OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 19, 2004 00:00
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, İzmit Ortaokulu’ndan iki yaş büyük ağabeyimiz... İkimiz de Fatih kökenliyiz; o Fener’den, biz Karagümrük’ten... Büyük oğlu Tolga, oğlumuz Burak’ın Robert Kolej’den sınıf arkadaşı... Özden Paşa soyadıyla gerçekten özdeştir, özüyle, sözüyle. Örnek bir askerdir, örnek bir komutandır, örnek bir eştir, tıpkı örnek bir baba, bir ağabey olduğu gibi. Eşi Sevil’le birlikte çocuklarının üzerine titrer ama, ikisinin de kendi kanatlarıyla uçmasını ister. Onların Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın oğlu olarak değil, kendi başarılı imzalarıyla tanınmalarını ister. Öyle de olur, sivil giysiyle katıldığı bazı davetlerde ‘Tolga’nın babası’ olarak tanıtmalar da başlar. Tolga da bu konuda dertli: ‘Ben bu mesleğe 8 sene önce başladım, o zaman babam tümamiraldi. Avustralya, Yeni Zelanda, İngiltere ve Amerika’yla ortak
film yapıyorum, Jeremy Irons’ları konuşturuyorum, filmlerim dünyanın 100 üniversitesinde, müzesinde, onlarca festivalde gösterildi. Yener Ağabey, bütün bunları babamın torpiliyle mi yapıyorum? Babam 2005 Ağustosu’ndan sonra Deniz Kuvvetleri Komutanı değil ama, o benim babam, ona olan hayranlığım her zaman devam edecek.’ Biz gelelim Tolga’nın senayosunu İzmit’te anneannesinin konağında yazdığı, 18 Mart 2005’te vizyona girecek süper prodüksiyonlu Çanakkale belgeseline. Film, Çanakkale’de savaşan İ.H. adlı bir ihtiyat zabitinin şu sözleriyle başlıyor: ‘Ne ben şu İngilizleri tanırım, ne onlar beni. Ah bizi böyle karşı karşıya getirmeye sebep olanlara ne diyeyim bilmem ki. Ahdettim ki sebepsiz bir kurşun atmayacağım.’Ey Tolga Örnek... Bu kadar uluslararası destek alan başka bir Çanakkale filmi çekilmedi. Sen bize, dünyaya Çanakkale’yle ilgili bugüne kadar bilmediğimiz neler anlatacaksın?- Önce şunu söyleyeyim, bu bir Türk, İngiliz veya Avustralya filmi değil, filmde ‘kötü adam’ savaşın kendisi. Bugüne kadar Çanakkale’yle ilgili yapılan filmlerin hiçbirinde siperdeki asker yok. Çanakkale’de
Atatürk’ten başka başarılı bir komutan adını sorduğumda herkes duvar kesiliyor. Atatürk’ün Çanakkale’deki en önemli, en başarılı komutan olduğunu zaten dünya kabul etmiş, adı dağlara, taşlara, anıtlara adı yazılmış. Atatürk Arıburnu cephesindeyken, 12 kilometre güneyindeki Seddülbahir’de Mahmut Sabri adlı binbaşı, 1000 kişilik taburuyla 12 bin İngiliz askerini durduruyor. Bunu ben söylemiyorum, İngilizlerin resmi tarihi söylüyor. Anzaklar, 8 bin kişiyle Arıburnu’na çıktığı zaman, onlara ilk müdahaleyi Mehmet Şefik Aker’in 800 kişilik 27. Alayı yapıyor. Mustafa Kemal’in Conk Bayırı’ndaki 10 Ağustos saldırısını herkes biliyor; ama onun saldırıdan önceki 4 gün hiç uyumadığını, 12 kilo verdiğini, sıtmayla mücadele ettiğini, doktorun verdiği iğnelerle ayakta durabildiğini kim biliyor?.. Malzemeden tasarruf etmek için göğsü, başı parçalanmış askerlere morfin verilmiyor. Gaziler İstanbul’a, Çanakkale’ye manda ve at dışkıları taşıyan gemilerle gönderiliyor. Sargı bezleri ve pamuklar kaynatılıp tekrar tekrar kullanılıyor. Onun için bu savaşın kahramanlarını, İstiklal Marşı’nı, Gülben Ergen’in popo ölçülerini bildiğin gibi bileceksin.Sinemaya olan tutkum Cüneyt Arkın’la başladıBoş yere söylememişler, adam olacak çocuk bilmem neresinden belli olur diye....- Hafızamdaki en eski anılarımın hepsi sinemayla ilgili, ilk Cüneyt Arkın filmleriyle. İzmit’teyken Oğuz, Seka, Orduevi sinemalarından çıkmazdım, babam çok kızardı. 5 yaşındaydım, Cüneyt Arkın’la Bahar Erdeniz’in ‘Hakanlar Çarpışıyor’ filmine her gün gittim. Karamürsel’deki askeri sinemaya filmin gösterilmesinden 4 saat önce gidip, afişlerdeki isimleri ezberlerdim. En sonunda sinemaya bakan astsubay beni işe aldı, gişede bilet kesmeye başladım. Sonra ‘Sinema Paradiso’ diye bir film çıktı, seyrettikten sonra o filmin benim hayatım olduğuna karar verdim. Nefret ve kinin olmadığı savaşFilmde ana seslendiricinin Mel Gibson olmasını istiyorum. Gibson bir Avustralyalı, konuya duygusal bağı var, ayrıca bir Çanakkale filminde de oynadı. İngilizler çekilmeye yakın bir zamanda Seddülbahir’de futbol maçı yapıyor; kendi anılarında