Örneğin üzerinde basıp yürüdüğümüz halıların tüyleri arasında yaşayan larva ve küçük bitlerden.. Sonra yavaş yavaş yukarı doğru çıkalım. Örneğin oturduğumuz koltuğa... Aman Tanrım, toz bitleri için en ideal yerlerden biri... Sonra...
Bir gün, işyerinizde yorulup da mola verdiğiniz bir zaman dilimi içinde, şöyle bir masanızın üzerine alıcı gözüyle bakın: Bilgisayar ekranına, klavyesine, dosyalara, kağıtlara, telefona ve masanın üzerinde duran kahve fincanınıza.
Belki gözünüze kalabalık ve dağınık gelebilir, ancak bunların da ötesinde, masanızda yaşamını sürdüren bir sürü canlının varlığından haberdar olabilecek misiniz bakalım? Kağıt yığınları arasında yaşayan toz bitleri, larvalar, geceleri masanın üzerinde dolaşan hamamböceklerinin bıraktığı dışkılar, çeşit çeşit bakteri ve küfler...
İngiltere’de Royston’da bir bilim araştırma merkezinde böcek-insan ilişkisinde uzman olarak görev yapan
Ian Burgess, böceklerin dışkı ve kimi parçalarının son derece alerjik maddeler barındırdığına dikkat çekiyor. Ona göre, çeşitli deri rahatsızlıkları nedeniyle kendilerine başvuran hastaların önemli bir kısmının derileri, böceklerden kaynaklanan kimi maddelere reaksiyon gösteriyor.
Burgess, bilgisayar ekranlarından kaynaklanan statik yükün de, onbinlerce mikroskobik alerjenin havada uçmasına
neden olduğuna işaret ediyor: "Ekran başında geçirdiğiniz zaman arttıkça, taşıdığınız risk de artıyor."
NEREDE YAŞIYORLAR?
Peki şimdi gelelim baş suçluların nerelerde yaşadığına?
İsterseniz işe önce ayaklarımızın altından başlayalım. Örneğin üzerinde basıp yürüdüğümüz halılardan... Halıların tüyleri arasında yaşayan larva ve küçük bitlerden. Latince anthrenus flavipes adı verilen bu minik yaratıklar, halıları mahvettiği gibi insan sağlığına da ciddi biçimde zarar veriyor.
Şimdi biraz da ayaklarımızın bastığı yerlerden yavaş yavaş yukarı doğru çıkalım. Örneğin oturduğumuz koltuğa... Ofislerdeki çalışma koltuklarının sıcak ve büyük olasılıkla hafif nemli ortamı, toz bitlerinin üreyip yaşamlarını sürdürmesi için en ideal yerlerden biri. Tozlarda yaşayan ’mite’ ya da ’toz biti’ adı verilen mikroskobik canlılar, insanlarda astım ve saman nezlesi gibi alerjik rahatsızlıklara neden oluyor.
1993 yılında, İngiltere Watford’da,
Gary Raw yönetimindeki Araştırma Enstitüsü de, "kapalı alanlardaki havanın kalitesi" üzerine yaptığı çalışmada, ofis koltuğuna oturulduğunda havalanan toz bitlerinin akciğerlerde olumsuz etkilerinin olduğunu belirledi.
BENİM MASAM TEMİZ Mİ
Gelelim çalışma masalarının üzerine. Her kim "Benim çalışma masam çok düzenlik ve tertemizdir" diyorsa gerçekten fazlasıyla yanılıyor.
Arizona Üniversitesi’nden mikrobiyoloji profesörü
Charles Gerba’ya göre bir çalışma masasının üzerinde bir klozetin üzerinde olduğundan 400 kat fazla bakteri bulunuyor.
"Ofisler halka açık tuvaletlerden çok daha pis ve mikrop barındırıyor’’ diyen Gerba, 1970’lerin ortalarından beri kamu tuvaletlerindeki patojenleri araştırdığını, son yıllarda da çalışmalarını ofislerde yoğunlaştırdığını belirterek, "Gördüğümüz kimi çalışma masaları karşısında gözlerimize innanamadığımız zamanlar çok oldu’’ diyor.
