Çalışmadığı marka örmediği şey kalmadı

Güncelleme Tarihi:

Çalışmadığı marka örmediği şey kalmadı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2009 00:00

Bugüne kadar tanımamış olmaktan hicap duyacağınız insanlardan biri Elif Malkoçlar. Elişçiliği konusunda uzman diyebiliriz. Dünya üzerindeki bütün örgü tekniklerine vakıf. 20 yıla yakın bir süredir İtalya’da yaşıyor. Roberto Cavalli için bikiniler, Chanel için tayyörler, Armani için çantalar, Missoni için şapkalar, Fendi için ayakkabılar üretiyor.

Yaptıkları; moda dergilerinin kapaklarını süslüyor, filmlerde kullanılıyor, Jennifer Lopez, Carmen Kaas ve Kate Moss gibi ünlüler tarafından kapışılıyor, binlerce Euro’ya satılıyor. Bakın Elif Malkoçlar kendini ve yaptığı işi nasıl anlatıyor.

TIĞ ÖRMEYİ DÖRT YAŞINDA ÖĞRENDİM

Avukat olan babamın, görev nedeniyle gittiği Denizli’de doğdum. Annem eczacı. Her yaptığımı sonuna kadar desteklediler. İtalya’ya liseyi bitirdikten sonra üniversite için geldim. 20 yıl oldu. Floransa Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni bitirdim. Mastırımı aynı fakültenin Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde, “Moda’da Elişçiliği: Gelişimi ve Yeni Perspektifler” başlıklı tezle verdim. Halen Floransa’da yaşıyorum. El becerim hep vardı, küçük yaşlardan itibaren çeşitli teknikler denemeye başladım. Kurşunlu vitraydan batiğe, mumdan seramiğe derken örgü tekniklerine geldim. Tığ örmeyi anneannemden dört yaşında öğrendim. Öğrenene kadar kilometrelerce zincir çekmiştim.

ELLE ÜRETİLEBİLECEKLERİN SINIRI YOK

Her ürünün ilk prototipini ben yapıyorum. Çünkü bu safhada tekniği çözmek ve uygulamada kolaylıklar bulmak gerekiyor. Sonrasında İtalya ve Türkiye’deki ekibime öğretiyorum. Dünyanın her yerinde ölmekte olan teknikleri sürekli araştırıyorum. Anadolu’da örülen at ve deve koşumları tekniğinin, Hindistan’da kullanılan bir tekniğe çok benzediğini öğrenip heyecanlanıyorum. Aslında çağlar boyunca insanlar az ve basit aletlerle inanılmaz parçalar üretmişler. Sadece ellerimizi kullanarak üretebileceklerimizin sınırı yok.

ELBİSELERİMİ BİNLERCE EURO’YA SATIYORLAR

Seri üretime geçmediğimiz, her ürünü elde ürettiğimiz için bizim tasarımlarımız piyasaya sınırlı sayıda çıkıyor. Zaten bu ürünler bu yüzden değerli. Çok beğenilirse ve çok sipariş alırsa üreten ekipleri alarma geçiriyoruz, sayıları artırıyoruz. Elişi olan her ürün diğerlerine kıyasla daha pahalıya mal oluyor. Örmek için 10-15 saat uğraştığınız bir çantayla, bir iki saatte diktiğiniz deri çantanın fiyatının aynı olması mümkün değil. Markaların elişi ürünlere koyduğu fiyatlara şaşırmıyorum. Roberto Cavalli ve Alexander McQueen ürettiğim elbiseleri binlerce Euro’ya satıyor. Çünkü onlar el emeği, göz nuru. Esas şaşırtıcı olan Çin’de çok ucuza üretilmiş ürünlerin üzerinde astronomik fiyatlar olması.
/images/100/0x0/55ea8a2ff018fbb8f886a007

10 BİN DÜĞÜMLÜ ÇANTAYI TAKLİT EDEMİYORLAR

Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyorum. Ancak çok ilginç bir teklif çıkarsa değerlendirebilirim. Bence dünya modasının kalbi halen İtalya’da atıyor. Ayrıca el işçiliğinin giderek daha fazla önem kazanacağını düşünüyorum. Globalleşen, bir takım temel değerlerini kaybeden dünyadan moda da payını almakta. Ürünlerin neredeyse aynı olması, dünyanın neresinde olursanız olun aynı ürünü satın alabilme olanağı tasarımcıları daha farklı, özel ürünler yaratmaya zorluyor. Zaten lüks tüketimin temelinde de bu yatıyor: Az sayıda üretilen ürünlere sahip olabilme ayrıcalığı. Elişinin pozitif bir özelliği de taklit zorluğu. Yaklaşık 10 bin adet düğüm atarak ördüğümüz Bottega Veneta çantaların taklitlerini bulmanız mümkün değil.

