Güncelleme Tarihi:
Oyuncu Buket Dereoğlu, 11 aylık oğlu Can’ı şu sözlerle anlatıyor: "Bütün bebekler tatlı, ama benim içim gidiyor oğluma." Kendisi gibi oyuncu olan kocası Özgür Özgülgün’le oğlunun doğumundan beri günlük tuttuğunu söyleyen Dereoğlu, "Onunla yaşadığımız her şey ileride ona kalsın diye yazıyorum" diyor.
Biraz önce Can’ın doğumundan beri günlük tutuyorum dedin...
Evet, Can doğduğundan beri babasıyla beraber günlük tutuyoruz. Notlar, düşünceler kağıda dökülüyor. Bazı geceler kalkıyorum, aklıma bir şeyler geliyor ve yazıyorum. Onunla yaşadığımız her şey ileride ona kalsın diye yazıyorum ve bunu yaparken çok keyif alıyorum.
- Can kaç aylık oldu?
11’inci aya girdi. 30 Mayıs’ta doğum gününü kutlayacağız.
- Dişleri çıktı mı?
Hiç yok, çıkma çabasında. Bazen sıkıntısını yaşıyor, uyumuyor, bu da dişten sanırım. Bu küçücük şeyin bile hayatı şartlara göre değişiyor. Ya gazı vardır, ya dişi çıkıyordur, ya poposu pişik yapmıştır, ya da uzandığı şeyi vermiyorumdur... Dertleri büyük! (gülüyor) Şimdi yavaş yavaş adımlara başladı, herhalde yaşını yürüyerek karşılar. Ben en çok bir yerlere tırmanmasından, arıları ve böcekleri tutmasından korkuyorum. Zarar verdiğini nereden bilebilir ki, yeni tanıyacak. Ona onları sevdirerek korkmamasını anlatmak gerek tabii. Mümkün olduğunca her şeyi ona sevimli göstermek lazım, fareyi bile. Tuhaf bir şey, insan yaratıyorsun. Yaratıyorsun ve üzerine kişilik tuğlaları koyuyorsun.
OĞLUM ÖN PLANDA
- Anne sütü emiyor mu hálá?
Evet, hálá emiyor. Kimse benim bu kadar süt vereceğimi ummuyordu. Arkadaşlarım "Göğüslerin bozulur diye bırakırsın" diyorlardı. Ama ben onlara öyle olmadığını gösterdim. Bebek yapıyorsan artık sen ikinci plandasın, o birinci. Ölene kadar bu böyle, çünkü o senin parçan. "Altı ay süt yeter" diyorlar. Niye? Bırak emsin, 7’inci ayda zararlı mı süt? Çocuğun emmesi demek bırak vitaminini geçtim, çocuğun annesiyle ilişkisinin kuvvetlenmesi demek. Dokunma ve sevgi hissi, güven duygusu kuvvetleniyor. Büyük faydaları var emmenin. Doktorlarımın söylediklerinin yanı sıra kitaplarda da bunu okudum. Emzirmeye devam ediyorum, ama tabii ki gıda takviyelerine başlandı. Yedi ay dolu dolu emdi. Önce gece tok tutucu mamaya başladık, çünkü gece çok sık emiyordu. 15 gün sonra öğlen sebze çorbası, sonra yoğurda başladık. Şimdi taze sebze, balık, et alıyorum. Mikserde püre haline getiriyorum. Onun kararına bırakmıyorum, hepsini yediriyorum. Çünkü yemek seçmeye başlarsa, ömür boyu öyle gider.
- Peki uyku düzeni nasıl?
