ya.

Abi sen şu hanımın ismini ver de bana. Şef sonra (Şenay Düdek) kızar yanlış isim filan yazmayalım gazeteye ayıp olur.

- Ya gözünü seveyim ben o kafayla nereden hatırlayayım kadınların ismini.

- Çok dağıtmıştım, sonra eve gittim. Eşim var, iki çocuğum var. Eğer sen bunu yayınlarsan mahvolduk.

Bayraklar filan, çok koyu Galatasaraylısın galiba abi.

- Tabii ki. Yoksa gecenin o saatinde o maçtan sonra benim ne işim var oralarda.

Ben de Fenerbahçeliyim ayıptır söylemesi ama.

- Haaa...

Sen kusura bakma abi bu yayınlanıyor yarın çıkacak.

- Gel bir şekilde halledelim şunu.

Benden çıktı Şef'e gitti. Yayına girmek üzere. Yanlış isim olmasın diye arıyorum kusura bakma.

- Ver şefinle konuşayım.

Bizim şef seninle konuşmaz. Bana sen kadının adını doğru öğren dedi. Neydi abi o uzun boylu kızın adı.

- Ya beni mahvetmek mi istiyorsun? Niye kadının adını soruyorsun.

Abi fotoğrafa çekilen sensin, ‘‘gel poz verdik çek’’ diyen.

- Ben kadınları hatırlamıyorum sen bana kadınların adlarını soruyorsun.

Abi, bilmiyordum kusura bakma yani nerden bileyim sen evli barklı adamsın.

- Gel bir sor bana.

Yumulmuştun abi, kusura bakma hatırlamıyorsun. Ancak fırsat şimdi geldi abi, bizde böyle çok fotoğraf var ancak fırsat buldum.

- Ben ne yapacağım eve gittim mi?

Bilmiyorum abi, ne yaptın ki? O gece ne yaptıysan aynısını yaparsın, bana ne abi ne yapayım ben? Ne idi adı abi Natalya mıydı, Nataşa mıydı kadının adı?

- Zıkkımın dibi, ya deli misin sen kardeşim? Bırak Allahaşkına ya, ben eve nasıl gideceğim diyorum, sen o gece ne yaptıysan diyorsun. Yahu gazatede benim kadınlarla resmim çıkarsa ben eve gittim mi ne yapacağım?

Onu sen düşünseydin abi, ben değildim kadınlara saldırıp yumulan, neyse abi.

- Resmi çeken sensin kardeşim, niye çekiyorsun kardeşim?

Abi bizim vazifemiz, biz de ekmek parası kazanıyoruz. Ne iş yapıyorsun abi sen? Sen zengin birine benziyorsun abi, şampanyalar falan.

- Evet, evet zengin biriyim, gel halledelim diyorum.

Abi bak bu iş parayla olmaz, biz para mara almıyoruz, biz bu işe kafamızı yüreğimizi koyduk. Sen delikanlıca, mertçe bu iş..

- Biz bu işi halledemeyeceğiz mi şimdi?

Hallederiz abi, istiyorsan ederiz. Ayıptır söylemesi ben Fenerbahçeliyim. Sen önce evinin balkonuna bir Fenerbahçe bayrağı asacaksın, sonra el sallayacaksın, poz vereceksin. O fotoğrafı bunun yerine basarım istiyorsan.

- Yav sen manyak mısın ya! Deli misin sen? Ben balkona çıkıp el sallayacağım?

Evet abi geleceğim ve senin fotoğrafını bir güzel çekeceğim. Ama balkon var değil mi evde?

- Var tabii

Tamam, balkona koskoca bir Fenerbahçe bayrağı getireceğim, onu asacaksın.

- İyi hadi tamam anlaştık.

Abi, üç şart var kusura bakma aklıma bunlar geldi.

- Bu şeye döndü padişahların meselelerine döndü.

Bir de şirket arabanız var. Abi o arabayı sarı laciverte boyatmanı istiyorum abi, bir de posta gazetesinin amblemi var yapıştıralım, kıyak geçelim bizimkilere abi. Sarı laciverte boyat abi..

- Ya istiyorsan arabayı vereyim size.

Yok abi araba senin olsun abi.

- Niye o zaman laciverte sarıya boyatıp Posta yapıştırıyorsun?

Abi Fenerbahçeliyim ya, beni için sarı laciverte boyayacaksın, bir de Posta bizim Rıfat Ababay'a kıyağımız geçsin abi tamam mı?

- Bir de onunla uğraşacağım şimdi ya.

Abi istemiyorsan şu fotoğrafı hemen yayınlatayım, hemen bitsin, sen şu kadının adını ver, Natalya mı, Nataşa mıydı? Neydi, bitsin abi.