İLK ÖNEMLİ MÜŞTERİ ROBERTO CAVALLI

Kendi markamı kurmadan önce piyasada 15 yıl çalıştım. Üniversitedeyken yaptığım elişi ürünleri çeşitli butiklere satıyordum, sonra fuarlara katılmaya başladım. Yıllarımı farklı teknikler öğrenerek geçtim. Ebi Handmade’i (Ebi Elişçiliği) 2004’te kurdum. Küçükken kardeşim ismimi söyleyemez, bana “Ebi” derdi, ismi oradan geliyor. Ünlü markalara kendimi kabul ettirmem hiç kolay olmadı. Yılmadan çalıştım. Biliyor musunuz, aylarca kapılarını çalıp randevu almak için uğraştığım firmaların çoğunu şimdi ben geri çevirmek zorunda kalıyorum. İlk önemli müşterim Roberto Cavalli oldu. 2005 yaz koleksiyonu için çanta, kemer, elbise, şal, mayo ve şapkalar hazırladım. Tamamen benim tasarımım olan elbiseleri Mariacarla Boscono, Carmen Kaas ve Kate Moss gibi top modellerin üstünde görmek oldukça heyecan vericiydi. Bu tasarımların çoğu, ünlü moda dergilerinin kapağında yer aldı. İsmim kulaktan kulağa yayıldı. Üç sene boyunca
/images/100/0x0/55ea8a2ff018fbb8f886a009
Bologna’da, Liniapelle adında bir sektör fuarına katıldım. Bu fuar İtalyan müşteriler dışında Fransız, Amerikan ve İngiliz firmalarına ulaşmamı kolaylaştırdı.

ESKİ TEKNİKLERİ MODERNLEŞTİRİYORUM

Her sezon, değişik malzemelerle, öğrendiğim yeni teknikleri karıştırarak yeni koleksiyon hazırlıyorum. Tekniklerin dışında kullanılan malzeme de büyük rol oynuyor. Örneğin gelen tasarımcılar bir 18. Yüzyıl Venedik dantelinin metal ya da plastik iplerle örülmüş halini, Osmanlı keselerinin farklı yorumlarını, iğne oyalarının teknik denizcilik malzemeleriyle yapılmış hallerini bulabiliyorlar. Yani öğrendiğim teknikleri modernleştirerek sunuyorum. Genelde benim arşivimde buldukları bir parça, tasarımcının kafasında bambaşka bir ürüne dönüşüyor. Tartışarak teknik problemleri çözüyoruz. Bazen de benim tasarladığım parçayı aynen alıp koleksiyonlarına koyuyorlar. Chanel’in geçen seneki koleksiyonunda bulunan bir tayyör takım gibi...

KİMDEN NE ÖĞRENDİM?

Doktorluktan sıkılarak Hindistan’a yerleşen, hayatını örgü tekniklerine adamış, çeşitli kitaplar yazmış, eserleri Victoria & Albert Müzesi’nde sergilenen Peter Colingwood diye biri var. Yaklaşık 100 yaşında. Kendisi ile bağlantı kurup bildiklerini benimle paylaşması için çok ısrar ettim. Ama her seferinde çok yaşlandığını söyleyip beni reddetti. En sonunda beni Japon bir öğrencisi ile tanıştırdı. Bayan Sanai. Ondan çok şey öğrendim.

Floransa yakınlarında küçük bir yerleşim olan Signa’da hasır örücülüğü 1700’lerde başlamış ve 1900’lü yılların başlarında bir patlama yaşamış. Amerika’ya binlerce hasır şapka ithal etmişler. Köyde herkes hasır örmeyi öğrenmiş ve bu başlıca geçim kaynağı haline gelmiş. O zamanlardan kalan parçalar Signa’daki hasır müzesinde sergilenmekte. Müzenin arşivini inceledikten sonra köylerden birinde, 90 yaşında bir kadın buldum. Bu teknikleri bilen son insan diyebilirim. Öğrettiği tekniklerin dışında o dönemin kolektif hayatını anlatan anıları da bir o kadar ilginçti.

El tezgahı dokumayı ve el dokuması kumaşın inceliklerini halen Floransa Üniversitesi moda ve tekstil bölümünde kürsüsü bulunan Prof. Graziella Guidotti’den öğrendim. Bayan Guidotti’yle hayalimiz bir gün Anadolu’yu dolaşarak antika el dokumalarını toplamak ve bunları kitaplaştırmak.

HANGİ MARKA İÇİN NE ÜRETTİ

Roberto Cavalli Ayakkabı, çanta, elbise, şal, şapka, atkı, kazak, bikini

Chanel Tayyör, ceket, yaka, bordür

Yves Saint Laurent Çanta, ayakkabı ve diğer aksesuvarlar

Armani Çanta ve kemer

Fendi Kazak, çanta, yaka, etek ve ceket

John Galliano Palto, etek, erkek çizmesi

Alexander McQueen Elbise, kazak, çanta

Stella McCartney Çanta, anahtarlık, ayakkabı

Jimmy Choo Çanta

Missoni Şapka

Anna Sui Çanta

Martin Margila Boncuk dokuması şal ve takılar

Salvatore Ferragamo Ayakkabı

Bottega Veneta Çanta

Donna Karan Çanta

Laura Biagiotti Kazak
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!