Gerba’nın araştırma ekibi, son olarak, ABD’de 5 farklı eyalette ofis masaları üzerinden aldığı örnekleri inceledi: Güneyde nemli Atlanta, soğuk kuzeyde Chicago, doğu kıyılarında New York, batıda San Francisco ve güney batının kuru ikliminde Arizona. Ofislerden konferans ve toplantı odalarından alınan örnekler üzeerinde yapılan çalışma, ısı ve nem koşulları birbirinden farklı olmasına karşın benzer sonuçlar verdi.
YA KAHVE FİNCANLARINIZ?
Gerba "O kadar da endişelenmeyin, sonuçta bakteriler her yerde var’’ diye uyarıyor. "Ancak masalarınızı temizlemediğiniz takdirde bakterileri, nezle ve grip virüslerini kolayca diğer çalışanlara yayabilirsiniz. Bu da, çalışma yerinin verimliliğini ciddi biçimde etkiler. Bu yüzden alkollü ya da dezenfektanlı bir temizlik bezini sık sık kullanmakta zarar yok" diyor.
Gerba’nın bir diğere uyarısı da kahve fincanlarına. Çünkü yarısı dolu bırakılmış bir kahve fincanı ya da kupası ile en kirli çalışma masası bile boy ölçüşemez. Bu ortamlar, küf ve bakteri oluşumu için en ideal alanlar. "Kullanılmış bir kahve fincanında 5-300 bin arasında bakteri hücresi bulunduğunu belirledik" diyen Gerba, bunu önlemek için tek kullanımlık bardakları öneriyor.
Gerba ve ekibi, araştırmalarını çalışma ofislerinin mutfaklarında da sürdürdü. Sonuç: Bu tür mutfaklarda bardak ve fincanların yüzde 41’inde bakteri ve böcek dışkısı kalıntıları bulunuyor. Ayrıca her 5 bardaktan birinde gıda zehirlenmesinin potansiyel kaynaklarından biri olarak tanımlanan escherichia coli bacteria bulunuyor.
Gerba, şu sıralar ne tür çalışma ortamlarının mikrop ve bakteri açısından daha riskli olduğunu da araştırıyor. İlk bulgular ise, en kötü koşulların medya sektöründe çalışanların masalarında olduğunu gösteriyor.
A TUŞUNDA 150 BAKTERİ Z TUŞUNDA 30 BAKTERİ
Ofis temizliği konusunda, araştırmacıların yoğunlaştığı bir başka alan da, bilgisayar klavyelerindeki harfler. 120 klavye üzerinde yapılan çalışma, en sıklıkla basılan tuş olan "A" tuşunda, 150 bakteri hücresi bulunurken, daha az kullanılan Z tuşunda 30 kadar bakteri hücresi bulunduğunu saptadı. Bu hücrelerin önemli bir bölümü, deri rahatsızlıklarına yol açabilen staphylacocus aureus ve S. Eeppidermidis.
Ofis eşyaları üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, en yüksek bakteri değerleri, telefonların ahizelerinde bulundu. Telefon ahizelerini, elektrik düğmeleri ve bilgisayarların fareleri izliyor. Konferans ve toplantı odalarında bulunan koltuklar da listenin başlarında. Yine aynı odadaki projektör makinesinin uzaktan kumanda aletini de, bakteri yoğunluğu açısından liste başlarında saymak mümkün.
NE YAPMALI?Tamam, çalıştığımız ofisler, onlarca mikroorganizma ile kaynıyor. Peki ne yapılması gerekiyor? Bilim insanları, öncelikle bu durumun farkında olacaksınız, diyor. Mikrop ve bakteri her yerde var. Zaten yaşanan ortamlar böyle olduğu için insan mekanizması doğal bir bağışıklık sistemi geliştiriyor. Ancak yapılması gereken, önce farkındalık, ardından insanın kendi hijyen koşullarını yaratması, kendi hijyen stratejisini belirlemesi. Böylelikle zararlı etkilerin indirgenebileceği belirtiliyor. En azından çalışma masasının üzerinde bir şeyler atıştırılmasından vazgeçilebilir. Ya da bardak, fincanların temizliğine dikkat edilebilir.