Güncelleme Tarihi:
Filmin başrol oyuncuları Şevket Çoruh, İlker Ayrık ve Murat Akkoyunlu’yla biraraya geldik, çakallık hikayelerini dinledik
Alkolik bir zamparayı canlandırıyorum
ŞEVKET ÇORUH
Sizin gözünüzle film neyi anlatıyor?
- Bir grup birbirinden enteresan çocukluk arkadaşı var. Beraberce hayatlarını değiştirip zengin olmayı planlıyorlar. Ama bu hayalleri onları çok farklı durumlara sokuyor. Tahmin etmediğim kadar komik bir film oldu.
Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
- İsmi Gökhan. Alkolik, tekel bayii sahibi ve zampara bir adam.
Gökhan’ın size benzer yanları var mı?
- Hiçbir ortak yanımız yok. Benim ne tekel bayiim var ne de zamparayım.
Filmde çakallık yapan siz misiniz?
- Çakal olan biz değiliz. Bizim düştüğümüz durum çakallarla dans durumu. Suçla dans ediyoruz. Çok zeki ve akıllı karakterler değiliz.
Dizilerde hep sert ve maço adamları canlandırıyorsunuz. Gerçekten öyle bir adam mısınız?
- Evet, ben çok sertimdir hocam! Yok canım, ne münasebet... Ayrıca bu filmde sert değil, hayatını kadınlar ve alkolle geçiren bir karakterim.
Filmin komedi-küfür dengesi ne?
- ‘Çakallarla Dans’ içinde hayatı barındırıyor. Gerçeklik payı çok yüksek. Ayrıca dört erkek bir araya geldiğinde gerçekte ne konuşuyorsa burada da o var. Küfür varsa da rahatsız edici şekilde değil.
Kadınlar internette sizi ‘seksi erkek’ olarak tanımlıyor…
- Valla sağ olsunlar. Seksi olmak ne demek? Çok çakmıyorum. Kendimi öyle de hissetmiyorum öyle olmak için de ekstra bir çaba da sarfetmiyorum. Ayrıca bu söylediğinizi de iltifat olarak kabul ediyorum.
Sinemada bundan sonra nasıl bir rol hayali kuruyorsunuz?
- Bir önceki sorudan sonra seksi roller canlandırmak istiyorum diyebilirim! Mümkünse de arkadaşlarla birlikte oynayalım. Hatta ‘Yetenek Sizsiniz’den sonra biz de ‘Seksi Sizsiniz’ diye bir program mı yapsak? (Gülüyor).
Bir de sizin için “Sette herkesi dövdü” haberleri çıktı…
- Sette el şaklatmaca oynuyorduk. Oldukça basit bir oyun ama çok iyiyim. Karşımdakilerin bazen elleri bile titrer. Çok iddialıyım.
Bu röportajla yırtacağım
İLKER AYRIK
Sizin canlandırdığınız Servet nasıl bir adam?
- Muhasebeci ve eşinin baskısıyla yaşayan bir adam. Karımın gözü yükseklerde ve ben onu kesmiyorum. Sonunda bu işlere giriyorum.
‘Geniş Aile’de canlandırdığınız Mürsel karakteri de eşinden çekiyor. Özelinizde de böyle bir baskı var mı?
- Kesinlikle yok. Çok zarif, dünya şekeri bir karım var.
Sizin de filmdeki karakteriniz gibi hayatta yırtma durumunuz oldu mu?
- Herkesin olmuştur. Mesleğinde başarılı olmak çok para kazanmak da olabilir. Herkesin eşiği ve algısı farklı.
Siz hangi noktada yırttınız?
- Bence bu röportajla. Bundan sonra yırttım demektir!
Filmden yola çıkarak şimdiye kadar gördüğünüz en çakal hareket neydi?
- Biz arada sırada film ekibiyle buluşuyorduk. Ben bu buluşmalardan birine gidemedim. Ardından bir sonraki buluşma yerini ben organize edince hesap bana yüklendi. Bir de faturayı Şevket Çoruh kendi üstüne kestirdi. KDV’yi de kaptırdık. Bu çok çakal bir hareketti bence (Gülüyor).
Dizideki Mürsel karakteri aslında kekeme olarak yazılmamış doğru mu?