- Tamam, tamam boyattık arabayı da bitti mi?

Tamam mı abi? Bir tane daha var abi. Şu bizim kardeş gazete var Fanatik var hani. Spor gazetesi. Sen onun televizyonda reklamlarını gördün mü abi?

- Gördüm niye ki?

Hani küçük çocukları gösteriyor gördün dimi?

- Gördüm.

Abi, sen oranı sarı laciverte boyatacaksın abi, fanatik olaraktan.

- Neremi ne yapacağım?

Oranı abi, reklamlarda gösteriyor ya.

- Ya sen manyak mısın? Ne biçim gazetecisin, ben hayatımda yüz tane gazeteci gördüm senin gibisini görmedim be... manyak!

Abi anlaştık mı?

- Bırak allahaşkına deli misin ya? Ben kalkacağım orayı boyatacağım resmini çekeceksin.

Alo, Ş. Bey? (kahkahalar)

- Efendim? Bir de gülüyorsun.

Abi, ben Cem Ceminay. Bu bir tele-şaka. Hüseyin arkadaşın Hüseyin.

- Off, Allah seni kahretmesin off Cem Ceminay, böyle mi tanışacaktık? Off

Abi, yüreğine indi değil mi?

- İnmez mi ya.. Kendini koy benim yerime? Off, böyle mi tanışacaktık?

Ş. Bey, bu akşam hanım radyoyu dinlemesin olur mu?

- Aman abi gözünü seveyim. Yayınlanacak mı bu? Canlı yayında mıyız?

Cem Ceminay'ı işleten radyocu

Cem Ceminay, ‘‘Tüm bunlara rağmen ben de işledim’’ diyerek şunları anlattı: ‘‘Amerika'da olduğum sırada kaldığım evin telefonu çaldı. Açtığımda bana bir sunuculuk teklif edildi. Atlantik City'de bir mayo defilesi düzenleneceğini bu defileye Naomi Campbel'le, Cindy Crowford gibi mankenlerin katılacağını duyunca ben de teklifi kabul ettim. Ama benim de iç çamaşırı ve ya mayo giyerek bu sunuculuğu yapmam gerektiği söylenince işin içinde bir iş olduğunu anladım. Bana bu şakayı yapan da Rana Pirinçcioğlu'ydu.’’

CEM Ceminay Hürriyet'e bugüne kadarki işletmelerinden bazı örnekler de anlattı.

Cem Ceminay, ‘‘Bize bırakılan kurban telefonlarından ilginç olanları seçiliyor. Bunun üzerine bir senaryo hazırlanıp kurban kesiliyor’’ diye anlattı. Ünlü radyocu beş yıldır böyle bir program yaptığını söylerken, bu tür şakaları da çok sevdiğini söylüyor. Ceminay, ‘‘Benim de böyle şakalara merakım vardır. Ayrıca bu tür programlar komik oluyor. İyi bir şaka olması için amaç telefonun karşısındakini kızdırmak. Ama bunun sınırını da çok iyi ayarlamak gerekiyor’’ diyor. Çok fazla uzatmadığını anlatan Ceminay, bunu da toplumdaki hoşgörünün azlığına bağlıyor ve devam ediyor, ‘‘Bu nedenle izin almadan bunu yayınlamıyoruz’’.

Kendisinin de bir kere işletildiğini anlatan Ceminay'ın verdiği bazı örnekler şöyle:

Kemal Özkan'a yapılan sünnet şakası

‘‘Ünlü sünnetçi Kemal Özkan, işlettiğim ünlülerden biri. Amerika'dan gelen 60 yaşında bir adam olarak Özkan'ı aradım. Eşim Türk olduğu için ben de sünnet olmak istiyorum. Lazerle mi yaparsın, acıtır mısın’’ diye bayağı bir konuşmuştum''.

Ayşe Arman'ı dava edecektim

‘‘Gazeteci Ayşe Arman bir gün Aziz Üstel'le ilgili bir yazı yazmıştı. Ben de Arman'ı arayıp Üstel'in avukatı olduğumu ve dava edeceğimi söyledim. Tabii o da inandı. Daha sonra tanışıp bu konu üzerinde konuştuğumuzda, hiç kuşkulanmadığını hemen yuttuğunu söyledi.’’

Akrep Nalan'a mayo teklifi

‘‘Bir gün de Akrep Nalan'ı arayıp Ankara'da bir ekstra için davet ettiğimi söyledim. Nalan Hanım bu teklifi kabul etti. Ama ben mayoyla gelmesini istedim. ‘‘Sizin için bir havuz yaptıracağım. Siz hem yüzecek, hem de şarkı söyleyeceksiniz’’ dediğimde Akrep Nalan küfür etmişti.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!