Güncelleme Tarihi:
Ömür GEDİK
Devrim, politika ve aşk ekseninde ilerleyen filmi Serdar Akar çekmiş. Ama Gecenin Kanatları, vasatın üzerine çıkamayan bir film olmuş. En büyük eksiği ise canlı bomba olarak karşımıza çıkarılan kızın motivasyonunun izleyiciye geçmiyor olması. Başrollerde Beren Saat, Murat Ünalmış ve Erkan Petekkaya var
Gecenin Kanatları, içinde canlı bomba bulunan ve hikayenin neredeyse tümünün bu canlı bomba etrafında döndüğü bir film.
Bu durum tabii ki ilk bakışta ilgi çekiyor.
Acaba canlı bombanın motivasyonu nasıl sağlanmıştır diye merak etmeden duramıyor insan.
Öyle ya, yabancı sinemada çok sık olmasa da rastladığımız canlı bombaların ölüme giderken neler yaşadığını görmüşüz.
Bu iş sadece terlemekle olmuyor.
Genelde ilaç almak zorunda kalıyorlar.
Ya da ciddi konuşmaların, telkinlerin ardından yürüyorlar ölüme ve öldürmeye.
Ama gelin görün ki bizim canlı bombanın motivasyonu açılışta izlediğimiz bir baskın sahnesiyle sınırlı.
80’Lİ YILLARLA KÖTÜ BİR AÇILIŞ
Gece, küçük bir çocukken, devrimci anne babasının ölümüne tanık oluyor.
80’li yıllardan kalma klasik bir sahne bu; acımasız güvenlik güçleri ve inandıkları uğruna öldürülen insanlar.
Devrimcilikle ve ülkenin o günkü durumuyla ilgili son derece didaktik diyaloglarla gelen bu açılışta oyuncuların performansı da pek iç açıcı değil.
İyi yazılmayan ve iyi oynanmayan bir açılış sahnesi ilk hayal kırıklığımız.
Sonra ağzından laf çıkmayan, donuk bakışlı Gece’yi büyümüş, serpilmiş halde buluyoruz.
CANLI BOMBA MOTİVASYONU BÖYLE OLMAZ
Bir süre sonra anne babasının ölümünün ardından canlı bomba olarak yetiştirildiği anlaşılıyor.
Ama nasıl bir yetiştirme? Ne konuşmalar yapılmış? Gece büyürken beynini nasıl yıkamışlar?
İncecik belinin etrafına bombalar sarılırken sık nefes alan ve terleyen kızın psikolojisi nasıldır?
Bunların hiçbiri yok filmde. (Bir sonraki bölümde filmin finaliyle ilgili bilgiler gelecek, okuyup, okumamak size kalmış.)
DÜNYA DÖNER AŞK DURDUKÇA
Peki Gecenin Kanatları’nda güzel olan ne var?
Yüksek Sadakat’in Dünya Döner Aşk Durdukça şarkısında da söylendiği gibi dünyayı döndüren, bize nefes aldıran tek şey, yani aşk.
Ve de devrimciliğin kardeşlik ve barıştan yana olduğunun vurgulanması.
Gece’nin motivasyonuna biraz daha eğilinse bunlarla birlikte ortaya hoş bir şey çıkabilirmiş.
Çünkü temelinde hikayenin pozitif bir yaklaşımı ve mesajı var; savaş, kin, nefret, ölüm değil, aşk ve sevgi kazanır diyor.
İşin aşk tarafı Deniz Gezmiş’in mirasçısı olarak karşımıza sunulanların, film ilerledikçe akıllarının başlarına gelmesini sağlıyor. Neyse ki film ilerleyen dakikalarında devrimciliğin canlı bombayla birlikte onca masum insanı öldürmek olmaması gerektiğini anlatıyor.
SEVİŞME SAHNELERİNİ BEKLEYENLERE
Gecenin Kanatları’nın tutulur tarafı Gece ve geçici olarak taşındığı apartmanın kapıcısının oğlu Yusuf’la olan aşkı.
Murat Ünalmış, saf ve temiz Yusuf rolünü mimikleri, yüz ifadesi ve vücut diliyle izleyiciye doğru bir şekilde geçiriyor.
Beren Saat, tabii ki daha çok o meşhur sevişme sahnesiyle konuşulacak.
İzleyicilerin çoğu film boyunca o sahne ne zaman ve nasıl acaba diye bekleyecektir.
Filmin ikinci yarısına denk gelen sevişme sahnesi gerçekten de cesurca çekilmiş ve oynanmış. Beklendiğine değiyor.
Beren Saat’in canlandırdığı canlı bombanın senaryoda altının doldurulmamış olması oyuncunun işini zorlaştırdığı bir gerçek. Ama kendisi buna rağmen Gece karakterinin donukluğunu ve kararlılığını perdeye yansıtmayı başardığını söylemem gerek.
Ve son olarak devrimciyi oynayan Erkan Petekkaya’ya dikkat diyorum.
Dizilerin ünlü oyuncusu bu ilk sinema filminde gitgelleri olan devrimci rolünde sınıfı geçiyor. Ve filmde en çok aklımızda kalan o oluyor.