- Evet, karakteri okuduğumda daha komik olacağını düşündüğüm için böyle bir şey denemek istedim. Yönetmenimiz de bu imkanı tanıdı. Ekip de çok eğlendi ve karakterim öyle devam etti.
Bir de sürekli kullandığınız laflar. Bunlar özel hayatınızda sık kullandığını kelimeler mi?
- “Yürü git lan”, çekimler sırasında ortaya çıktı ve öyle kaldı. Ben karakterimin ve dizinin bu kadar sevileceğini ve büyüyeceğini tahmin etmiyordum. Zaten böyle konularda da öngörüm iyi değildir. Bir keresinde bir senaryo okuyordum annem aradı. “Çok güzel bir senaryo geldi” dedim. “Sakın kabul etme sen neyi beğenirsen tutmuyor” dedi.
Tam sinemada izlenecek film oldu
MURAT AKKOYUNLU
Sizce ‘Çakallarla Dans’ın vizyondaki diğer filmlerden farkı ne?
- Bu tam anlamıyla sinemada izlenecek ve öyle zevk verecek bir film oldu diyebilirim.
Sizin etrafınızda çok çakal var mı?
- Karşılaşıyorum zaman zaman ama çok yakın arkadaşım değiller tabii.
Çakallarla dans ederken çakal mı oluyorsunuz?
- Hayır. Bir nevi çakallarla dans eden tilkiler bu adamlar.
Siz komedi dendiğinden akla gelen isimlerdensiniz. Bunu yıkmak istediğiniz oluyor mu?
- Bu,sektörün getirdiği bir durum. Farklı roller canlandırmak isteseniz bile sizden bunu bekliyorlar.
Çakallıklara ben de çok maruz kaldım
YÖNETMEN MURAT ŞEKER
‘Çakallarla Dans’ filminin hikayesi nasıl ortaya çıktı?
- Esas hikayenin başlangıcı bir taksiciyle yaptığım sohbetle ortaya çıkmaya başladı. Taksicinin bana anlattıkları ve birtakım gazete haberleri bunu yapmaya karar vermemi sağladı. Örneğin devletten para çalan bir memur zimmetine geçirdiği parayla İddia oynuyor ve kaybedince de “Para yine devlete gitti” diyor...
Filmde çakallarla uğraşan bir grup adam var. Siz de hayatınızda çakallıklara maruz kaldınız mı?
- Evet, maruz kaldım. Bu durum ilkokuldan başlıyor ve iş hayatınıza kadar çeşitli şekillerde devam ediyor. Çevremizde bir sürü çakal çeşidi mevcut ama genel anlamda dünyada ve ülkemizde de mevcut, bir şey yapamıyoruz ve elimiz kolumuz bağlı. Bu konuyla ilgili sıkıntımızdan dolayı bu filmi yaptık.
Filmin tanıtımıda “Kadınlar mı erkekler mi daha çakal” diye soruluyor. Sizce hangi cins daha çakal?
- Erkeklerin düşünce yapısı daha net, dolambaçlı işler çeviremiyorlar. Kadınlar daha tehlikeli diye düşünüyorum.
Oyuncularınızdan biri Tuğba Ünsal. Bir önceki filminizde de Bergüzar Korel’le hamileyken çalıştınız. Hamile kadınlarla çalışmak kaderiniz oldu galiba?
- Evet, onlarca oyuncu arasından seçtiğim oyuncular hamile çıktı. Daha duygusal olmalarından dolayı duygusal sahneler de güzel oyun çıkıyor. Zorlukları da var tabii ama fiziksel olarak iki oyuncu da çok profesyonel ve bize sıkıntı yaratmadılar.
BİR HIRSIZLIK HİKAYESİ
Büyük bir şirketin muhasebecisi olan Servet, gözünü para hırsı bürümüş karısının gazına gelerek, şirketin internet hesapları üzerinden hatırı sayılır miktarda bir parayı patronundan çalma planı yapar. Bu planın bir parçası da en yakın arkadaşı olan Gökhan’dır. Parayı onun hesabına aktarıp herhangi bir olumsuz durumda suçu onun üzerine yıkacaktır. Diğer iki arkadaşı da bu hain planın figüranı olacaklardır. Ama unuttuğu iki şey var; birincisi, kendisi gibi kurnaz ama saf olan arkadaşları; ikincisiyse, çakallık yapmaya çalışırken zaten çakalların alengirli oyunlarının tam ortasında olmaları.