Allah’tan problemli bir çocuk değil. Uyku sorunu da yok. Doğduğundan beri uykusu en fazla iki gece bölünmüştür. O tip sorunları da doktorumuz neyi öneriyorsa ona göre hallediyorum. Kulaktan dolma yöntemleri çok uygulamıyorum. Her şeyi ben de onunla öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. Çocuğu her gece aynı saatte uyutmak doğru bir şey. Çok ağlıyor bırak ağlasın diyerek çocuğu bırakmak ve sinir hastalığına davetiye çıkartmak yanlış; onu üzmenin, deli etmenin anlamı yok. Sen ne kadar rahat olursan o da rahat büyüyor. Sakin, sessiz ve etrafına izleyici bakıyor. Yasak bir tavır olmadığı için evde özellikle hırçın, saldırgan bir şekilde yetişmiyor. Yardımcım, Can’ın ablası da benimle çok uyumlu, benim evde olmadığım zamanlar vekilim. Annenin kurallarını devam ettirebilmesi çok önemli. Mesela bir yakının, aileden biri baksa saat 20.00’de uyut desen, "Uyumadı canım, ne yapayım" derse denge şaşar. Tabii bebek de büyüklerin ilgi ve sevgisini kullanıyor, böyle bir durumda. Torun sevgisi bambaşka, annelerimiz de deli oluyorlar Can’a ve bir şey diyemiyorsun. Ama 4 yaşına kadar ne verirsen onun temelini hazırlıyorsun. Ondan sonra okul ve arkadaşları devreye giriyor. Ama temeli iyi yaparsan, ne yalana alışır ne de kötü bir şeye. Belki bir iki kez dener, ama sonra tepkiyi ve yanlış olduğunu öğrenince vazgeçer.
- Can kaç kilo doğmuştu?
2 kilo 900 gram doğdu. Çok tatlıydı gerçekten. Bütün bebekler tatlı, ama benim içim gidiyor oğluma.
ÇOK İYİ BESLENDİM
- Normal doğum mu sezaryen mi yaptın?
Sezaryen doğum yaptım. Sezaryenin bebek için daha iyi olduğunu düşünüyorum. Doktorumun anlatımıyla bana daha uygun geldi. Lokum gibi çıkıyor, vücuduna zarar gelmiyor. Anne için belki normal doğum iyi, ama onun da sancısı üç-dört günde geçiyor. Artık şartlar daha kolay. Gizli dikişler, ilaçlarla iyileşiyorsun.
- Hamilelikte nasıl beslendin?
Sigara içmedim, zaten tek tük içerim. Alkol desen, Özgür’le bizde fazla yoktur. Onun dışında bol bol hormonsuz sebze yedim. Bol süt içtim, peynir yedim, bol su içtim. Bir tek balığı az yedim, çünkü canım istemedi ama onun da takviyesini vitaminle aldım. Meyve ve yoğurt yemezdim, kendimi yemeye zorladım.
- Çocuğunla ilgili hayatta en korktuğun şey nedir?
Sürat, uyuşturucu ve çarpık cinsiyet. Bunlar bizim önemli sorunlarımız. Çarpık cinsiyet, dünyanın sorunu. Bu yadırgadığım bir şey mi? Aslında arkadaşlarım var, insanların tercih hakkı olarak çok doğal karşılarım. Ama onu ben doğurdum ve çarpık cinsiyetli olmasını istemiyorum. Onun fiziğinin ve ruhunun sağlıklı olmasını istiyorum. Bunu yadırgadığım için söylemiyorum. Ona her konuda doğruyu vermek istiyorum. Hayatında meslek olarak benim onayladığımı yapmak zorunda değil, ama sağlığı açısından bunun olmasını istiyorum. Benim anne olarak görevim temel olarak en iyiyi vermek. Ondan sonrası ona ait. Anne ve baba ne kadar yanında olabilir ve takip edebilir ki! Mümkün olduğunca düzgün gitmeli program.
Dünyanın en güzel vücudu annelerin vücudu
- Hamileliğini nasıl geçirdin? Kaç kilo aldın?
İlk üç aydan sonra hiç sorunum olmadı. Gittim, çalıştım, gezdim. Hiç zorluk yaşamadım. 18 kilo aldım ve hepsini verdim. İki kilom kaldı; ama o kalsın istiyorum çünkü ben hamile kaldığımda 47 kiloydum, kemiklerim sayılıyordu. O kadar zayıf olmak istemiyorum, çünkü halim kalmıyordu. Bazıları "Hamileyken çok şişmanladım" diyor. Şişmanlayacaksın tabii ki, demek ki vücudun ihtiyacı var. "Vücudu bozulmuş" diyorlar, bence dünyanın en güzel vücudu annelerin vücudu. İnsanlar o kadar şekilci bakıyorlar ki! Sadece hamilelikte değil, her zaman doğal olmalısın.