yazıyor. İngilizler maça başladığı zaman ateş kesip, hangi taraf kazanacak diye iddiaya giriyorlarmış. İngilizler siperlerinin üstünde kendi yaptıkları basit kuklalarla gösteri yapıyorlarmış, Türkler de onlara sigara atıyormuş. Bu savaşta nefret ve kin yok. Bir Türk askerinin anısı var filmde; ‘Öğle vakti hiç ateş olmazdı, çünkü herkes öğle yemeğinde olurdu’ diyor. Yemekten sonra ise akşama kadar kıyasıya savaş.Filmi izledikten sonra Çanakkale’ye giden Türk, İngiliz ve Avustralyalı ziyaretçilerin oradaki bütün mezarları ziyaret etmelerini istiyorum. O zaman; karşı tarafın da en az kendileri kadar acı çektiğini, fedakarlık yaptığını, kayıp verdiğini anlayacak.Çocukluğumda oyuncular ölmesin diye dua ederdim film izlerken, öylesine kaptırırdım. Her şeyde mutlu son istiyordum, filmden çok etkileniyordum. İlkokul 3’te ‘Taksi Şoförü’ ve ‘Avcı’yı seyrettikten sonra bende Robert de Niro hayranlığı başladı. ‘Avcı’nın son sahnesinde beni eve nasıl götürdüklerini hiç hatırlamıyorum.Atatürk, dünyanın en karmaşık tarihi kişiliğiTolga Örnek İTÜ Metalürji’den mezun olduktan sonra 1994-1996 arasında University of Florida Gainesville’de Malzeme Bilimi ve Mühendisliği üzerine mastır yapar. Ardından 2 yıl da American University Washington’da iki yıl sinema-video üzerine mastır yapar. Diplomayı alabilmesi için bir tez filmi yapması gerekir.- Atatürk üzerine İngilizce bir film yapmak istedim. Ben Atatürk’ün devrimlere karar verme aşamalarını merak ediyordum; kendisini etkileyen olaylar neydi, onları keşfetmeye çalıştım. Tam 2,5 sene süren ince araştırmalardan sonra film bitti, ilk seyrettirdiğim kişi babam oldu. Hiç sesini çıkarmadan seyretti, sonunda ayakta alkışlayınca bu işten yırttığımı anladım. Bence Atatürk dünyanın en karmaşık tarihi kişiliği, çok boyutlu. Onunla ilgili adam gibi bir drama filmi yapılsa, bir oyuncunun hayal karakteri bence Atatürk. İkilemler, çelişkiler, çatışmalar, korkular, kimsenin inanmadığı idealler, kendiyle hesaplaşma, kendini keşfetme, ne isterseniz var. Shakespeare eğer Atatürk’ü tanısaydı, kesinlikle onun üzerine bir oyun yazardı. Freud eğer Atatürk’ü tanısaydı belki teorilerini değiştirirdi, Atatürk’te inanılmaz bir derinlik, enerji var. Dünya tarihinde onun kadar işi, onun kadar az zamanda yapan başka bir insan yok. Atatürk’ün liderliğinin temelinde motive etmek var. Bir tarihçi bana aynen şöyle söylemişti: ‘Churchill’den daha iyi motive eder, George Washington ve Roosvelt’ten daha cesur, Abraham Lincoln’den daha ileri görüşlü...’ Film gösterime girdiği dünyanın her yerinde her yerde çok beğenildi. Bu film bize US International Film ve Video Festivali’nde 3. kazandırdı.Ata’yı silmek istiyorlar- Buradan herkese seslenmek istiyorum, dinci kesim çaktırmadan Çanakkale’yi Anıtkabir’e alternatif bir mekan yapmaya uğraşıyor; dikkat. O kadar kurnazlar ki, Atatürk de Çanakkale’nin içinde olduğu için kimse uyanmıyor. Oraya her gün akın akın imam hatip, ilahiyat, Kuran kursu öğrencilerinin götürülmesine kimse uyanmıyor. Adamlar Çanakkale Savaşı’nı öyle bir anlatıyor ki, her şey ruhani. Halifenin önderliğinde kafirlere karşı kazanılmış bir büyük cihat. Bu gidişle Atatürk’ü Çanakkale’den de silecekler.Kuruluştan Kurtuluşa FenerbahçeTolga Örnek Atatürk belgeselinden sonra, senaryosundan yönetmenliğine kadar boylu boyunca girer sinema dünyasına. - Atatürk filminden sonra ‘Kuruluştan Kurtuluşa
Fenerbahçe’ filmini bir senede yaptım. Ben Fenerliyim ama, olmasam da bu filmi yine yapardım. Biz Fenerbahçe için propaganda filmi yapmadık, kulübün kuruluÅŸ günlerinden iÅŸgal kuvvetleriyle yaptığı maçları anlattık. Ardından 2 senelik çalışmayla ‘Tanrıların Tahtı Nemrut’u yaptık. Mayıs 2000’de. Turizm Bakanı Erkan Mumcu, benden Nemrut Dağı’yla ilgili bir ÅŸeyler düşünmemi istedi. Sonunda gerçekten çok büyük bir eser ortaya çıktı. Bu filmle Chicago International Film ve Video Festivali’nde tarih dalında birincilik ödülü aldım. 2,5 senelik çalışmayla da Hititler’i yaptım. Hititler’deki tarih bilinci ÅŸu anda bizde yok, adamlar her ÅŸeylerini yazmışlar, arÅŸivlemiÅŸ ve bir sonraki kuÅŸaÄŸa bırakmışlar. Bilgisayara deÄŸil, tablete yazmışlar, ÅŸu insan gücüne bakar mısınız. Â
button